“İnsanların Hayatına Dokunuyorum”
Kadın girişimcilerin sayısının katça arttığı ve gerekli motivasyonla daha da artacağını umduğumuz bu dönemde, iş dünyasında başarılarıyla adından sıkça söz ettiren, Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Alaton ile kendi öyküsünü, başarının altın kuralını ve işinin en keyifli yanlarını konuştuk.
İş hayatına Amerika’da pazarlama yaparak başlamışsınız. Bize o günlerden bahseder misiniz biraz?
Girişimci bir kadınım ama hiç farkında olmadan, hatta kazara girişimci oldum bile diyebilirim. Öğrencilik yıllarımda yurt dışına kemer satışına başladım ve Türkiye’den ufak deri mamulleri pazarının dış ülkelere açılmasını Amerika ile başlatmış oldum diyebilirim. Amerika’da kalıp kemer satmaya devam edebilirdim ama döndüm ve Alarko Holding’de çalışmaya başladım. Kendi danışmanlık şirketimi kurduğumda 34 yaşındaydım. 2. girişimcilik maceramda da başarılı oldum ama büyütmek istemedim. O alanı tercih etmedim. Zamanında çekilmeyi bildim, gurur duyuyorum bu konuda. Hiçbir iş bir insana yapışmamalı. Bu maceranın arasında iki oğlum oldu. Yönetim kurulu üyesi olarak işleri devam ettirmek için Alarko’ya geri döndüm. Şimdi ise Alarko’daki görevimin yanı sıra Alvimedica yönetim kurulu başkanı olarak iş hayatındayım. Alvimedica, babamın Türkiye’ye hediye etmek istediği, sağlık alanında bir teknoloji yatırımı. Başta stent olmak üzere, katma değerli yerli ve milli tıbbi cihazlar üretilmesi ve ihraç edilmesi projesi. Bildiğiniz gibi Türkiye’de medikal cihaz alanındaki sanayi yatırımları çok az. Stent kateter gibi medikal, özellikle de kardiyoloji alanındaki çok önemli ürünleri Çatalca’da serbest bölgede üretiyoruz. Kaliteli yaşama yönelik projeler üretmek üzerine yoğunlaşmış durumdayız.
Soyadınızın “Alaton” olmasının kariyerinizin ilk yıllarında size avantaj veya dezavantaj sağladığı durumlar oldu mu?
İş hayatı zorlu bir yolculuk. Patron çocuğu olarak bu yolculuğa çıkmak çok daha zor. Pek çok kişinin anlayamayacağı ve özdeşleşemeyeceği zorlukları var. Patron çocuğu olanın aile şirketinde değil, başka şirketlerde çalışarak hayata atılması ona çok daha yararlı deneyimler kazandıracaktır. Özellikle bir iş kurup kendi başlarına parayı yönetebilme deneyimini genç yaşlarında yaşamalarını tavsiye ederim ki dünyayı en hızlı şekilde tanıyabilsin ve hataları bir an evvel yapabilsin. Hatalar ne kadar erken yaşta yapılırsa, o kadar az hasar verir…
1986’dan beri feminist olduğunuzu söylüyorsunuz. Size göre gerçek feminizm nedir?
Hep söylediğim bir şey var. Hiç girift bir tanımı yok ve gayet basit: İki cins arasında ki eşit hak ve özgürlükler. Bunu yakalarsak feminist kavramı da kalmayacak. Olana kadar da bunun çabasını vereceğiz. Bizim yaptığımız iş, beyin işi ve orada bir cinsiyet ayrımı söz konusu değil. Fikirlerin ve beynin bir cinsiyeti olmaz. Hiçbir zaman bu farklılığın ayrı fiyatlandırılmasını, değerlendirilmesini kabul edemedim. Her fırsatta kadının ekonomik bağımsızlığını savundum. Kendi parasını kazanmak, bireye seçme hakkı veriyor. Ben sadece eşit haklar ve huzur açısından “ekonomik özgürlük” diyorum. Çünkü o zaman kadın şiddete de “hayır’’ diyebiliyor. Mutsuz, huzursuz olduğu bir ortamdan sırf ekonomik özgürlüğü olduğu için çıkabilmeye cesaret de edebiliyor. Ailede eşitlik, yeni nesle örnek teşkil ettiği gibi huzurlu ve mutlu toplumların da temel taşıdır.
Sosyal medyada da oldukça aktifsiniz. Sizin hayatınızdaki yeri nedir sosyal medyanın?
Sosyal medya insanları bence çok daha demokratikleştirdi, homojenleştirdi ve birbirine yakınlaştırdı. Hatta bazı durumlarda fazla yaklaştırdı ama önemli değil. Çünkü istediğiniz yerde hemen o bariyeri çekip kendinizi koruma alanına alabiliyorsunuz. Fakat benim sosyal medya merakımın ilk nedeni sekizinci viteste olması. Hızından dolayı seviyorum. İkincisi, hem kendim için hem de bildiklerimi ve öğrendiklerimi insanlarla paylaşmak için bir eğitim platformu olması. Çünkü ben güzelliklerin paylaştıkça artacağını düşünüyorum ve hayatım boyunca da öyle olduğunu gördüm. Hem çok güzel çok değerli insanlar tanıyorsunuz hem de çok ummadık dostluklar kurabiliyorsunuz ve inanılmaz insanlarla tanışabiliyorsunuz. Aynı frekansta olan insanları bir araya getiriyor sosyal medya.
Çok yoğun bir iş hayatınız var. İş ve ev dengesini kurmak zor oluyor mu?
Önceliklerimizi bildikten sonra hiç zor değil. Olmazsa olmazlarım; anne olarak tabii ki çocuklarım, yakın ailem, dostlarım ve hayatımı kolaylaştıran daha güzel hale getiren ekibim. İş yaptığım, yeni şeyler öğrendiğim insanlar, herkesin ayrı bir yeri var hayatımda; hem kalbimde hem de aklımda.
İşinizin en sevdiğiniz yönü nedir?
Üretmekten zevk alıyorum ve bu da zannediyorum ki bana ayrı bir yaşama ve çalışma şevki veriyor. Networking’e önem veriyorum, hayatın rengi ve zenginliği olduğunu düşünüyorum. İnsanı, insan farklılıklarını seviyorum. Ne kadar değişik çevreden insana dokunursam, hayatımın o kadar renklendiğini fark ediyorum. Birbirlerine karşılıklı fayda sağlayabilecek insanları bir araya getirmekten büyük zevk alıyorum.