© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Mitolojiden İlham Alan Tasarımlar Moko Art Design

Mitolojiden İlham Alan Tasarımlar Moko Art Design

Hikâyeleri mücevherlere dönüştürmekten mutluluk ve heyecan duyduğunu belirten Moko Art Design’ın kurucusu Faruk Özcan, tasarımlarındaki ilhamı, benimsediği felsefeyi ve gelecek hedeflerini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

Tasarım sektöründeki arka planınızdan bahseder misiniz? Tasarım yapmaya ne zaman, nasıl başlamıştınız?

Moko Art Design, 2016 yılında İstanbul Kadıköy’de kurulan bir mücevher markasıdır. Yolculuğum; madenin ve taşın dile gelerek bir hikâye anlatabileceğine inandığım gün başladı. Sanat, tarih ve mitolojinin izlerini takip ederken, bir kuyumcu tezgâhı benim için yalnızca bir iş aracı değil, aynı zamanda zamanın ötesine uzanan bir anlatı sahnesi oldu. El işçiliğiyle şekillenen her parça, geçmişin fısıltılarını günümüze taşıyan birer yadigâr gibi… Moko Art Design’ı kurarken, nesilden nesle aktarılabilecek, ruhu ve anlamı olan tasarımlar yaratmayı hayal ettim. Bugün, her takı parçamız bu yolculuğun bir durağı, anlatılmayı bekleyen bir hikâye.

Markanızla beraber ilk tasarımınızı yaptığınızda nasıl geri dönüşler aldınız? Yükselişinizden bahseder misiniz?

İlk tasarımlarımız, el işçiliği ve derin sembolizmiyle dikkat çekti. Kısa sürede, sadece estetik değil, aynı zamanda anlam arayan insanlarla ortak noktada buluştuk. Özellikle alternatif evlilik yüzükleri konusundaki ustalığımız, bizi farklı bir noktaya taşıdı. Yükselişimiz, hızla dökülen bir metalin kalıba oturması gibi organik ve kaçınılmaz oldu; biz sadece ona şekil verdik.

Oldukça farklı, göze çarpan ve ilginç tasarımlarınız mevcut. Örneğin; göz detaylı, yılanlı insan kalbi, pençe, güve, avuç… Tüm bunların ilhamı nereden geliyor? Yaratıcılığınızı nasıl besliyorsunuz?

Tasarımlarımız; sanat, tarih ve bilim dünyasından alınan sembollerle zenginleştirilmiştir. Her parça, ikonik sembollerle ve hikâyelerle derinlemesine bir keşfi temsil eder. Doğadan, mitolojiden ve insanlık tarihinin derinliklerinden ilham alarak, her bir tasarımımızın benzersiz ve anlamlı olmasına özen gösteriyoruz. İlham, bazen bir rüyanın satır aralarında, bazen eski bir kitabın tozlu sayfalarında, bazen de doğanın kusursuz döngüsünde saklıdır. Yılan, sonsuz dönüşümün ve bilgeliğin simgesi; göz, ruhun kapısı; pençe, içgüdülerin kudreti; güve ise ışığa doğru duyulan sonsuz özlemdir. Her biri bir hikâye anlatır, bir duyguyu çağırır. Mitolojinin, doğanın ve tarihin bize sunduğu bu imgeleri alıp metalde yeniden canlandırıyoruz. Yaratıcılığı besleyen şey, dünyayı gözlerle değil, ruhla okumaktır.

Tasarımlarınızı oluştururken hangi materyalleri ve teknikleri kullanıyorsunuz?

Tasarımlarımızda altın, gümüş, pirinç, mermer ve cam gibi materyallerin yanı sıra pırlanta, zümrüt, yakut, opal, ametist, labradorit, kuvars, sitrin, akuamarin, rutil kuvars, akik, ay taşı ve aragonit gibi doğal taşlar kullanıyoruz. Her biri doğanın sabırla yoğurduğu bir mucize. Mücevherlerimizde, doğanın ve insan elinin buluştuğu bir noktayı arıyoruz. El işçiliği, bu arayışın en saf ifadesi. Döküm, oyma, cila; her aşama, bir tasarımın kimlik kazanma sürecidir. Son dokunuş, taşla metalin birleştiği o an gelir ve işte o zaman, mücevherlerimiz birer sanat eserine dönüşür.

Tasarımlarınızda belirli bir temayı veya konsepti takip ediyor musunuz?

Evet, ama bu bir çizgiden ziyade bir yolculuk gibi… Zamanın, mitlerin ve doğanın iç içe geçtiği bir keşif. Sembolizmi derinlemesine işliyoruz; her parçamızın bir anlamı, bir alt metni var. Bir yüzük sadece bir yüzük değil; bir koruyucu tılsım, bir anı taşıyıcısı, bazen de dile getirilemeyen duyguların sessiz bir ifadesi. Temalarımız; ruhun derinliklerinden, tarihin yankılarından besleniyor.

Müşterilerinizle nasıl bir etkileşim içindesiniz? Onların geri bildirimleri tasarımlarınızı nasıl etkiliyor?

Müşterilerimizle kurduğumuz bağ, tasarımlarımıza yön veren en önemli unsurlardan biri. Onların hikâyeleri, bize yeni tasarımlar için yol gösteriyor. Özellikle kişiye özel tasarımlar yaparken, birinin duygularını bir mücevhere dönüştürmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Her geri bildirim, bizim için yeni bir kapı, yeni bir ilham kaynağı.

Gelecekte hangi projeler veya koleksiyonlar üzerinde çalışmayı planlıyorsunuz?

Bizi en çok heyecanlandıran şey, yeni anlatılar keşfetmek. Gelecekte, kaybolmaya yüz tutmuş semboller, az bilinen mitolojik figürler ve doğanın gizemli öğeleri üzerine yeni koleksiyonlar oluşturmayı planlıyoruz. Kendi hikâyelerini anlatmak isteyenler için kişiye özel tasarımlarımızı daha da ileri taşımayı hedefliyoruz, çünkü her insanın bir hikâyesi var ve biz bu hikâyeleri mücevherlere dönüştürmekten mutluluk ve heyecan duyuyoruz.

Sürdürülebilirlik ve etik üretim konusunda markanızın yaklaşımı nedir?

Zanaat, doğaya saygıyla yapılmalıdır. Biz, sürdürülebilirliği yalnızca bir seçenek değil, bir zorunluluk olarak görüyoruz. Kullandığımız metallerin kaynağını özenle seçiyor, üretim sürecinde doğaya en az zararı verecek yöntemleri tercih ediyoruz. El işçiliğine olan bağlılığımız da bu bilincin bir yansıması: Seri üretimin hızına kapılmadan, her parçayı emekle, doğanın ritmine saygı duyarak üretiyoruz.

Tasarımlarınızın hedef kitlesi kimlerdir?

Bizim için mücevher, yalnızca bir aksesuar değil, kimliğin bir yansımasıdır. Tasarımlarımız, benzersizliğe değer veren, tarih ve sanattan ilham alan, ruhunu ve kişiliğini takılarıyla ifade etmek isteyen insanlara hitap ediyor. Aynı zamanda, sıradanlığın ötesine geçen, anlam taşıyan takılar arayan herkes için…

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.