Talu Şarkıları İle 70’lerden Günümüze Yolculuk
Türk pop müziğinde hit olmuş yüzlerce şarkının sözlerine imza atan Zeynep Talu, farklı dillerde ve türlerdeki geniş repertuvarıyla canlı müzik sahnesinin aranan solistlerinden Barbaros ile bir araya geliyor ve “Talu Şarkıları” projesiyle müzikseverleri 70’lerden günümüze uzanan müzikal bir yolculuğa çıkarıyor.
Zeynep Talu’nun “…bir kadının kimi zaman gerçek, kimi zaman hayal, kimi zaman yakınındaki, kimi zaman uzaktaki aşkına yazdığı mektuplar gibi…” sözleriyle anlattığı bu duygu dolu şarkıları geçtiğimiz haftalarda Dada Salon Kabarett sahnesine taşıyan sanatçılar, yakın zamanda Türkiye’nin birçok kentinde müzikseverlerle buluşacak.
“İçimdeki Fırtına”dan “Yerine Sevemem”e, “Anladım”dan “Bir De Bana Sor”a herkesin anılarında yer etmiş şarkıları Şef Firuz İsmailov yönetimindeki büyük orkestra eşliğinde seslendiren Zeynep Talu ve Barbaros, projenin ilk single’ı “Sevdik Sevdalandık”ı da çok yakında dinleyicilere sunacak.
“Talu Şarkıları”nı böyle bir sahne performansıyla müzikseverlere sunmaya nasıl karar verdiniz?
Zeynep Talu: Annemin imzasını taşıyan ve benim yazdığım şarkılar şimdiye kadar çok farklı yerlerde kullanıldı. Filmlerde, dizilerde, reklamlarda, müzikli oyunlarda… Ama tamamen bu şarkılardan oluşan bir proje hiç yapılmadı. Annemle benim hayal dünyamızı, yaşadıklarımızı, yaşayamadıklarımızı, hayatlarımızı yansıtan bu şarkıları bir araya getirmek istedim. Bu şarkıları bir sahne performansı ile fotoğraflarla, hikayelerini anlatarak dinleyicilerle paylaşmanın çok güzel olacağını düşündüm. Bunu yaparken de yanımda bu şarkıları çok güzel ve hissederek söylediğini düşündüğüm, çok sevdiğim arkadaşım Barbaros olsun istedim.
Şarkı seçimlerini nasıl yaptınız?
Barbaros: Adım adım ilerledik aslında. Şarkılara baktık, Zeynep’in şarkı listesini aldım. 800 Zeynep Talu, 300 Çiğdem Talu şarkısı olunca seçmesi o kadar da kolay olmadı. Biraz elemek gerekti, o da zaman aldı tabii. Ama çok doğru şarkılar seçtiğimizi düşünüyorum. Herkesin ezbere bildiği, çok sevdiği ama zaman zaman “Aaa bu da mı bir Talu şarkısıymış?” diyerek şaşıracağı şarkılar.
Talu şarkılarını bu kadar özel kılan ne, sizce neden bu kadar çok seviliyor?
Zeynep Talu: Bence şundan… Annem de çok samimi biriydi, ben de öyleyim. Biz içimizden gelmeyen hiçbir şeyi yazmadık. O melodi bize ne hissettiriyorsa, söyleyecek şarkıcı o günlerde ne yaşıyorsa ya da bizler, yakınlarımız ne yaşıyorsak hep onları anlatan şeyler yazdık. Sonuç olarak çok basit cümlelerle, kelimelerle derin şeyleri anlatmaya çalıştık. İnsanlar da bu samimiyeti, netliği anladılar bence.
Barbaros: Talu şarkıları benim için de hep çok özel ve bugünden ayrı tuttuğum şarkılar oldu. Benim hayatımda çok özel yeri olan şarkılar. Sadece benim de değil, bu topraklarda yaşayan herkesin kendinden bir şeyler bulduğu şarkılar aynı zamanda. Az ve öz bir anlatımı olmasının yanı sıra çok derin ve dokunaklı şarkılar.
Uzun yıllara dayanan bir dostluğunuz var… Sahnede birlikte şarkı söylemek nasıl?
Barbaros:Birbirini iyi tanıyan, seven, elektriği çok iyi tutan insanlarız. Onun için de Talu şarkıları ikili olabildi. Eğer birbirimizi iyi tanımasaydık ya da yeni tanışmış olsaydık bu kadar rahat olur muyduk bilmiyorum. O nedenle sahnede gerçekten çok keyif alıyoruz ve bizim enerjimiz sanırım seyirciye de yansıyor.
Zeynep Talu: Bir de aynı senelerde olmasa da aynı okul sıralarında geçmiş bir çocukluğumuz var. İkimiz de Saint Benoit mezunuyuz ve bence ruhumuza işlemiş birtakım özellikler var. İşte titizlik, mükemmeliyetçilik, iş yaparken aynı zamanda bundan keyif alma gibi. Onun için aynı kültürden, ekolden gelmenin de bir avantajı var tabii.
Peki, 800’ü aşkın şarkı sözü diyoruz… İçlerinde sizin için yeri çok ayrı olan bir şarkı var mı?
Zeynep Talu: Var tabii. Yani hâlâ dinlediğim zaman “Allah Allah, ben bu lafı nasıl bulmuşum?” falan dediğim ya da dinlediğim zaman hâlâ gözlerimin dolduğu. Ne bileyim, mesela… Jale’nin söylediği “Üzgünüm”, Ali Güven’in “Yolcu”su “Hey Yıllar”… Benim şöyle bir huyum vardır aslında; şarkım çıktıktan sonra onu dinleyince pek duygulanmam çünkü ona böyle dışarıdan bir gözle bakamıyorum. Başkalarının şarkılarını dinlerken, çok duygulanırım, ağlarım falan ama kendi şarkılarımı piyasaya çıktıktan sonra o şekilde dinleyemiyorum. Ama bu saydıklarım beni gerçekten etkiler, sanki başkasının şarkısıymış gibi… Öyle bir kulakla dinler ve çok etkilenirim.
Zeynep Hanım, elbette Çiğdem Talu gibi bir örnek varmış karşınızda ama bunu profesyonel bir meslek olarak yapacağınız aklınıza gelir miydi? Kararınız en başından beri bu yönde miydi?
Zeynep Talu: Hiç öyle düşünmemiştim. Ben aslında hep avukat olmak istiyordum fakat ilk sözlerimi yazdıktan sonraki bir iki sene içinde Melih(Kibar) sürekli “Hadi festivale gidiyoruz, söz yaz.”, “Reklam müziği yaptım, söz yaz.”, “Eurovision’a gidiyoruz, söz yaz.”dedikçe ben bu işi yapmaya devam ettim. Daha sonrasında artık liseyi bitirirken bir karar vermem lazım dedim. Hukuk okuyacaksam tamamen o yöne yönelmem gerekecekti. Bu işi yapacaksam da buna. Düşündüm, taşındım ve bu yolda ilerlemeye karar verdim.
Sahnede sadece şarkı söylemiyorsunuz. Şarkıların hikayelerini, birlikte çalıştığınız müzisyenlerle, bestecilerle olan anılarınızı da paylaşıyorsunuz. Programın büyüsünü bozmayalım ama herkesin çok sevdiği “İçimdeki Fırtına” şarkısının hikayesi gerçekten çok güzel. Bizim için anlatır mısınız?
Zeynep Talu: Elbette anlatayım. Melih(Kibar), Londra’da doktora yaparken bir gece büyük bir fırtına çıkıyor ve bu besteyi yapıyor. O sırada yanında olan babasına besteyi veriyor ve “Bunu Çiğdem’e götür, söz yazsın.”diyor. Annem o sırada İstanbul’da ve iletişim imkanları o dönem çok kısıtlı olduğu için Londra’da fırtına çıktığından, Melih’in de bundan esinlenerek böyle bir beste yaptığından falan haberi yok. Melih’in babası Türkiye’ye döndüğünde, anneme besteyi veriyor, annem oturuyor ve o melodiye bugün “İçimdeki Fırtına” diye bildiğimiz sözleri yazıyor. Bu hikaye beni çok etkiliyor çünkü Melih Kibar ve Çiğdem Talu’yu, onların birlikte ürettiği şarkıları bu kadar özel kılan bence aralarındaki bu telepati ve güçlü bağdı.
Peki, annenizin şarkıları arasından keşke bu sözleri ben yazsaydım dediğiniz bir şarkı var mı?
Zeynep Talu: Olmaz olur mu? Hiçbirini birbirinden ayıramam ama beni her zaman çok etkileyen iki şarkısı vardır. Biri “Bir De Bana Sor”, diğeri de “Aldım Başımı Gidiyorum”. O iki şarkı gerçekten çok özel sözlere sahip ve içindeki her kelime bana gerçekten çok dokunur. “Aldım Başımı Gidiyorum” annemin hastalığını öğrendiği zaman ve ölümünden çok kısa bir süre önce yazdığı bir şarkı. Hatta yarısını İngiltere’de tedavi görürken yazmış, yarısını da Türkiye’ye dönünce tamamlamıştı.
“Talu Şarkıları” projesinin ilk single çalışması da ‘Sevdik Sevdalandık’a geliyor… Neden bu şarkıyı seçtiniz?
Zeynep Talu: “Sevdik Sevdalandık” benim en sevdiğim şarkılarımdan biri. Bugüne kadar da hiç coverı yapılmadı. Çok farklı şekillerde düzenlenebilecek bir şarkı aslında. Biz de üç versiyon hazırladık. Yakında DMC etiketiyle müzikseverlerle buluşacak. En çok hangisi sevilecek bakalım…
Barbaros: Üç ayrı versiyonu hazırlarken şarkının orijinal sıcaklığının kaybolmamasına özen gösterdik. Elbette eski kalmaması için modern sound’lardan yararlandık. Bence 3 versiyonun da ayrı dinleyicisi olacak.
İstanbul’da Okan Bayülgen’in açtığı Dada Salon Kabarett’de verdiğiniz konserler çok beğenildi. Peki, müzikseverler sizleri başka kentlerde de izleyebilecek mi?
Barbaros: Elbette. Hedefimiz, bu projeyle Türkiye’yi dolaşmak. Belki, kim bilir yurt dışından isimlerle düetler yapmak. Bir de bu şarkılardan birkaçını seçip değişik isimlerle bir düet-proje albümü yapmak gibi bir hayalimiz var. Bunun üstünde çalışıyoruz. Sanırım bahar aylarına yetişecek.
Zeynep Talu: Sahne olsun, albüm olsun çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz. Projemize uygun her ortamda, her şehirde dinleyicilerle bir araya geleceğiz. “Talu Şarkıları” o kadar uzun bir liste ki… Söyleyecek, paylaşacak çok şarkımız var.