Melek Düvenci Architects
Kendi ismiyle kurduğu firmasıyla oldukça değerli işlere imza atan Mimar Melek Düvenci’nin Galapagos Beach Club projesi bohem çizgiler taşıyor. Lüksün, rahatlığın önüne geçmeden de bu tarzda yaşanabileceğini belirten Düvenci, konstrüksiyon ve dekorasyonda izledikleri çizgiyi MAG Okurları için detaylandırıyor.
Cullinan Hotel’de bulunan dış mekân yapıları Galapagos Beach Club, Hasır Restaurant, Sapore Restaurant ve Yamas Taverna tasarımlarında doğal malzemenin lüks yaşam ile birleşimini; lüks kavramının, rahatlık kavramı önüne geçmeden bohem bir tarzda yaşanabileceğini görüyoruz.
Dünyanın en büyük kaplumbağası olan Galapagos’tan adını ve formunu alan Galapagos Beach Club, görkemli yapısı ile Cullinan Hotel’in adeta simgesi haline gelmiştir.
Sıcak yaz günlerinde, misafirlerini bambu ile kaplanmış büyük bir kaplumbağa kabuğu altında soğuk kokteyl ve özel tatlarıyla serinleten Galapagos, günün ilerleyen saatlerinde ise club olarak müzik ve aydınlatma detaylarının ortaya çıkardığı tasarım anlayışına ev sahipliği yapmaktadır. İki girişe sahip olan mekânın gece girişi, show center tarafından misafirlerini sanat dolu bir tünelden geçirerek içeri almaktadır. Deniz tarafından olan diğer girişi ise, misafirlerini büyük barı ile karşılamaktadır.
Bohem bir tasarım anlayışına sahip olan mekânda zemin malzemesi olarak microtopping sagalassos ve epoksi terazzo kullanılmıştır. Kaymaz özelliği ve mat görünüşü ile hem zeminde hem de zeminle bütünleşen oturma sedirlerinde kullanılan bu malzeme sayesinde mekân, bir sanatçı tarafından kumdan yapılmış bir heykel gibi görünmektedir. Sedirlerin üzerinde kullanılan dış mekân kumaşları, sarı ve siyah renklerdeki etnik desenleri ile mekânın ruhuna katkıda bulunmaktadır.
Mekânın konstrüksiyonu çelik ile oluşturulduktan sonra kontra üzeri kestane papel kaplama yapılmış, kestanenin doğal rengi korunarak masif hissi ön planda tutulmuştur. Üzerinde kullanılan hasır örtüsü ve dört tarafının açık olması sayesinde sıcak Akdeniz günlerinde bile ferah, esintili ve rahat ortamda keyifli bir zaman geçirilmektedir.
Uzak Doğu’dan gelen tahta boncuk ve makromeden oluşan avizesi beş metre çapında ve kendisi kadar dev tasarlanmıştır. Masaları ve sandalyeleri teak ağacından Galapagos’a özel olarak tasarlanmıştır. Mikrotopping, terazzo ve kestane ağacının doğal uyumu ile hazırlanan bistro sehpaları da yine bohem bir anlayışa sahiptir. Amorf bir şekilde tasarlanmış olan ada bar, mikrotopping bar tablası ve Karadeniz’deki eski ahşap evlerde kulanılmış olan masif kestane ağaçları dönüştürülmüş; dönüştürülen ağaçların üzerine özel el oyması etnik desenler ile işlenmiştir. Bu şekilde, atık halde olan ahşaplar geri dönüştürülerek sürdürülebilirliğe de katkıda bulunulmuştur.
İki tane DJ sehpası bölümü olan mekânın güzel şovlara ev sahipliği yapan iç mekân DJ bölümü önünde ve mekânın merkezinde iki adet şov sahnesi bulunmaktadır. DJ sehpalarından bir tanesi, eşi benzeri olmayan bir Likya kadını heykeli altında Galapagos’un bahçe bölümünde bulunmaktadır. Sekiz metre yüksekliğindeki heykel, ahşap ve polyester döküm malzemeden tasarlanmış ve üretilmiştir. Kadına verilen önemi simgeleyen heykelde, Antalya bölgesinde yaşamış Likya uygarlığından esinlenilmiştir. Bohem tasarımın devam ettiği makrome örgü gölgelik ve konseptteki etnik çizgilere, Uzak Doğu’da yaptırılmış masa ve yer minderlerinden oluşturulmuş oturma grupları eşlik etmekte; bunları mikrotopping zemin, oturma sedirleri ve sarı-siyah kombinli persan döşemelik kumaşlar tamamlamaktadır. Terrazzo, masif kestane detaylı oval masalar ve teak sandalyelerle mekânın dekorasyonu bir bütün haline gelmektedir. Bahçenin orta alanında kum zeminde düzenlenen etnik-bohem tarzdaki showlarda, kumda çıplak ayak ile dans etme imkânı bulunmaktadır.
