Her Sofrada Farklı Hikâye
Pandemi süreciyle iş hayatına dönerek Tailor Mom’ı kuran İlayda Akıncı, üretici ve ticaretin içinde olan ebeveynlere sahip olmanın da etkisiyle tasarımlarına başlıyor. Büyük çıkışını şezlong tasarımlarıyla yapan Akıncı, ürün yelpazesini ve vizyonunu aktarıyor…
Öncelikle kendinizi tanıtarak başlar mısınız?
1988 İstanbul doğumluyum. Beykent Üniversitesi Dış Ticaret mezunuyum. Üniversite eğitimlerimi tamamladıktan sonra özel Dış Ticaret ve Gümrük firmalarında çalıştığım oldu. Evlilik ve oğlum olduktan sonra iş hayatına ara verdim. Pandemi döneminde evde kaldığımız süreçte iş hayatına tekrar dönmeye karar verdim ve en çok zevk aldığım, sofra tekstili üretimine yöneldim. Benim için her zaman hobi olan bu alanda, hem profesyonel anlamda hem de hayatımda inanılmaz bir keyif alarak devam ediyorum.
Tailor Mom’ı kurmaya nasıl karar verdiniz? Gayesi ve vizyonu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Açıkçası tasarım ve üretim, doğduğumdan beri benim hayatımda… Üretici ve ticaretin içinde olan anne ve babaya sahip olmamın en büyük etken olduğunu düşünüyorum. Çocukluğum atölyede, mağazalarda geçti. İster istemez küçüklüğümden beri -aileden gelen- çizim, tasarım, kesim, dikim, sergileme, satış vs. konulara baştan sona hâkimim. Tailor Mom hikâyesine gelecek olursak, pandemi döneminde evim en büyük hobim olmaya başladı. Gerek ev dekorasyonu gerek sofra düzeni ilgi alanım oldu. Her soframızda ruhumuzu yansıtırız. Ruhu olmayan hiçbir şeyin stili de olmaz. Stil sahibi masalar için de olmazsa olmazımız kendimiz. Ben pandemi döneminde runner ve Amerikan servisleri tasarlamaya başladım. Her soframda farklı hikâyeler ve ambiyanslar oluşturdum. Farklı tarzların da ruhuma iyi geldiğini fark ettim. Daha sonra, başta ailem ve çevrem tarafından çok beğenildi ve beni ateşlediler diyebilirim. Ben de hayal ettim ve doğru zaman geldiğinde hayalim işim oldu.
Verdiğiniz hizmetler ve ürün yelpazenizden bahseder misiniz?
Çıktığım bu yolda, çalıştığım üç desenden masa örtüsü, runner, Amerikan servisi, servis peçetesi koleksiyonu hazırladım. Kısa sürede çok ilgi duyulması beni renk ve desenle ürün çeşitliliğine teşvik etti. Favorim, beni etkileyen, petek kumaş diye adlandırdığım kumaşımız. Özelliği; leke tutmaz, silinebilir, yıkanabilir, çekmez, solmaz, hava geçirgendir ve Oeko-Tex sertifikasına sahip doğa dostudur. Petek kumaşımızdan, soft renkler koleksiyonundan sonra keten soft renk koleksiyonunu oluşturdum. Eski ve yeninin birbirini tamamladığı, kendimizi özel hissettirecek el örgüsü supla ve bardak altlıkları tasarladım. Yaz aylarının gelmesiyle, alışagelmişin dışında görsel ve konfora dayanan şezlonglar tasarladım. En büyük ilgi ve çıkış noktam şezlonglarım oldu. Şu an son olarak da rattan ve bambu çubuklarından el işçiliği ile doğal sofra aksesuarları tasarladık.
Üretim süreciniz nasıl ilerliyor? Ürünlerinizi ve koleksiyonlarınızı oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz?
Ben üretim sürecinde hep sorun ararım, hatta sorun aramak için çaba sarf ederim ki en iyiye ulaşabileyim. Kalite (kullanılabilirlik, işçilik kalitesi, ömür) her şeyden daha önemli. İşimi zorlaştırıyorum ama ben de kendimi bu şekilde motive ediyorum. Ben bir iğnenin dokunuşuna bile önem veriyorum. Her şey benim ilham kaynağım. Etrafım ilham alınacak sınırsız olasılıklarla dolu. Bana estetik gelen her şey benim ilham kaynağım.
Ürünlerinize hangi satış kanallarından ulaşılabiliyor?
Brandroom ve D’Masion mağazalarından ürünlerimize ulaşılabilir; www.tailormom.com adresinden ve Instagram’da @_tailormom_ hesabından da bizlere ulaşabilirler.
Bu sezon en çok tercih edilen ürünleriniz hangileri?
Bahar aylarının gelmesiyle, büyük farkla şezlonglarım bu sezonun en çok tercih edilen ürünü oldu.
Tailor Mom müşterilerini nasıl tanımlarsınız?
Hepsi şahane! Tailor Mom ürünlerini alan, yazan, soran herkes ile ayrı ayrı duygusal bağım var. Yeni dostlar kazanmaktan duyduğum haz her şeyin ötesinde oluyor gerçekten
