İş Dünyasının Jokeri
Türkiye’nin Ekonomisini Ayakta Tutan Birçok Holdingin Altın İsmi Olan Tufan Darbaz, Şimdi Bu Eşsiz Yeteneğini Kendi Şirketini İçin Kullanıyor.
Bir İşadamının Sahip Olması Gereken Tüm Donanıma Sahip Ve Hala İlk Günkü Heyecanı İle Mag Okuyucuları İçin Anlattığı Projeleriyle Ekonomi Dünyasını Temellerinden Sarsıyor.
Türkiye’nin birçok sayılı seçkin firmasının yönetim kurulu üyelerinden biri olarak çalıştınız. Sizce sizin üst düzey yöneticiliğe yükselmenizi sağlayan en önemli özellikleriniz nelerdir?
Tufan Darbaz: Bu sorunuza 2 farklı perspektiften cevap vermeye çalışacağım. Birincisi; hemen hemen herkesin neredeyse ağız birliği yapmışçasına cevap verdiği perspektiften. İkincisi ise tamamen kendime özgü bir perspektiften.Birinci perspektif özetle diyor ki;
Dürüst ol. İlkeli ol ve onuruna sahip çık. Herkesten daha fazla çalış. Doğru toprağa düşmüş ol. Dinlemesini bil. Öngörü yapabilir ol. Takım çalışmasına inan. Kendinden daha yetenekli insanlarla çalış.
Bu listeyi uzatmayıp burada keseceğim ama soruyu kime yöneltirseniz yöneltin 3 aşağı 5 yukarı aynı cevapları alırsınız.
İkinci perspektif yani bana özgü perspektif diyor ki; aykırı ol, kuralları yık, vizyon sahibi ol, Doğu / Batı / Sufi mutlaka bir felsefeye bağlan, şeffaf ol, hesap vermekten çekinme, herkesten daha farklı düşün, onların göremedikleri zaviyeden bak, dinlerken, okurken devamlı ders çıkar, risk al, sevgiyle dolu ol bu sevgiyi herkese aşıla.
Ben her iki perspektifteki özelliklerin tamamına sahip olduğumu düşünüyorum ki o söylediğiniz mevkilere gelebildim.
Örnek aldığınız liderler ve yöneticiler kimlerdir?
T.D:Benim örnek aldığım tek bir yönetici ya da lider yok. Ben o vasıflarda olduğunu düşündüğüm yabancı ve/veya yerli hepsinden bir parça alıp, sentezleyip, kendine özgü bir profil çizmeye çalıştım. Birkaç isim verecek olursam; Warren BUFFET, Jack WELSH, Michale PORTER, Sakıp SABANCI, Özdemir SABANCI, Hüsnü ÖZYEĞİN, Akın ÖNGÖR ve Ergun ÖZEN.
Birçok farklı firmanın CEO’luğunu üstlendiniz. Bir firmanın bile CEO’su olmak bu kadar zor iken, sizi farklı firmalarda bu görevi tecrübe etmeye iten sebep nedir?
T.D: Ben değişimi ve yaratmayı, problem çözmeyi, iş bitirmeyi seven bir karaktere sahibim ve temel anlayışım “imkansız yoktur sadece vakit alır” şeklinde özetlenebilir. Sanıyorum ki bu karakter, sizlerin her zaman birbirinden çok farklı olduğunu düşündüğünüz alanlarda görev almayı sever. Beni de güdüleyen bu faktörler olmuştur.
Türkiye’de CEO kavramının yerleştiğini düşünüyor musunuz?
T.D: Hayır, CEO’ dan önce kullanılan yaygın unvan “Genel Koordinatör” idi. CEO kavramını Türk İş Dünyası ile Sabancı Holding eski Genel Koordinatörlerinden Sn. Hasan GÜLEŞÇİ ile birlikte ben tanıştırdım ve kendisi ilk CEO unvanını alan yönetici oldu. CEO basit anlamıyla, işin yani icranın başında olan kişidir. Küçüğünden büyüğüne, bizde hep işin sahipleri icranın öyle ya da böyle başındadırlar. Dolayısıyla kendileri öyle söylemeseler de gerçek CEO onlardır. Bu söylediklerim uluslararası kurumlar için geçerli değildir. Örneğin, geçtiğimiz günlerde MICROSOFT’ un merkezine tayini çıkan Çağlayan ARKAN Türkiye Microsoft’un gerçek CEO’ su idi. Tıpkı Sn. Muhtar KENT’ in Türkiye Coca Cola’ nın gerçek CEO’ su olduğu gibi. Şimdi de Dünya’daki Coca Cola’ nın başında.
Uzun süre başka firmalarda önemli görevler üstlenmişken, şimdi kendi işinizi yürütüyorsunuz. Kendi işinizi kurmuş olmak size neler hissettiriyor?
T.D: Öncelikle keyif, sonra da challange (iddaa)… Ben çalıştığım her kurumu aldığım noktadan çok üst noktalara getirdim. Şimdi kendi grubumu yaratıyorum ve onu en üst noktalara taşıyacağım, bir farkla; keyif alarak.
Başka firmalarda çalışırken fark etmediğiniz ancak kendi işletmenizi kurduğunuzda keşfettiğiniz yönleriniz var mı?
T.D:Evet var, herkes zor olduğumu söylerdi ama ben kabullenmezdim. Şimdi onların haklı olduğunu görüyorum; ben gerçekten zor bir insanım.
Doğan Holding’ten ayrılmanız konusunda medyayla bazı problemler yaşamıştınız. Türk medyasındaki bilgi kirliliği konusunda neler söyleyebilirsiniz?
T.D: Doğrudur, bugünlerde yandaş, o günlerde rakip sayılan medya kurumlarının benimle sorunları oldu; benim onlarla değil. Doğan Grubu’ndan ayrılalı 3 yıl oldu, halen bazı haberlerde bana atıf yapıldığını görüyor ve gülüyorum. Bilgi kirliliğine gelince, bence bütün medyayı kapsıyor bu dediğiniz ve bana göre altında yatan nedenler basit ve 2 boyutlu. Bazı köşe yazarlarını tenzih ederek konuşuyorum. Bizim medyamızda görev yapanların büyük bir çoğunluğu daha bilgi ve veri arasındaki farkı anlayacak kapasiteye sahip değiller. Benim görev yaptığım dönemlerde, örnek olsun diye söylüyorum, ekonomiden anlayan bir tane muhabire rastlamadım. Siz, her segmente sorulan sorulara bakın, kapasiteyi çok rahat ölçersiniz. Diğer boyut ise; okuyucu tepkisiz ve maalesef büyük bir çoğunluğu fikre değil zikre sahip. Yukarıdaki 2 boyut birleşince bilgi kirliliği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Siz buna bir de toplumun manüpüle etmek isteyen kurum ve kişileri eklerseniz, ne denli ağır bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu görürsünüz. Bunun çözümü ise bilinçli okuyucu olmaktan ve yaratmaktan geçiyor.
Yüksek Lisansınız süresince yurt dışında yaşadınız. Hiç orada kalmayı düşünmüş müydünüz? Sizi Türkiye’ye döndüren ne oldu?
T.D: Hayır, ben memleketine aşık bir insanım. Diline, doğasına, size kucak açan saf ve temiz insanlarına… Kendi ölçeğimde de memleketimin o saf ve temiz insanlarının hak ettiği refahı, hoşgörüyü bulabilmesi için bir tuğla koymaya çalışıyorum. Nazım Hikmet’ in ve Karacaoğlan’ın şu dizeleri benim duygularımı daha iyi ifade eder sanıyorum: “Dört nala gelip uzak Asya’ dan Akdeniz’ e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim” ; “Elif’ in uğru nakışlı, yavru balaban bakışlı, yayla çiçeği kokuşlu, kokar Elif Elif diye”.
İnternet sitenizde şöyle bir söyleminiz yer alıyor: “Hırsınız aklınızı yenmesin.” İş hayatınızdaki böylesi başarılı bir grafik sergilemenizde hırsınızın herhangi bir etkisi olduğunu düşünmüyor musunuz?
T.D: Elbette hırs olmadan hiçbir şey olmaz ama bu demek değildir ki arabayı atın önüne koşacaksın. Kastettiğim budur. Zeka ve aklını birleştirebiliyorsan, işte o zaman hırsını yenersin.
BTD konusunda gelecek planlarınız nelerdir?
T.D: BTD şu anda 4 ayrı alanda, 8 ay gibi kısa bir sürede örgütlendi. Bunlar; yaratıcılık merkezi, hafif çelik endüstrisinde kullanılan inşaata yönelik makina imalat ve satışı, bilişim ve güvenlik teknolojileri, sağlık teşhis önlem ve tedavi hizmetleri merkezi .
Kısa başlıklarla bunlara değinecek olursam; Yaratıcılık Merkezi, sebebi ne olursa olsun zor duruma düşmüş şirketleri ele alıp ayağa kaldırmayı hedefleyen bir kurum. Makine Bölümümüz, Türkiye’ de tek olan, yazılımı ve yapısı bizim tarafımızdan geliştirilmiş, Hafif Çelik profil çeken, bunu 3,5 kat yüksekliğe kadar konut, depo, okul, sağlık ocağı, yemekhane, yaratıcılığınız nereye kadar uzanıyor ise oraya kadar götürebileceğiniz bir yelpazede inşaat işlerinde kullanılan bir makine.
Teknolojiye geldiğimizde; Akıllı kart, uzaktan okuma sistemleri, akıllı anahtar, şehir güvenlik sistemleri gibi konularda proje üreten ve almış olduğu temsilciliklere bu projelere hayat veren bir yapı.
Sağlık ise, Türkiye’ de ilk kez kök hücre saklama işini başlatan ve piyasada “Babycord” markası ile bilinen kuruma son dönemde eklediğimiz ağız bölgesi kanserleri erken tanı, ağız kuruluğuna kesin çözüm getiren uygulamalar gibi tamamen niş alanlara odaklanmış bir yapı.
Bu grubu nereye götürmek istiyorum derseniz, 56 yaşındayım, 65 yaşına kadar Türkiye’ nin en büyük kurumları arasına sokmak.
İnternet sitenizin tecrübe ve akıl paylaşımı bölümüne üyelik kayıt ücret için 100 TL, üyelik süresince aylık 30 TL yatırmak gerekiyor. 32 yıllık deneyiminizden paylaşmak için bu küçük bir bedel değil mi?
T.D: Bugün gördüğünüz Web sitesi, yukarıda anlattıklarım çerçevesinde tamamen değişiyor ve önümüzdeki 2 hafta içinde yeni yapısı ile hizmete girecek ve orada tecrübe ve akıl paylaşımı diye bir bölüm yok. Onun için bambaşka bir projem var, tamamen KOBİ odaklı ve yıl sonuna kadar devreye alacağım.
Türkiye’nin başarılı gördüğünüz CEO ve Patronlarını listeler misiniz?
T.D: Sabancı kardeşler, Tuncay ÖZİLHAN, Hüsnü ÖZYEĞİN, Mehmet Emin KARAMEHMET, Vehbi KOÇ hemen ilk aklıma gelen isimler. CEO olarak ise Çağlayan ARKAN, Akın ÖNGÖR, Ergun ÖZEN, Mehmet BULDURGAN, Muhtar KENT, Agah UĞUR gibi isimleri sayabilirim. Genç nesilden ise vereceğim 2 örnek var; birisi sessiz ve derinden gelen Demir DABANCI, öteki ise Ali SABANCI.