GÜZELLİK KRALİÇESİ MERVE BÜYÜKSARAÇ
2006 yılında Türkiye’nin en güzel kızı seçildi Merve Büyüksaraç. Biz de yeni yıl özel sayısında özel bir konuğu ağırladık. Genç yaşta modellik hayatına adım atan Merve Büyüksaraç başarılı eğitim kariyeri ile de ön plana çıkıyor. TV dünyasında da başarılı projelere imza atan Merve Büyüksaraç özel yaşantısı ve yeni dönem projeleri ile yeni yıl mesajlarını MAG dergi okuyucuları ile paylaşıyor…
-Merve Büyüksaraç’ın bir günü nasıl geçer? Gün içinde neler yapıyorsunuz?
Sabahları genellikle 8.00’da kalkmış oluyorum. İş konusunda oldukça disiplinliyimdir. Bir görüşmem, toplantım ya da defile varsa kesinlikle tam saatinde giderim. Bekletmeyi veya bekletilmeyi hiç sevmem. Özellikle defile günleri çok yoğun oluyor. Bir hafta öncesinden kıyafet provaları başlar. Kısaca Nişantaşı’nda sokak sokak dolaşıp “fittinglere” gideriz. Kendi tasarım işimle ilgili toplantılarımı ofiste ya da her iki tarafa orta noktada sayılabilecek bir kafede yapmayı tercih ederim. İşim çizimle ilgili olduğu içinde bol bol eskiz, 3D çizim ve piyasa araştırması yaparım. Genellikle günüm böyle geçiyor.
-Sizi TV programlarında görmek istiyoruz… Yakında böyle bir projeniz var mı?
Açıkçası televizyonla ilgili görüştüğüm bir proje yok. Şu an zaten kendi tasarım işlerime yoğunlaştığım için dizi yada sinema ile ilgili bir cast’a gitmedim.
-Modellik yapan isimler hep yemek yemiyor zanndediliyor… Siz formunuzu nasıl koruyorsunuz? Spor yapıyor musunuz?
Biz bütün modeller inanılmaz çok yemek yiyoruz. Hatta eğer bir gün kulise yolunuz düşerse ne kadar yemek yediğimize inanamazsınız! Ben canımın istediği herşeyi yiyorum fakat iyi yemek yemeyi severim. İyi yemekten kastım ızgara etler, iyi kebaplar, çin yemeği olabilir veya gurme restoranlardan farklı lezzetler tatmayı seviyorum. Abur cubur, fast-food neredeyse hiç yemem. Balık dışında et ve sebze ağırlıklı beslenirim. Sporu ise dönem dönem yapıyorum. Bazen üç ay haftada beş gün spora gidiyorum bazen de dört ay hiç spor yapmadığım oluyor. Uzun seneler yüzdüm şimdi de meyvesini yiyorum diyebilirim. Spora gittiğim zaman da yüzüyorum veya cardio ağırlıklı bir program uyguluyorum.
-Yeditepe Üniversitesi Endüstri ürünleri tasarımı mezunusunuz… Böylesine zor bir mesleği yaparken eğitiminizi tamamlamak zor olmadı mı?
Dediğim gibi oldukça disiplinliyimdir. İş ve okul tempomun çok yoğun olduğu dönemler oldu ancak her ikisini de aksatmamaya özen gösterdim. “Fashion Week” zamanı defile aralarında okul projesi yapmışlığım çoktur. Okuldan da iyi bir ortalamayla mezun oldum. Ama her zaman okul benim için ön planda oldu. Bir seçim yapmam gerektiği zaman iş yerine okulu tercih ettim…
-Günlük hayatta oldukça şık seçimler yaptığınızı görüyoruz… Dolabınızın vazgeçilmezleri neler?
Teşekkür ederim. Dolabımın vazgeçilmezleri çeşitli modellerde gömlekler ve boğazlı kazaklar. Tabiki siyah mini kokteyl elbisesi ve klasik modelde yüksek topuklu ayakkabılar. Bunlar dolabımın olmazsa olmazları. Acil anlarda bile kesinlikle hayat kurtarıcı parçalar.
-Güzellik sırlarınız var mıdır? Varsa bizimle paylaşır mısınız?
Elbette var. Geçen sene bir sağlık kanalında altı ay süresince estetik ve güzellik programı sunmuştum. O dönemde güzellikle ilgili pek çok formül öğrendim. Mesela;
-Yüz yogası; kesinlikle herkes yapmalı. günde üç dakika ile yüzümüzde normalde kullanmadığımız ancak cildimizin kırışmasına sebep olan kasları çalıştırarak lifting etkisi yapıyor. Doğal botoks diyebilirim.
-Bepanthene krem: piyasadaki pek çok pahallı marka veya dermokozmetik üründen çok daha etkili ve sağlıklı!
-Gece yatmadan önce göz çevresine buz sürmek: Küçük bir buz kalıbı hemen eriyor. Hergün yapmasanız bile kısa sürede göz altı torbalarına ve morluklarına etkili bir çözüm. Hatta ben içinde taze nane, bal ve soda olan karışımı kalıplara döküp onu kullanıyorum.
-Sabah kahvaltıda meyve yemek: Gün aydınlıkken yenilen meyvelerden vitamin alımı daha fazla oluyor.
-Bol bol su içmek
-Herşeyden önemlisi bir kadını en güzel yapan şey ise mutlu bir ilişki!
-Podyumda veya backstage’de yaşadığınız en ilginç olay nedir?
Bir keresinde Koç Müzesi’nde yabancı tasarımcıların defilesi vardı. Podyumun orasında ise iki basamak vardı. Bana son kıyafetimde 30 cm topuğu olan platformlu bir ayakkabı denk geldi. Gayet güzel yürüdüm pozumu verdim ve geri döndüm. İşte o iki basamakta biraz salladım ve dengemi kaybedip düştüm. İşin komiği düştüğümde gülmekten kalkamadım. Yerde öylece kahkaha atmaya devam ettim ta ki Uğurkan Erez’in uzaktan sinirle el kol yaptığını görene kadar!
-2013 yılından beklentileriniz neler? 2012 yılı sizin için nasıl geçti?
2012 yılı benim için hızlı geçti. Çok yoğun tempolu karışık olaylı ama bir yandan huzurlu ve mutlu. son dönemde işle ilgili bir kaç hedefim var ve benim için en önemli şey onları bir an önce hayata geçirmek. Yakınlarda bir projem başladı ve önümüzdeki altı aylık zaman diliminde bitirmem gerekiyor. 2013 yılından en büyük beklentim bütün işlerimin çok iyi bir biçimde ilerlemesi ve bana bol kazanç getirmesi. Gerisi klasik istekler. Sağlık, mutluluk, huzur, aşk…