© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Mehmet Çağlar Türkiye’deki Vergi Sistemi

Mehmet Çağlar Türkiye’deki Vergi Sistemi

Son dönemlerde gerçekleşen vergi düzenlemelerine de değinen Yeminli Mali Müşavir Mehmet Çağlar, bu konuda bireylerin ve şirketlerin en sık yaptığı hataları ve karıştırılan konuları ele aldı.

Eğitim ve çalışma alanlarınızı da anlatarak kendinizden bahseder misiniz? Hangi hizmetleri veriyorsunuz?

2008 yılında Gazi Üniversitesi Maliye bölümünden mezun oldum. 2019 yılında kamudaki görevim olan vergi müfettişliği mesleğinden istifa ederek Ernst&Young firmasında kıdemli vergi müdürü olarak çalışmaya başladım. 2023 yılında, kurucusu olduğum Çağlar Yeminli Mali Müşavirlik firmasında yeminli mali müşavirlik faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladım. 2025 yılı ocak ayında ise Er-Be Yeminli Mali Müşavirlik firmasına ortak olarak katıldım. Şu an için üç ortak olarak yeminli mali müşavirlik faaliyetlerimizi Er-Be Yeminli Mali Müşavirlik  firmasında sürdürmekteyiz.

Yeminli mali müşavirlerin genel olarak vermiş olduğu hizmetlerin başında kurumlar vergisi ve KDV iadesi tasdik hizmetleri gelmektedir. Yeminli mali müşavirler yasadan almış olduğu yetki gereğince kamu adına denetim yapmaktadır. Ayrıca kanunda yer verilen birçok hizmeti de sunmaktayız. Bununla birlikte vergi danışmanlık hizmeti de, vermiş olduğumuz hizmetlerin başında gelmektedir.

Yeminli mali müşavirlerin yetki alanları genişledi ve uluslararası denetim süreçlerinde de daha fazla yer alıyorlar.  Bu gelişmeyle birlikte yetki alanlarınız nelerdir?

Yeminli mali müşavirlik mesleği aynı zamanda güvence tesis eden bir meslektir. Mesleki deneyimin ve bu ünvana sahip olunması için geçilmesi gereken sınavların zorluğu yeminli mali müşavirleri birçok alanda yetkin kılmaktadır. Başta 3568 sayılı Meslek Yasası’nın ve diğer yasaların yeminli mali müşavirlere vermiş olduğu yetkiler dışında piyasa mekanizmasının da yeminli mali müşavirlere vermiş olduğu birçok görev vardır. Bu görevlerin başında ise hiç şüphesiz, denetim ve vergi danışmanlığı hizmetleri gelmektedir. Özellikle şirket birleşmeleri, devir alınması gibi işlemlerde yeminli mali müşavirlere artık daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Yeminli mali müşavirler tarafından denetimden geçmiş finansal tablolar bu gibi ticari işlemler öncesi şirketlere güvence sağlamaktadır. Bununla birlikte Türkiye’ye yatırım yapan birçok firma özellikle yeminli mali müşavirlerle çalışmak istemektedir. Türk vergi sisteminin karmaşık yapısı, yeminli mali müşavirlerle çalışan yabancı firmalarca daha kolay anlaşılmaktadır.

Bir yeminli mali müşavirle çalışmanın, bir şirket ya da birey için ne gibi uzun vadeli avantajları olabilir?

Yeminli mali müşavirler; en büyük yetkinliği vergi alanında olmakla birlikte aynı zamanda diğer mali konularda da firmalara danışmanlık yapabilmektedir. Görevleri her ne kadar vergi denetimi gibi adlandırılsa da asıl katma değer yaratılan nokta müşavirlik hizmetleridir. Yeminli mali müşavirlerce hem vergi denetiminin hem de müşavirlik hizmetinin verilmesi sonucu kamu alacağı korunduğu gibi aynı zamanda şirketlerin de menfaatleri korunmaktadır.

Vergi mevzuatının karışık olması sebebiyle birçok firma istemeden de olsa vergi kaybına sebebiyet vermekte ve bir vergi incelemesinde ciddi vergi cezaları ile karşılaşmaktadır. Yeminli mali müşavirlerce gerçekleştirilecek denetimler sonucu bu gibi olumsuz durumların önüne geçilebilmektedir. Bununla birlikte son dönemlerde vergi mevzuatında yaşanan değişmeler neticesinde firmalara birçok vergisel teşvik sağlanmaktadır. Maalesef birçok vergi mükellefinin bu teşviklerden tam ve yeteri kadar yararlanamadığını görmekteyiz.

Kısacası; bir firmanın yeminli mali müşavir ile çalışması sonucu gerçekleştirilecek denetimler ile beraber ileride karşılaşabileceği vergi cezası riski daha düşük seviyeye inecektir. Bununla birlikte müşavirlik hizmeti sonucunda firmalar birçok vergi avantajından yararlanabilecektir.

Türkiye’deki vergi düzenlemelerinde hangi önemli değişiklikler oldu? Son yıllarda Türkiye’nin ekonomik politikaları, vergi sistemine nasıl yansıdı?

Son dönemlerde gerçekleşen en büyük vergi düzenlemesi şüphesiz ki işletmeler açısından enflasyon muhasebesinin uygulanması oldu. En son 2004 yılında uygulanan enflasyon muhasebesi uzun bir aradan sonra 2023 yılında tekrar uygulanmaya başladı.

Bu değişikliğe göre işletmeler bilançolarında yer alan varlıklarını ve öz kaynaklarını günümüz değerlerine getirdiler. 2023 yılında uygulanan enflasyon muhasebesi sonucu her ne kadar firmalar vergi ödememiş olsa bile 2024 yılında uygulanan ve 2025 yılında uygulanacak olan enflasyon muhasebesi sonucu firmalar hiç hesaplarında olmayan vergi yükleri ile karşı karşıya kalmaktadır.

Özellikle yeminli mali müşavirler, sürpriz vergi yüklerine karşı şirketleri uzun bir süreden beri uyarmaktaydı. Öz kaynakları, varlıkları karşısında güçsüz olan işletmeler enflasyon muhasebesi sonucu; realize olmamış, yani henüz gerçekleşmemiş kârlarından dolayı vergi ödemek zorunda kaldılar. Ayrıca bütçe gelirlerini artırmak adına birçok vergisel düzenleme ve uygulama, kanunda yerini buldu. Bunların en önemlisi ise kurumlar vergisi oranında gerçekleşti. Günümüzde işletmeler için kurumlar vergisi oranı %25 olarak uygulanmaktadır. Ayrıca vergi mükelleflerine fayda sağlayan birçok indirim ve istisna ise uygulamadan kaldırıldı.

Her ne kadar 2024 yılında uygulanmasa dahi, 2025 yılı için hayatımıza asgari kurumlar vergisi girdi. Buna göre işletmelerin ödeyeceği vergi miktarı asgari kurumlar vergisinden az olamayacaktır. Asgari kurumlar vergisi 2025 yılının ilk geçici vergi döneminden itibaren uygulanacak olup, vergi matrahı ve ödenecek vergi, farklı usuller ile belirlenecektir. Bununla birlikte işletmeler açısından olumlu düzenlemeler de vergi mevzuatındaki yerini aldı. Özellikle üretimin ve ihracatın desteklenebilmesi adına üretim ya da ihracat yapan firmalara, kurumlar vergisi oranında indirimler sağlanarak onlara vergisel teşvikler verildi. İhracat yapan firmalar için kurumlar vergisi 5 puan, üretim yaparak bu ürünleri yurt içi piyasaya sunan işletmeler için ise kurumlar vergisi oranı 1 puan indirimli olarak uygulanmaktadır.

İşletme sahiplerinin vergi beyannameleri konusunda en sık yaptığı hatalar ve bunlardan kaçınmanın yolları nelerdir?

Aslında işletme sahiplerinin en sık yaptıkları hataların başında vergi kanunlarına yeterince nüfuz edememek gelmektedir. Bir de tabi ki mali tablolara gereken önemin verilmemesi işletme sahiplerini sıklıkla hataya düşürmektedir. İşletme sahiplerinin elbette vergi kanunlarını yeterince bilmesi beklenemez; ancak, en azından işletmelerini etkileyen konular hakkında yeterince bilgi sahibi olması mutlaka gerekmektedir. Özellikle son dönemlerde vergi mevzuatında yaşanan gelişmeler sadece ödenecek vergiyi değil, işletmelerin mali tablolarını ve nakit akışını da doğrudan etkilemektedir. Sene boyunca devamlı kâr elde eden bir firma, sene sonunda vergi kanunlarında yer alan bir düzenleme neticesinde zarar edebilmektedir. Yine aynı şekilde zarar beklentisinde olan firmalar için beklenmedik kârlar ve bunun neticesinde oluşan vergi yükleri bir anda ortaya çıkabilmektedir.  Bunu önlemenin en iyi yolu ise elbette firma sahiplerinin konuya hâkim danışmanlar ile çalışmasıdır. Özellikle son dönemlerde yaşanan mevzuat enflasyonu neticesinde birçok firma yeminli mali müşavirleri birebir kendi yanlarında görmek istemektedir. Doğru bir müşavir ile çalışmak, işletme sahipleri açısından gereksiz hataların bertaraf edilmesini sağlayacaktır.

Gelir vergisi ile ilgili halk arasında en çok karıştırılan şeyler nelerdir?

Gelir vergisi, kanundaki tanımı ile esasen 7 gelir unsurundan oluşmaktadır ancak; beyana tabi olan gelirler genel olarak serbest meslek kazancı, ücretler ve kira gelirleridir. Bu gelir unsurlarının tamamı ise tek bir beyannamede gösterilecektir ve ödenecek gelir vergisi de buna göre belirlenecektir.

Gelir vergisi mükelleflerinin dönem içerisinde yapmış olduğu birçok harcama, gelir vergisi matrahından düşülmektedir. Örneğin; özel sigorta harcamaları, sağlık harcamaları ve eğitim harcamaları gelir vergisi matrahından indirim konusu yapılabilmektedir. Özellikle beyanname verme sürecinde indirim konusu yapılacak olan bu giderler sıklıkla karıştırılmaktadır. Gelir vergisi mükelleflerinin burada oldukça dikkatli olması gerekmektedir. Ayrıca gayrimenkul sermaye iradı elde eden kişiler, dönem içerisinde yapmış olduğu birçok harcamayı veya maliyeti, elde etmiş olduğu kira gelirlerinden düşebileceği halde bu imkândan yararlanamamaktadır. Gelir Vergisi Kanunu’nda hangi harcamaların ve hangi maliyetlerin kira gelirinin tespitinde dikkate alınacağı yer almış olsa bile bazen bu hususlar vergi mükellefleri tarafından karıştırılmaktadır.

Son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan bir diğer husus ise ücret geliri elde eden kişilerin gelir vergisi beyannamesinde bu gelirleri bildirmeyerek, istemeden de olsa vergi cezası ile karşılaşmasıdır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesinde 2019 yılında yapılan değişiklik ile ücret gelirlerinin beyana tabi olması daha kolay hâle geldi. Özellikle sene içerisinde iş değiştiren çalışanların bir kısmı Kanun’da yer alan hükme göre elde etmiş olduğu ücret gelirlerini gelir vergisi beyannamesinde bildirmek zorunda kalmaktadır. Vergi kanunlarının karmaşık yapısı nedeniyle birçok mükellef bu konuda da hata yapmaktadır.

Sizce son dönemlerdeki politikalar, gelir dağılımını nasıl etkilemektedir?

Pandemi sonrası uygulanması gereken politikaların geç uygulanması maalesef gelir dağılımını olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle kur korumalı mevduat sistemi ile hazineye ciddi bir yük getirilmiş ve bu yük hem bireylerin hem de firmaların üzerinde bırakılmıştır. Son birkaç yıldır ortaya çıkan enflasyon ile de vergi mükelleflerinin elde etmiş olduğu reel gelir bütün ekonomik enstrümanlar karşısında geride kalmıştır.

Para ve gelir politikalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi nasıl değerlendiriliyor?

Türkiye’de yaklaşık bir yıldır uygulanan sıkı para ve gelir politikası ister istemez büyümenin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Enflasyonun düşürülmesi amacıyla faizlerin yüksek tutulması, bütçe gelirlerini artırmak amacıyla vergi harcamalarının azaltılması ile vergi oranlarının artırılması firmaları olumsuz yönde etkilemektedir.

Paranın mevduattaki getirisinin sermaye olarak konulmasındaki getirisinden yüksek olması durumunda elbette firmaların yatırım yapması mümkün olmayacaktır. Pandemi esnasında uygulanması gereken para politikalarının günümüzde uygulanması maalesef firmaları olumsuz yönde etkilemektedir.  Ayrıca tam olarak sermaye yapısının oturtulmadığı bir iş dünyasında vergi harcamalarını kısmak, kamu geliri yaratmaktan ziyade ileride elde edilecek daha çok gelirden vazgeçmek demektir.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.