Tiyatro Topluluğundan Doğan Tutku
Bilkent Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun olan Aytek Şayan, pek çok tiyatro oyunuyla izleyicinin beğenisini topluyor. Son beş yıldır ise kamera önü oyunculuğu yapan Şayan; projelerini, hayatının dönüm noktasını ve boş zamanlarında neler yaptığını MAG Okurlarıyla paylaşıyor…
Oyunculuğa olan tutkunuz nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri anlamak ve anlatmak için taklit etme refleksi gösteren biriydim ama ilk kez ortaokul yıllarında bu durumu fark eden edebiyat hocam beni bu konuda yönlendirdi diyebilirim. Bu durumun oyunculuk ile ilgili bir tutkuya dönüşmesi ise ilk olarak, üniversitede veterinerlik okurken başladığım tiyatro topluluğunda oldu. Yani oyunculuğa olan tutkum Uludağ Üniversitesinin tiyatro topluluğunda başladı. Zaten sonra bunun peşinde gitmeye karar verdim ve Bilkent Üniversitesi tiyatro bölümünü kazandım, eğitim almaya başladım.
Bilkent Üniversitesinde tiyatro okumak nasıl bir duyguydu?
Tiyatro okumak isteyen öğrenciler genelde bütün okulların sınavlarına girerler. Ben bir tek Bilkent Üniversitesinde sınava girdim kazandığım sene. Amacım orda okumaktı, çünkü hem imkânlarını hem de sınav koşullarını değerlendirdiğimde diğer üniversitelerle kıyasla benim için doğru olan okulun orası olduğuna karar verdim. Sınava giren öğrencileri elemeye çalışan değil, doğru öğrenciyi bulmaya çalışan bir sınav sistemi vardı o zamanlar. Eğitim hayatım da çok güzel geçti. Hem çok iyi hocalarla çalıştım hem de çok yetenekli ve tiyatro heveslisi genç arkadaşlarımla beraber okudum. Tiyatro eğitiminde öğrencinin öğretmen kadar önemli olduğunu düşünüyorum ve benim çok iyi sınıf arkadaşlarım vardı. Hocalarım gibi onlardan da çok şey öğrendim, birbirimize çok katkımız oldu, hatta hep beraber okula da katkımız oldu. Bilkent Tiyatro Festivali’ni düzenledik öğrenciler olarak. Şimdi uluslararası bir festivale dönüştü ve hâlâ devam ediyor.
Televizyon ve sinema projelerinizde yer alıyorsunuz fakat sizi daha çok tiyatroda görüyoruz. Hangisi sizde neler hissettiriyor?
Bilkent Üniversitesi Tiyatro bölümü mezunuyum, dolayısıyla aldığım oyunculuk eğitimi tiyatro alanında. Doğal olarak öncelikle bu alanda öğrendiklerimi geliştirmek istedim ve Ankara’da önce Devlet Tiyatrosunda yardımcı oyuncu olarak ufak ufak sahneye çıktım. Daha sonra o dönemin en iyi özel tiyatro oluşumlarından biri olan Tatbikat Sahnesini kurduk, tiyatro emekçisi arkadaşlarımızla ve Erdal Beşikçioğlu’yla. Çok güzel işler yaptık. Sonrasında emekçi arkadaşlar olarak biz ayrıldık. Böylece benim için İstanbul ve kamera önü oyunculuk süreci başladı. Son beş senedir buradayım. Bence kamera önü oyunculuk başka bir tecrübe. Hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. Türkiye’de set koşulları malum; bazen çok zor geçiyor ama bazen de çok keyifli işlerin içinde yer alıyorum. Mesela şu an çalıştığımız proje gibi. Sonuç olarak, doğru koşullar altında ikisi de farklı tatlarda ama çok keyifli tecrübeler.
Hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesinde okurken Uludağ Üniversitesi Oyuncuları Tiyatro Topluluğuna girmek hayatımın dönüm noktası diyebilirim.
Kendinize ayırdığınız zamanlarda neler yapıyorsunuz?
En son kendime ayırdığım zamanı Haliç Üniversitesinde yüksek lisans yapmaya ayırdım, tez yazdım, çünkü bir oyuncu olarak okumanın, araştırma yapmanın ve üretim sürecinde olmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Diğer yandan, çalışmak istediğim türdeki işleri merak ediyorum ve izlemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Festival filmlerini ve bağımsız sinemayı takip ediyorum. Bunun dışında popüler sinema ve dizi sektöründe bana heyecan veren yapımları izlemeye çalışıyorum. HBO ve Netflix gibi dijital platform işlerini takip ediyorum. Bazen bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Sevdiklerimle vakit geçiriyorum. Bir de yolda olmayı seviyorum, öyle geçiyor zaman.
Severlerinize yeni sürprizleriniz olacak mı?
Şu anda çok heyecanlandığım ve çok keyif aldığım bir projenin içindeyim. Uzun zamandır çalışmak istediğim yönetmenlerle çalışıyorum. Dijital platform işi olduğu için yayımlanmasına biraz daha zaman var ama beklemeye değer olduğunu düşünüyorum.
Bir yandan da tiyatro ile ilgili projeler var. Pandemi ile beraber tiyatroya ara vermek zorunda kaldım. Halbuki çok mutlu olduğum bir projenin içindeydim. Polonya ve dünya tiyatrosunun önemli kurumlarında Grotowski Enstitüsü ile beraber çalışıyorduk ama pandemi koşulları özellikle uluslararası işlerin durmasına sebep oldu. Şimdi yeniden arkadaşlarımla projeler konuşmaya başladık, hazırlanıyoruz. Güzel şeyler olacak, öyle düşünüyor.
FOTOĞRAF: MUHSİN AKGÜN