Gücün ve Başarının Portresi
Moda danışmanı, blogger ve girişimci; aynı zamanda da BT Shop ve Baby On The Go markalarının kurucusu Buse Terim Bahçekapılı hayatımızın son dönemini etkisi altına alan pandeminin yaşamına etkileri, ailesiyle geçirdiği keyifli günler, moda sektöründeki başarı hikayesi ve günlük rutinlerine dair merak edilenleri MAG okurları için cevapladı.
Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Çocuklarınızla, ailenizle bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlığımız yerinde olduğu sürece bu süreci zorlu olarak adlandırmak istemiyorum. Bence süreci esas zorlu geçirenler; bu hastalıkla mücadele edenler, hayatını kaybedenler ve sağlık çalışanları. Biz de tabi babam dolayısıyla zorlu bir dönemden geçtik, ama çok şükür şu anda hepimiz iyiyiz. Bu süreç hepimize farklı şeyler öğretti. Birbirimize sarılmayı, ailemizin kıymetini, zamanın ve hayatın durduğunda aslında nelerin kıymetini daha çok anlamamız gerektiğini, biraz olsun durmanın her anlamda bize ne kadar iyi geldiğini fark ettiğimizi düşünüyorum.
Siz de bu süreçte bizzat yakınlarınızla sınandınız? Nasıl geçti o dönem? İki tane çocuğunuz var. Bir yandan da onları etkilememeniz gerekiyor, bir hayli zor… Nasıl başa çıktınız?
İnsan ister istemez en kötüyü düşünüyor, endişeleniyor ve üzülüyor. Hepimiz çok korktuk. Eliniz, kolunuz bağlı. Değil hastaneye gidip yanında olmak, evden bile çıkamadığımız günlerdi. Çok üzgündüm ve çocuklar da bunu gördüler. Bendeki değişimi fark ettiler. O süreçte eşim, her zaman olduğu gibi, en büyük destekçim oldu. Nil’e olan biteni anlattım. Dedesinin böyle bir süreçten geçtiğini, benim de bu sebeple üzgün olduğumu, onunla hiç saklamadan paylaştım. Çocuklar duygularınızı, yaşadıklarınızı siz dile getirmeseniz de hemen anlıyor ve hissediyorlar. O yüzden kızlarıma hayatta yaşadığımız zorlukları da anlatarak hayatın içinde bu gibi günlerin, anların olabileceğini, üzülmenin ve endişelenmenin de hayatın bir parçası olduğunu göstermeye çalışıyorum.
Güzel, kocaman bir aileniz var. Mutlu ailenin sırrı sizce nedir?
Çok teşekkür ederim. Mutlu ailenin bir formülü var mı bilmiyorum; ama ben temelinde sevginin, aşkın olduğu bir ailede büyüdüm. Çok şanslıyım ki kurduğum ailemde de sevgiyi temele koyarak çocuklarımı yetiştirmeye çalışıyorum.
Kendinizi birkaç kelime ile anlatacak olsanız onlar ne olurdu?
Ne istediğini çok iyi bilen, doğruları için yaşayan, duygusal ama güçlü biriyim diyebilirim sanırım.
“Baby On The Go”nun hikayesinden bahseder misiniz?
Baby On The Go markası Nil’e hamile kaldığım dönemde oluşmaya başlayan bir fikirdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra aldığım eğitimle harmanlayacağım bir marka yaratmayı çok istiyordum, ancak içime sinen fikri henüz bulamamıştım. Etrafımda anne olan tüm arkadaşlarımdan evlerinde çocuklarına rahatça giydirilebilecekleri, ayaklarından çıkmayacak, tabanı kaydırmayacak ve aynı zamanda şık olacak bir ürün aradıklarını duyuyordum. Bu ilhamla birlikte ben de kendi kızımı hayal ederek Baby On The Go markasını kurdum. Yaz ve kış olmak üzere iki sezon yeni desenlerin olduğu patik koleksiyonları üretiyoruz. Şu anda hem dünyada, hem Türkiye’nin farklı noktalarında satıştalar. Bu markanın en gurur veren hikayesi Amerika’nın pazar lideri “Saks Fifth Avenue”nun sosyal medyada keşfedip mağazalarında satmak üzere bizimle iletişime geçmesi oldu. Şu anda Amerika’da Maisonette ve Saks’ta yerli üretim olan Baby On The Go’nun ürünleri satılıyor ve bu beni her gün çok gururlandırıyor.
İletişim ajansı kurucusu ve Influencer olarak sahip olduğunuz donanımla yenilikleri takip ediyorsunuz. Yeni medya düzeninde siz de aktif olarak rol alıyorsunuz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu değişim ve dönüşümü?
Dijital hayat ve dijitalleşme son dönemde hepimizin hayatında yükselen bir akımdı zaten. Karantina süreci ve COVID-19 salgını dolayısı ile hepimiz evlere kapandığımız için dijitale daha fazla yönelmeye başladık. Özellikle ihtiyaçlarımızı karşılamak adına online alışveriş artık hepimiz için daha kolay ve pratik bir yöntem olarak önceliğimiz haline geldi. Bu değişim ve dönüşümle daha da fazla dijitalleşeceğiz. Online partiler, canlı yayınlar, sosyal medya ve daha birçok şey hayatımızın tam merkezinde yer almaya devam edecek. Sosyal medya ve online üzerine kurulu bir iş yapan bizler içinse bu dönem bir avantaj olacak elbette.
Moda ile yakından ilgilisiniz. Sizce yeni dünya bizlere özellikle moda sektöründe ne gibi yenilikler katacak?
Yeni dünya düzeninde bizi çok büyük sürprizler bekliyor. Moda sektöründe özellikle kalabalık olarak yapılan defileler yavaş yavaş insansız şekilde veya tamamen iptal edilerek yapılmaya başlanacak. Bu anlamda MET Gala gibi birçok önemli moda organizasyonu iptal oldu bile. Moda dünyası da bu değişimle yeni arayışlara girecek.
Sizin bu dönemde markalara tavsiyeniz ne olur?
Dijitalin gücünün farkına varıp, olabildiğince online iletişimi ve online alışveriş deneyimini en üst düzeyde tutmalarını tavsiye edebilirim. Hepimiz bir süre daha mağazalara veya AVMlere gitmeye çekineceğiz. Bu anlamda markaların online fırsatları görüp buna yönelik stratejiler geliştirmesini tavsiye ediyorum.
Bu yoğun tempoda kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
Kendime bir, bir buçuk saatlik spor harici çok zaman ayırabildiğim söylenemez. Tüm günüm çocuklarla aktif bir şekilde geçiyor. Onlar uyuduktan sonra veya sabah saatlerinde kendime daha fazla zaman ayırabiliyorum. Çocuklar uyuduktan sonraki zamanlarda da eşimle sevdiğim bir diziyi, filmi izlemek; sosyal medyadaki gelişmeleri takip etmek; kitap okumak; evi düzenlemek; mutfakta vakit geçirmek gibi aktivitelere yöneliyorum.
Gelelim son günlerde en çok konuşulan “Fasting” ile 25 kilo vermenize. Gerçekten muhteşem bir azmin öyküsü. 25 kilo çok ciddi bir kilo kaybı nasıl başardınız?
Çok teşekkür ederim. Ekim başından beri sağlıklı beslenme adına “Aralıklı Oruç” yöntemini uygulamaya başladım. Bununla birlikte de çok sıkı spor yapmaya başladım. Haftada 5 bazen 6 gün spor yapıyorum. Bunu başarmanın tek sırrı azim ve irade. Gerçekten çok ciddi bir irade ile bu sürece girdim. Kafaya koyduktan sonra insanın başaramayacağı hiçbir şey olmadığını düşünüyorum. Ben de bu dönemin başında hamilelik ve emzirme süreci ile birlikte aldığım fazla kiloları vermeye karar vermiştim. Sonuç beni çok mutlu etti.
Günlük bakım ritüelleriniz nelerdir?
Sabah ve akşamları günlük nemlendiricimi sürmeyi hiç ihmal etmem. El ve ayak bakımına çok önem veririm. Bunun haricinde evde de olsam bir rimel sürüp aynaya baktığımda kendimi iyi hissetmek isterim.
Sizin dünyada tarzını en çok beğendiğiniz isimler kimler, kimleri takip ediyorsunuz?
Rosie Huntington Whiteley tarzını en beğendiğim yabancı isimlerden. Sosyal medyada birçok farklı kişiyi takip ediyorum, ama tarzına en hayran olduğum kişinin o olduğunu söyleyebilirim.
Gelecek dönem ile ilgili planlarınız, projeleriniz nelerdir?
Gelecek dönemde birçok farklı plan ve projelerim olacak. Markamız Baby On The Go’nun yeni yaz koleksiyonu Haziran sonu satışa çıkacak. Bunun dışında e-ticaret sitemiz “BT Shop” için bir uygulama üzerine çalışıyoruz. Her şey yolunda giderse Ekim ayında “Baby On The Fest”in 3.’sünü gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. 2020 yılında mağaza açma planlarımızı da hala umutla sürdürüyoruz. Bunun dışında sosyal medya üzerinden farklı projelerimiz de olacak.
Bir süper kahraman olmak isteseniz hangisi olurdunuz?
Bu aralar hepimizin kahramanları doktorlar, hemşireler ve tüm sağlık çalışanlarımız. Ben de bu zamanın kahramanı olmak isterdim sanırım.