Modada Zarafet ve Parıltı Gaina
Kendi tasarımlarını, kurucusu olduğu Gaina markası altında kullanıcılarıyla buluşturan Beril Tanrıkut, yola çıkış hikâyesini anlatarak, zarif tasarımlarıyla kadınlara özgünlük katmanın mutluluğunu MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Kariyerinizin başından itibaren moda dünyasında nasıl bir yolculuk geçirdiniz? Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
İzmir’de doğup büyüdüm ve eğitim hayatım boyunca bu güzel şehirden aldığım kültürel birikim, vizyonuma yön verdi. Üniversite eğitimimle birlikte yolum İstanbul’a düştü ve burada hem kişisel hem de profesyonel anlamda kendimi geliştirme fırsatı buldum. Moda dünyasındaki hikâyem de tam bu noktada başladı. Moda, benim hayatımda her zaman önemli bir yere sahipti. Çocuk yaşlardan itibaren farkında olmadan çevremdeki insanların giyimlerine düzenlemeler yaparken veya arkadaşlarımın kıyafetlerine dokunuşlar eklerken bulurdum kendimi. Çok genç yaşlarda modayı yakından takip etmeye, yeni stiller yaratmaya ve ilham kaynakları aramaya başladım. Genel olarak dünya modasının ikonlarına hayranlık duydum. Markamı kurduktan sonra, işimi daha ileriye taşımak ve vizyonumu geliştirmek adına Londra’da Istituto Marangoni’de kısa bir moda eğitimi aldım. Bu süreç, bugünkü işime ve bakış açıma büyük katkı sağladı. Eğitimle birlikte, tasarımlarımda kalite ve estetik standartlarını daha da ileriye taşımayı başardım.
Gaina’yı kurarken, kendimle ilgili, daha önce farkında olmadığım birçok farklı iş becerisine sahip olduğumu keşfettim. Gerek sosyal medya yönetimi, gerekse tasarım süreçleri gibi farklı alanlarda inanılmaz bir iş disiplinim olduğunu fark ettim. Zaten tasarımlar tamamen bana ait. Bunun yanı sıra, şu anda markamın 5-6 farklı kolunu aynı anda yönetiyorum ve bunu severek, isteyerek yapıyorum. Bu süreçte, kendi içimde yeni bir kapı araladığımı düşünüyorum. Gaina’nın hikâyesi çok spontane bir şekilde başladı; bir anda alınmış bir karardı. Bugün geriye dönüp baktığımda, bu sektöre adım atmış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Moda benim için sadece bir iş değil, hayatımın bir parçası.
Markanızın kuruluşuna değinir misiniz? Neden bu ismi seçtiniz ve marka değerleriniz nelerdir?
Gaina markası 2022 yılının kasım ayında kuruldu ancak, tam anlamıyla faaliyete geçmesi ve sistemin oturması yaklaşık 7-8 ay sürdü. Marka ismini seçme süreci benim için oldukça özel ve detaylı bir deneyimdi. İsimlerin anlamlarına her zaman inanırım ve bir markayı yaratırken ismin, markanın kaderini belirlediğini düşünürüm. Dünya çapındaki büyük markalara baktığımda, isim stratejisinin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu çok kez gördüm. Bu süreçte, bana ilham veren isimlerden biri de Coco Chanel markasının kurucusu Gabrielle Bonheur Chanel oldu. Onun yaşam öyküsü, azmi ve vizyonu beni derinden etkiledi ve bu da, kendi markamın ismini seçerken önemli bir motivasyon kaynağıydı.
“Gaina” ismi, kazanç anlamına gelen İngilizce “gain” kelimesinden esinlenerek doğdu. Bugün geldiğimiz noktada, bu ismin müşterilerimiz tarafından çok beğenildiğini ve ikonik bulunduğunu görmek beni son derece mutlu ediyor. Marka değerlerim ise en temelde müşteri memnuniyetine dayanıyor. Ürün kalitesinden de öte, müşterilerimin markamla yaşadığı deneyim ve bu süreçten mutlu ayrılmaları benim için en önemli öncelik. Hele ki bir kadın olarak başka bir kadını mutlu etmek, onun gününü güzelleştirmek ya da özel bir etkinliğe giderken kendini harika hissetmesini sağlamak, benim işimi bu kadar severek yapmamın en büyük nedenlerinden biri. Müşterilerimize her zaman kaliteli ürünler sunmanın yanı sıra onlarla kurduğumuz samimi, anlayışlı ve özenli iletişim de markamın temel prensiplerinden biridir. Gaina ile adım adım büyürken bu değerlerden asla ödün vermemeye kararlıyım.
Tasarımlarınızı oluştururken nerelerden ilham alırsınız? Tasarım çizginizi ve Gaina kullanıcılarını nasıl tanımlarsınız?
Gaina tasarımlarıyla ilgili en sevdiğim özellik, her ortama kolaylıkla uyum sağlayabiliyor olmaları. Elbiselerim, hem şık davetlerde hem doğum günleri gibi özel anlarda hem de bazen gündüz giyimde dahi rahatlıkla tercih edilebiliyor. Koleksiyonlarımda genellikle pastel tonlara yer veriyor, her zaman zarif ve kaliteli bir duruşu ön planda tutuyorum. Tasarımlarım, yalnızca şıklığı değil, aynı zamanda kadınların kendilerini her ortamda güçlü ve özel hissetmelerini sağlayacak bir zarafet anlayışını temsil ediyor. Benim için en önemli şey, bu tasarımların hem ulaşılabilir nitelikte olması hem de diğer emsal markalarda insanların bazen sıkıcı olarak nitelendirdiği kalıplardan çıkarak, çok daha farklı ve özgün dizaynlar sunmak. Amacım, bu tasarımları herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunarken, aynı zamanda kadınların kendilerini özel ve farklı hissetmelerine olanak sağlamak.
“Winter Glow: 2025 Edition”ın teması hakkında bilgi verebilir misiniz?
Winter Glow: 2025 Edition, zarafetin ve kışın romantik atmosferinin bir araya geldiği bir koleksiyon. Bu koleksiyonda, drape detayları ve feminen kesimlerle şıklığı ve hareket özgürlüğünü bir araya getirdim. Koleksiyonun öne çıkan modellerinden Aurelie, Blanchie ve özellikle bordo tonlarıyla tasarladığım Rouge modeli, cesur ve zarif duruşuyla dikkat çekiyor. Ayrıca, kelebek motifli ve pırıltılı aksesuar detaylarıyla tasarımlara modern ve zarif bir dokunuş ekledim. Winter Glow, kadınlara kış mevsiminde hem konforlu hem de etkileyici bir zarafet sunmayı hedefliyor.
Gaina’yı kurarken öngörüleriniz nelerdi ve moda sektörüne giriş yapmak isteyen genç kadınlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Ben bu işe yirmi üç yaşımda başladım ve bu kadar erken yol almış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Erken başlamak, analiz yeteneğimi güçlendirdi ve uzun vadeli düşünme becerisi kazandırdı. Zaten şöyle de bir şey var; ben genel olarak hayatımda neye başlarsam başlayayım, her zaman önce en sonunu düşünürüm. Bir işin gidebileceği noktaları öngörmeye çalışır, kafamda çok fazla yol haritası çizerim. Bu olur mu, olmaz mı, yürür mü, yürümez mi diye çokça düşünen ve her şeyi detaylı bir şekilde analiz eden bir insanım. Gaina’yı da hiçbir zaman çok ufak çaplı bir iş ya da sadece yurt içinde faaliyet gösterecek bir marka olarak düşünmedim. En başından beri, toptan satış rakamlarının yükseldiği, çok fazla ülkeye ihraç yaparak ekonomiye katkı sağlayan, uluslararası bir marka olmasını hedefledim. Bence hayallerin büyük tutulması, büyük beklentilerle bir işe başlanması çok önemli. Girişimci olmak isteyenlere önerim, yalnızca işte değil, kişisel gelişim ve sosyal yaşamda da kendilerini sürekli yenilemeleri. Sağlıklı bir iş üretebilmek için temiz bir zihne ve güçlü bir duruşa sahip olmak şart. Negatif etkilerden uzak durmalı ve insanlarla kurduğunuz sağlıklı diyaloglara önem vermelisiniz. Tabii ki zorluklar olacaktır. Başarıyı da, başarısızlığı da benimseyerek kabul edip, ikisini de cebimize koyarak, yolda yaşanabilecek her şeye rağmen pes etmemektir asıl önemli olan. Girişimcilikten korkmamalısınız, çünkü sonunda kazandığınız şey, kendi hayatınız ve özgürlüğünüz olacaktır. Bu da bence bir insan için çok şey ifade eder. Özellikle yaptığınız ve yarattığınız işin, başkaları tarafından beğeniliyor olması, bu hayatta elde edilebilecek en leziz duygudur. Daha sonra, önemli olan bu yola iyi ve temiz bir kalple, inanarak ve disiplinle çıkmaktır. Bu değerlerle hareket ettiğinizde, geriye dönüp baktığınızda cesaretinize teşekkür edeceksiniz.