© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Burak Güler – Ler Properties Yatırımın Nabzı Dubai’de Atıyor

Burak Güler – Ler Properties Yatırımın Nabzı Dubai’de Atıyor

Gayrimenkul sektöründe on iki yılı aşkın deneyimiyle öne çıkan Ler Properties kurucusu Burak Güler, İstanbul ve Dubai pazarlarındaki yatırım fırsatlarını, stratejik yaklaşımını ve iş disiplinini şekillendiren tutkularını MAG Okurları için anlatıyor.

Uzmanlık alanlarınıza da değinerek kariyerinizden, Ler Properties’ten ve kendinizden bahseder misiniz?

Kariyer yolculuğum, Yıldız Teknik Üniversitesindeki eğitim yıllarımda başladı. Öğrencilik dönemimde e-ticaret ve mücevherat sektöründe girişimlerde bulundum, bir markanın franchise mağazasını yönettim. Mezuniyetimle birlikte gayrimenkul sektörüne adım attım ve bu alanda on iki yılı aşkın süredir büyük bir tutkuyla çalışıyorum. Kariyerimin ilk yıllarında Türkiye’deki gayrimenkulleri yabancı yatırımcılara tanıttık. Daha sonra İstanbul’da ağırlıklı olarak ticari gayrimenkul alanında faaliyet göstermeye başladım. 2022 yılında, yatırımcılar için farklı pazar ve fırsatları araştırırken Dubai’nin sunduğu avantajları fark ederek Ler Properties’i bu vizyonla Dubai’ye taşıdık. Bugün hem Dubai’de hem de İstanbul’da faaliyet gösteriyor, yatırımcılarımız için en doğru çözümleri sunuyoruz. Ben de ayın büyük bir bölümünü Dubai’de, kalanını İstanbul’da geçirerek iki ofisin ve ekibin koordinasyonunu sağlıyorum.İş hayatımın yanı sıra kişisel ilgi alanlarıma da vakit ayırmaya gayret ediyorum. Snowboard ve kitesurf gibi ekstrem sporlarla ilgileniyor, otomobil pist yarışlarına katılıyorum. Ayrıca denizcilik hobisi de hayatımda önemli bir yer tutuyor.

Yıllar içinde edindiğiniz tecrübelere dayanarak, sizi sektörde farklı kılan yaklaşım ne oldu?

Bizi sektörde farklı kılan en önemli unsur, yatırımcılarımızla kurduğumuz güvene dayalı uzun vadeli ilişkiler. Portföyümüzün büyük çoğunluğunu daha önce bizimle yatırım yapmış olan ya da yakın çevresinin tavsiyesiyle bize ulaşan referans müşteriler oluşturuyor.

Bu durum, samimiyetimizin ve doğru yönlendirmelerimizin doğal bir sonucu. 2022’de Dubai’ye taşınma kararımız da aslında bu bakış açımızın bir yansımasıydı. O dönemde yatırımcılarımıza, piyasa koşullarının elverişsiz olduğunu açıkça ifade edebildik. Bizim için gayrimenkul satışı, yalnızca bir işlem değil; yatırımcının geleceğini güvence altına alan bir planlama süreci. Bu nedenle Dubai pazarına girdiğimde, on yılı aşkın süredir kendi şirketimi yönetiyor olmama rağmen, ilk sekiz ayı bir danışman gibi sıfırdan başlayarak marketi öğrenmeye adadım. Bugün geldiğimiz noktada, bizi farklı kılan en temel değerimizin kısa vadeli kazançlar yerine uzun vadeli güven ve sürdürülebilirlik olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

 İstanbul ve Dubai pazarını karşılaştırdığınızda en belirgin farklar neler? 

İstanbul ve Dubai pazarlarını karşılaştırdığımızda en önemli fark, Dubai’nin istikrarlı ve öngörülebilir bir emlak piyasasına sahip olmasıdır. Burada yatırımcılar, yatırdıkları paranın karşılığını gerçekten alabiliyor; mülklerini kiraya verdiklerinde yüksek kira getirisi elde ediyorlar. Daha da önemlisi, ev sahibi ve kiracı arasında bir anlaşmazlık yaşandığında, süreç en fazla üç dört ayda sonuçlanıyor. Bu güven ortamı, yatırımcı açısından ciddi bir avantaj sağlıyor.

Türkiye’de ise gayrimenkul piyasası; döviz kuru, faiz oranları ve siyasi dalgalanmalar gibi pek çok faktörden etkilenebiliyor. Bu da yatırımcılar için zaman zaman belirsizlik yaratabiliyor.

Dubai’nin bir diğer önemli özelliği, artık global bir marka hâline gelmiş olması. Dünyanın dört bir yanından yatırımcı ve turist çekiyor, insanların yaşam standartlarını yükselten bir merkez olarak öne çıkıyor. Artan nüfusla birlikte gayrimenkule olan talep de sürekli büyüyor. Dahası, Dubai gelişim yolculuğunun henüz başında; bu nedenle önümüzdeki dönemde yatırım potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Şu anda Dubai ve İstanbul’da yürüttüğünüz projelerden öne çıkanlar neler?

İstanbul tarafında daha çok ticari gayrimenkuller üzerinde yoğunlaşıyoruz. Şişli, Levent, Maslak ve Kağıthane bölgelerindeki ofislerin satış ve pazarlama süreçlerini yürütüyoruz. Dubai’de ise hem Türkiye’den yatırımcılarımıza hem de Dubai’de yerleşik kişilere danışmanlık veriyoruz. Yatırımcılarımızın ihtiyaç ve beklentilerine göre en uygun projeleri buluyoruz. Ben daha çok villa ve arsa segmentinde uzmanlaşırken, ekibim her bütçeye hitap eden projeler konusunda yatırımcılara destek sağlıyor.

Şu anda Dubai’nin lüks segmentinde öne çıkan projeler arasında LVMH Grubu’nun Jumeirah bölgesinde geliştirdiği Naia Island yer alıyor. Bu proje yalnızca finansal güce değil, yatırımcının geçmiş portföyüne ve profil uygunluğuna göre seçilen sınırlı bir kitleye açılmış durumda. Bunun yanı sıra, ikinci Palmiye Adası olarak tanımlanan Palm Jebel Ali’de kendi özel plajına sahip dört ve üzeri odalı villa projeleri dikkat çekiyor. Buradaki fiyat avantajı, yatırımcılara neredeyse “kâr garantili” bir fırsat sunuyor, çünkü mevcut Palm Jumeirah’taki villaların yaklaşık yarı fiyatına satışa çıkıyorlar.

Öte yandan İtalyan tasarım devi Pininfarina tarafından tasarımı yapılan ve Türk müteahhit şirketi Sera İnşaat Grubu tarafından inşa edilen Iconic Tower, manzarası ve konumuyla öne çıkan prestijli bir başka proje.

Dubai’de artık markalı konut dönemi başladı diyebiliriz. Bugatti, Lamborghini, Bvlgari, Versace, Dorchester gibi dünya çapında tanınan markalar yüklenicilerle iş birliği yaparak konut projelerine imza atıyorlar. İlk kez bir konaklama markasının ofis projesine dahil olduğu örneği de görüyoruz; Rove markası Business Bay bölgesinde yeni bir ofis projesi inşa ediyor.

Elbette Dubai’de projeler çok hızlı satıldığı için gündem sık sık değişiyor; ancak, 2025 yılı itibarıyla markalı konutların ve Palm Jebel Ali’deki projelerin yatırımcıların radarında olmaya devam edeceğini öngörüyorum.

Dubai’de yatırım yapmak isteyen bir Türk yatırımcıya ilk neyi tavsiye edersiniz?

Dubai’de yatırım yapmak isteyen Türk yatırımcılara ilk tavsiyem, öncelikle yatırım stratejilerini netleştirmeleri olur. Yatırımı uzun vadeli tutarak kira getirisi mi hedefliyorlar, yoksa değer artışı üzerinden kısa vadede al–sat stratejisi mi planlıyorlar? Bu karar, tüm sürecin temelini oluşturuyor.

Strateji belirlendikten sonra lokasyon seçimini yapıyoruz. Ardından yatırımcının ödeme planını netleştirmek gerekiyor: Ne kadar peşinat ayırabilir, aylık veya yıllık ne düzeyde ödemeler yapabilir? Bu parametreler, toplam yatırım bütçesini ve seçenekleri belirleyen kritik adımlar oluyor. Bunun yanı sıra, proje geliştiricinin güvenilirliği de son derece önemli. Gayrimenkul sektöründe sıklıkla “Lokasyon, lokasyon, lokasyon!” denilir; ancak, ben Dubai için bunu biraz daha farklı görüyorum: “Lokasyon, proje geliştirici ve ödeme planı” üçlüsü, doğru yatırımın anahtarıdır.

Ler Properties olarak bizim rolümüz, yatırımcılarımız için bu üç kriteri en doğru şekilde bir araya getirerek, onların hem güvenli hem de kazançlı yatırımlar yapmalarını sağlamaktır.

Snowboard, kite ve windsurf gibi adrenalin sporlarına olan ilginiz mesleğinizdeki yaklaşımınızı nasıl etkiliyor? 

Adrenalin sporlarının doğrudan karakterimi şekillendirdiğini söylemek doğru olmayabilir; ancak, kesinlikle cesur adımlar atabilmemi sağladığını düşünüyorum. Snowboard, kitesurf ya da windsurf gibi sporlar, her zaman bir sonraki hamlenizi planlamanızı gerektirir. Bu bakış açısı iş yaşamıma da yansıyor; sürekli bir sonraki adımı ve değişen dinamikleri öngörmeye çalışıyorum. Aynı zamanda bu sporlar, hız ve çeviklik gerektiriyor.  İş dünyasında da benzer bir refleks söz konusu. Özellikle Dubai’de projelerde en iyi daireleri ya da en avantajlı fırsatları yakalayabilmek için hızlı ve kararlı davranmak zorundasınız. Sporun bana kattığı bu disiplinin, iş yaklaşımımı da doğrudan beslediğini söyleyebilirim.

Aynı zamanda yarış pilotusunuz. Bu tutkunuzun iş disipliniyle kesiştiği noktalar var mı? 

Bence hayatta ne yaparsanız yapın, başarıya ulaşmanın yolu çok çalışmaktan ve kendinizi yaptığınız işe adamanızdan geçiyor. Çalışma ve emek olmadan kalıcı bir başarı elde etmek mümkün değil. Otomobil yarışları dışarıdan bakıldığında sadece direksiyon başına geçmek gibi görünebilir; ancak, işin arka planında günler süren simülasyon hazırlıkları, stratejik planlamalar ve sayısız detay var. Hangi viraja hangi hızla girileceği, nerede fren yapılacağı, hangi yarış çizgisinin takip edileceği gibi her şey titizlikle hazırlanıyor. Gayrimenkul sektörü de aslında benzer bir yapıya sahip. Dışarıdan bakıldığında sadece “ev satmak” gibi görünebilir; ancak, işin arka planında yoğun araştırmalar, doğru projeyi seçmek, yatırımcı için en uygun stratejiyi geliştirmek ve tüm süreci detaylıca planlamak bulunuyor. Bu nedenle her iki alanda da yalnızca bilgi değil, aynı zamanda tutku, disiplin ve adanmışlık da gerekiyor.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.