Manolo Carrasco’dan Flamenko Esintileri
2015 yılında Moskova’daki Kızıl Meydan ve Kremlin Sarayı’nda performans sergileyen ilk İspanyol sanatçı unvanını alan ve 5 kıtada konserler veren Manolo Carrasco ile 36. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’ndeki muhteşem gösterisi öncesinde söyleştik.
“Sounds From Spain” (İspanya’dan Sesler) 19. yüzyıldan günümüze en güzel İspanyol müziklerinin yer aldığı bir yolculuk… Gösterinizi siz nasıl anlatırsınız?
“Sounds From Spain” sadece müzik içerisinde değil, aynı zamanda duyguların arasında da dolaştığımız bir yolculuk. Evimi, benim topraklarımın ruhunu yansıtan bir müzikal gösteri. 19. yüzyıldan günümüze iz bırakan bestecilerin eserlerinin yanı sıra İspanyol ve Flamenko ezgilerinin en güzel örneklerini çalacağım. Repertuvarımda kendi bestelediğim şarkılar da olacak. Bana sahnede müzisyen dostlarım eşlik edecek. Dansçıların muhteşem performanslarıyla göze de hitap eden bir gösteri olacak.
İcracı kimliğiniz öne çıksa da az önce bahsettiğiniz gibi sizin kendi besteleriniz olduğunu da biliyoruz. Beste yaparken nelerden ilham alırsınız?
Besteyi yaparkenki süreçte beni çevreleyen, bana farklı hissettiren her şeyden etkileniyorum aslına bakarsanız. Farklı kültürler, güzellikler beni çok besler. Yeni melodiler üretmek konusunda beni cesaretlendirir. Hayatın kendisi başlı başına bir ilham kaynağı.
Peki, piyano ve klasik müziği Flamenko ile harmanlama fikri nasıl doğdu?
Aslında bu çok doğal bir akış içinde ve kendiliğinden oldu. Klasik müzik eğitimi aldım ama Cadiz’de yani Flamenko’nun doğduğu topraklarda doğdum ve büyüdüm. Henüz 12 yaşındayken klasik müzik, caz, Flamenko ve diğer müzik türlerini harmanlayan füzyon konserler verdiğimi anımsıyorum. Müziğe artistik bir yön katmayı ve renklendirmeyi seviyorum. Sadece müziğimin değil, sahne şovlarımın da bir bütün olarak beğenilmesi beni çok mutlu ediyor.
Daha önce Antalya’da konserler verdiniz. Türkiye ve Türk dinleyicilerle ilgili izlenimlerinizi paylaşır mısınız?
Antalya’daki Piyano Festivali benim sahne almaktan müthiş keyif aldığım bir organizasyon. Festivalin mimarı belediye başkanı, sanatsal yönü çok kuvvetli bir insan ve kendisi de piyano çalıyor. Hatta ikinci gelişimde birlikte dört el “Memleketim” çaldık. Muhteşem ve çok coşkulu bir izleyici vardı. Ankara’da da benzer güzellikte bir akşam yaşayacağımıza inanıyorum. Şimdiden çok heyecanlıyım.
Ara Malikian, Natasha Korsakova, Rocio Jurado gibi birçok önemli isimle müzikal iş birlikleriniz oldu. Birlikte çalışmak istediğiniz başka isimler var mı?
Flamenko’nun efsanelerinden Paco de Lucia ile çalışmayı çok arzu ederdim. Aslında Jorge Pardo, Carles Benavent, Manolito Sole, Tino Giraldo gibi Paco de Lucia ile düzenli olarak çalışan müzisyenlerle “Gitana” adlı bir albüm de yaptım. Ama Paco de Lucia, maalesef benim onunla çalışma hayalim gerçekleşemeden aramızdan ayrıldı. Bu çok içimde kaldı…
Peki, dünyanın farklı ülkelerinde konserler veren, çok sayıda albüm kaydeden bir sanatçı olarak müzikle ilgili hayallerinize ne kadar yaklaştınız?
Çok iyi bir besteci ve piyanist olmak benim çocukluk hayalimdi. Müziğimi tüm dünyada duyurabilmek ve geniş kitlelere çalabilmek de benim için bir o kadar önemliydi. Şimdi şöyle bir bakınca bu hayallerimin birçoğunun gerçekleştiğini görmek beni çok mutlu ediyor ve elbette çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ama sanat, sonu olmayan bir evren. Daha yapmak istediğim çok şey var.
