Genç Kuşak Çağdaş Müzik Bestecilerinden Erdem Helvacıoğlu
Erdem Helvacıoğlu kimdir? Sizden dinleyebilir miyiz?
“Türkiye’nin genç kuşak çağdaş müzik bestecilerindendir” diyebilirim. Besteciliğimin yanısıra, aynı zamanda ben bir ses tasarımcısı, gitarist ve prodüktörüm de. O nedenle birbirinden farklı gibi gözüken ama birbirini besleyen çok sayıda alanda çalışıyorum. Örneğin dans, tiyatro, film müziği, ses enstalasyonu gibi. Bursa’da doğdum. Robert Kolej’in ardından Endüstri Mühendisliği okudum. Daha sonra İTÜ MİAM (Müzik İleri Araştırmalar Merkezinde) ses mühendisliği ve elektroakustik müzik üzerine önce master, sonra da doktoramı tamamladım. Bugüne kadar Amerika’dan Avrupa’ya, Arjantin’den Yeni Zelanda’ya, Kanada’dan Kore’ye kadar dünyanın en prestijli elektroakustik ve çağdaş müzik festivallerinden davetler aldım ve eserlerim, BBC, ABC, WDR, Radio France, SWR gibi ve daha pek çok radyoda sıkça yayınlandı.
Yurtdışında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Bugüne dek hangi isimlerle çalıştınız?
Yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda eser siparişi alıyorum. Örneğin 2006 Dünya Futbol Şampiyonası, 2009 Novelum Festivali, Arter, TBA21, Bang on a Can All-Stars, vb. En kapsamlı ses işlerim 10. Uluslararası İstanbul Bienali’nde AKM için ürettiğim “Memories on Silent Walls”, TBA21’in “The Morning Line” projesindeki “Timeless Waves” ve 2012’de ARTER’de sergilenen “Siyaha Özgürlük” adlı işlerim diyebilirim. Şu ana kadar bestelediğim film müzikleri ile adımı Cannes, Sarajevo, Locarno, Seul, Sao Paulo, Sidney gibi film festivallerinde de duyurdum, 2006 Mostramundo Film Festivali’nde “En İyi Orijinal Film Müziği Ödülü”nü kazandım. Bundan sonra film müziklerine daha da çok eğilmek istiyorum. Yurt dışında ve Türkiye’de pek çok sayıda dünyaca ünlü sanatçı ile müzisyen, besteci, prodüktör olarak çalıştım. Bu isimlerden bazıları : Mick Karn, Jacob Young, Elliott Sharp, Kevin Moore, John Wilson, Kazuya Ishigami, Luo Chao-yun, Robert Scott Thompson, Stuart Gerber, Craig Green, Bill Walker, Nathan Larson, Nina Persson, Todd Reynolds, Kinan Azmeh, Ros Bandt, Natalia Mann, Stefan Ostersjo, Per Boysen, Mehmet Akbaş, Timuçin Esen, Rashit, Şirin Pancaroğlu, Saadet Türköz, İzzet Kızıl.
Yaptığınız müzik türü tam olarak nedir? Açıklar mısınız?
En geniş tanımıyla yeni tını arayışı içinde olan ve çağdaş müzik öğelerini de içinde barındıran “elektronik müzik”.
New York’taki projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Borusan’ın bu yıl için bana sipariş etmiş olduğu bir eser var. Bunu ünlü Amerikalı çağdaş müzik grubu Bang on a Can All-Stars için besteleyeceğim için, grup elemanları ile burada ön çalışma ve kayıt sürecini yaşıyorum. Eser bitince de Kasım 2013’de İstanbul Borusan Müzikevi’nde konser olacak. Bir yandan da Nathan Larson ve Nina Persson ile birlikte hazırladığımız elektronik pop albümü üzerinde çalışmaktayım. Yeni şarkılarının kayıtlarını yapıyoruz. Yani aynı anda iki farklı proje var.
Ne kadar süreyle New York’ta bulunacaksınız?
Bir buçuk ay kadar.
New York’taki çalışmalarınız bittikten sonra hangi ülkelerde ne projeleriniz var?
Ulrich Mertin ile beraber çıkartmış olduğumuz “Planet X” albümünün Almanya premieri 20 Mart’ta Berlin’de Maerz Müzik Festivali kapsamında gerçekleşecek. Ayrıca Fransa’nın Marsilya kenti 2013’de Avrupa Kültür Başkenti. O sebeple şehirde Avrupa’nın en büyük Akdeniz Medeniyetleri Müzesi açılmakta. Burada premieri 30 Ağustos’ta yapılacak olan ve Marsilya şehrinin, şehir sesleri üzerine kurulu olan eserimin de ön çalışmaları için Nisan’da Marsilya’da olacağım. 2013 sene sonunda da daha çok Amerika’da olacak şekilde çalışmalarımı sürdüreceğim.
Alternatif dediğimiz bir müzük türüyle uğraşıyorsunuz. Türkiye’de dinleyici kitleniz nasıl?
Her ne kadar ana akım müzikler kadar dinleyici çekmese de, albümlerimi, radyo programlarımı, basında çıkan haberlerimi takip eden bir kitlenin olduğunun farkındayım. Hatta Şubat 2012’de ARTER’de yer alan “Siyaha Özgürlük” sergimin, kurumun en çok ziyaret çekmiş olan sergilerinden biri olduğu biliyorum. Artı ben birden fazla alanda iş ürettiğim için de, pek çok farklı alandan ve sanat dalından takip edenim bulunmakta. Çağdaş müzik alanında da hem mekanlar artıyor hem ilgi hem de genel anlayış. Gelişim yavaş, ama yok değil.
Neden bu müzik türüne ilgi duydunuz?
Kolejde iken içinde yer aldığım rock grubu “Too Much” ile pisikedelik müzikler yaparken, kendimi Massive Attack, Bjork gibi sanatçıları daha çok dinler ve “Bu sesler nasıl üretiliyor? Ben gitarımdan nasıl daha farklı tınılar çıkartabililirim?” derken buldum. İTÜ MİAM’ın katkısı da tartışmasız büyüktür. Özellikle master ve doktora süreçlerinde kendi enstrümanlarımdan farklı sesler yarattım, çokça iç ve dış ses kayıtları aldım ve bunları manipüle edip yepyeni sesler yarattım, bunlarla da yepyeni işler ürettim. Ürettikçe daha çok sevdim ve kendimi iyice elektronik ve elektroakustik müzik dünyasının içinde buldum.
Dünyada ve Türkiye’de bu müziği yapan idol isimler kimler?
Türkiye’den mutlaka anmamız gereken iki ünlü isim rahmetli Bülent Arel ve İlhan Mimaroğlu’dur. Ayrıca prodüktör olarak Arif Mardin’i de anmadan edemeyeceğim. Bu isimler dışında beni kişisel olarak etkileyen bestecilerden ikisi Jonathan Harvey ve Kaija Saariaho’dur.
Kaç albüm yaptınız kaçı Türkiye’de çıktı?
Şu ana kadar ikisi Türkiye’de gerisi yurtdışında yayınlanmış olan toplam oniki albümüm bulunmakta. Albümlerimin pek çoğu “All About Jazz”, “Textura”, “Cyclic Defrost”, “Culture Catch” , “Blogcritics”, “Perfect Sound Forever”, “Guitar Player” gibi çok sayıda uluslararası saygın dergi tarafından “senenin en iyi albümleri” listesine dahil edildi. En son solo piyano eserlerimden oluşan ve “prepared piano” tekniği ile hazırlayıp, çalıp kaydettiğim sinematografik “Eleven Short Stories” adlı albümüm, Amerikalı plak şirketi Innova Records tarafından yayınlandı. Bunu bir triloji şeklinde düşündüğüm için ikincisini de 2013 ortasında yayınlamayı düşünüyorum.
Yaptığınız müzikle ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Aslına bakarsanız okul yıllarımda hayalini kurduğum projelerin bir çoğunu gerçekleştirme şansına sahip oldum. Bang on a Can All-Stars ile çalışıyor olmak, onlarla yeni projeler üretiyor olmak büyük bir hayaldi. Bunu 2008 yılında New York’ta premieri yapılan eserimle gerçekleştirmiş oldum. Şu anda da zaten burada bulunma sebeplerimden biri, Borusan’ın bana sipariş etmiş olduğu projedir ki yine Bang on a Can All-Stars için bir saatlik bir eser yazıyorum. Diğer hayalim ise dünyaca ünlü bir şarkıcıyla albüm yapabiliyor olmaktı. Onu da The Cardigans grubunun solisti Nina Persson ile gerçekleştiriyorum şu anda. Şimdiki hayalim ise yakın ve uzak gelecekte bu işlerin sayısını daha da artırmak.
Bu yıl vereceğiniz konserlerden biraz bahseder misiniz?
2013 senesinde bir çok konser gerçekleşecek. Ama bunlardan en ilginci Nisan ayında Borusan Müzik Evi’nde, Mayıs ayında da Salt’ta gerçekleşecek olan “Erdem Helvacıoğlu Retrospektif 10 Yıl” konseri. İlk albümün çıkışının 10. yılı olması sebebiyle bu yıl birkaç farklı mekanda da bu konser tekrarlanacak. Konserlerde şimdiye kadar yayınlanmış olan albümlerimden 90 dakikalık bir seçkiyi dinleyicilerle paylaşıyor olacağım. Az önce de bahsettiğim yurt dışı konserlerine ek olarak, Kasım ayında yine Borusan Müzik Evi’nde gerçekleşecek olan ve şu anda üzerinde çalıştığım eserimin Bang on a Can All-Stars tarafından premieri olacak…
Röportaj:Betül Doğruak