Esra Bezircioğlu
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, kariyerinde attığı adımları paylaşarak kadınların iş dünyasındaki önemine değiniyor.
Kendinizden bahseder misiniz?
1977 yılında İstanbul’da doğdum ve İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Evli ve iki çocuk annesiyim. Kariyerime 1997 yılında Yurtseven Şirketler Grubu’nda öğrenci olarak başladım. İlk profesyonel deneyimimi 1998 yılında Canon – Hesmak’ta yaşadım. Ardından, 2003 yılında Fujitsu ve 2004 yılında Konica Minolta – Transteknik Holding’de üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundum. 2006 yılında girişimcilik yoluna adım attım ve Tek Bilişim’i kurdum. 2015 yılında ise Edalp Bilişim’i hayata geçirdim. 2023 yılı itibarıyla, ofis makineleri, dokümantasyon yönetimi, teknoloji danışmanlığı, satış ve şirket yönetimi gibi alanlarda yirmi beş yılı aşkın süredir çalışıyorum… Uzun yıllardan beri birçok farklı sivil toplum kuruluşunda gönüllülük esasına dayalı çalışmalara katkı sağlıyorum. 2010 yılında Türkiye Kadın Girişimciler Derneğine üye oldum ve son sekiz yıldır derneğin yönetim kurullarında aktif görevler üstlendim. 2023 yılından itibaren ise KAGİDER Yönetim Kurulu başkanı olarak görevime devam ediyorum.
Başarınızın arkasındaki en büyük itici güç nedir? İçsel motivasyon mu, dışsal faktörler mi?
Başarımın en büyük itici gücü, kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta daha güçlü bir yer edinmesi gerektiğine olan inancımdır. İçsel motivasyonum, kadınların potansiyellerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunma tutkumdan geliyor. Bu tutku, girişimcilik ekosisteminde daha fazla kadının yer alması ve böylece toplumda seslerini daha fazla duyurabilmeleri için beni harekete geçiriyor. Bunun yanında, çevremdeki güçlü kadınlar, destekleyici iş birlikleri ve kadın girişimcilerin başarı hikâyeleri de bana ilham veren dışsal faktörler arasında yer alıyor. Kadınların yaşadığı zorlukları aşmalarına yardımcı olabilmek, onlara yol arkadaşlığı yapabilmek, özellikle de iş dünyasında eşit fırsatlar sunabilmek, benim için en büyük motivasyon kaynağıdır. Her kadının eşit fırsatlara erişmesi gerektiğini savunarak, bu amacım doğrultusunda her geçen gün daha fazla projeye imza atmayı hedefliyorum.
Başarılı ve mutlu olmak için hangi stratejiler üzerinde duruyorsunuz?
Başarı ve mutluluğun bir arada yürüyebileceğine derinden inanıyorum. Bu dengeyi sağlayabilmek için öncelikle yaptığım işi tutkuyla yapmam çok önemli. Bir işe başlarken, yalnızca hedefe ulaşma odaklı değil, sürecin kendisinden keyif almayı da ön planda tutuyorum. Bu tutkuyla hareket etmek, karşılaşılan zorlukları aşarken bana ekstra güç ve motivasyon sağlıyor. Hedefler belirlemek ve bu hedeflere ulaşmak için disiplinli bir şekilde çalışmak, benim için başarıya giden yolda vazgeçilmez bir yöntem; ancak, aynı zamanda esneklik gösterebilmek de önemli. Hayat her zaman planladığımız gibi gitmeyebilir, bu yüzden bazen yolculukta karşımıza çıkan yeni fırsatları değerlendirmek için esneklik ve adaptasyon kabiliyeti göstermek gerekir. İş hayatındaki başarımda en önemli stratejilerim; güçlü bir network oluşturmak ve sürekli kendini geliştirmeye açık olmak. Yeni bağlantılar kurmak, çeşitli bakış açılarıyla zenginleşmek ve bilgi paylaşımında bulunmak hem kişisel gelişimime hem de iş hayatımda daha verimli olabilmeme yardımcı oluyor. Mutluluk ise iş hayatı ve özel hayat arasında sağlıklı bir denge kurarak geliyor. Ailenin, sevdiklerimin ve kişisel ilgi alanlarımın, profesyonel yaşamımın bir parçası olmasına özen gösteriyorum. Kendime vakit ayırmak, sevdiğim aktivitelerle enerjimi yenilemek, iş hayatımda daha verimli olmamı sağlıyor. Aynı zamanda, bu dengeyi kurabilmek, iş dünyasında karşılaştığım stres ile başa çıkma yeteneğimi de güçlendiriyor.
Kariyerinizde kendinizi en çok hangi yönlerinizle tanımlıyorsunuz? Hangi özellikleriniz size en büyük avantajı sağladı?
Geleceğe yönelik trend ve inovasyonları öğrenme merakım, vizyoner bir bakış açım olmasını sağladı. Bu da geleceği öngörmeme ve stratejik planlar yapmama olanak tanıdı. İş dünyasında hızla değişen dinamiklere ayak uydurmak için yenilikçi çözümler geliştirebilmek, her zaman önceliğim oldu. Örneğin; günümüzde teknolojik dönüşüm ve yapay zekânın geldiği noktaya bakarsak bunları göz ardı etmek benim için imkânsız bir şey. Bu yüzden kadınların iş dünyasında daha güçlü bir yer edinmesi için hep yeni projeler ürettim; engelleri aşmayı, karşılaşılan zorlukları fırsata dönüştürmeyi ve sürekli daha iyiye ulaşmayı hedefledim. Empati, çalışanlarımın ve iş ortaklarımın ihtiyaçlarını anlamama ve onları daha iyi bir şekilde yönlendirmeme olanak tanıdı. İnsanların gücünü keşfetmek ve potansiyellerini en üst seviyeye çıkarmalarına yardımcı olmak, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku haline geldi. Her projede iş birliğini ve güçlü bir takım ruhunu oluşturmak, en büyük gücüm ve en değerli stratejim oldu.
İş hayatı ve kişisel hayat arasında denge kurmanın yollarını nasıl buluyorsunuz? Bu dengeyi sağlamak için uyguladığınız pratik yöntemler var mı?
Bu dengeyi sağlamak, iş ve özel hayatın birbirine zıt olmadığını, aksine birbirini tamamladığını fark etmekle başlıyor. Zaman yönetimi, yalnızca iş hayatında değil, özel yaşamda da çok kritik bir rol oynuyor. Özellikle yoğun çalışma temposunda, kendime vakit ayırabilmek, ailem ve sevdiklerimle kaliteli zaman geçirmek ve kişisel gelişimime yatırım yapmak için doğru bir denge kurmak gerekiyor. İş dışında da zihinsel ve duygusal olarak yenilenmek, enerji depolamak, bir nevi ruhsal dengeyi bulmak çok önemli. Bu nedenle, işten arta kalan zamanlarda kendimi daha iyi hissettirecek aktiviteleri yapmak, sağlıklı hobiler edinmek ve ruhumu dinlendirecek etkinliklere katılmak benim için büyük bir öncelik. Yürüyüş yapmak, kitap okumak, çeşitli zihinsel ve bedensel rahatlama sağlayan aktiviteler hem iş hem de özel yaşam dengemi korumamda bana çok yardımcı oluyor.
Bir kadının, kariyerinde kendine olan güvenini kazanabilmesi için ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
Kadınların kendine güven kazanmaları için en önemli adımlardan biri, öncelikle kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirebilecekleri alanları bulmalarıdır. Kendi yeteneklerini fark etmek, hangi alanlarda güçlü olduklarını bilmek ve bu güçlü yönleri geliştirmek, öz güvenin temelini oluşturur. Eğitim, kadınların kendilerine olan güvenlerini artıran en önemli unsurlardan biridir. Sürekli öğrenmek, yeni beceriler kazanmak ve kendini her gün biraz daha geliştirmek, sadece bilgi birikimini artırmakla kalmaz, aynı zamanda kadınların, güçlü ve yetkin bir profesyonel olarak hissetmelerini sağlar. Eğitimin yanı sıra, deneyim kazanmak da son derece önemlidir. Başlangıçta küçük adımlarla elde edilen başarılar, zaman içinde kadınların öz güveninin yükselmesine ve daha büyük hedeflere yönelmesine yardımcı olur. Mentörlük almak, tecrübeli kadın liderlerden ilham almak da önemli bir avantajdır. Bu sayede, kariyerlerinde ilerlemek isteyen kadınlar, daha önce benzer yollardan geçmiş olanlardan dersler alır, hatalardan nasıl kaçınacaklarını ve başarılı olmanın yollarını öğrenirler. Kadın liderlerin tecrübelerinden faydalanmak, onların başarı ve hatta başarısızlık hikâyeleri, kadınlara ilham verir ve bu ilham da kişisel güvenlerini pekiştirir.
Çoğu kadının çalışma hayatında hissettiği “cam tavan” etkisini aşmayı nasıl başardınız?
Cam tavanları aşmanın en önemli yolu, kesinlikle pes etmemek ve mücadeleyi sürdürmektir. Her engel, aslında bir fırsat olarak görülmeli ve bu fırsatları değerlendirmek için kararlılık, stratejik düşünme ve sürekli mücadele gereklidir. Kadınların iş dünyasında daha fazla liderlik rolü üstlenmesi, bu sürecin temel yapı taşlarından biridir.
Birçok zorlukla karşılaştım; ancak, her zaman doğru hedeflere odaklanarak ve güçlü iş birlikleri kurarak bu engellerin üstesinden gelmeyi başardım. Kendi kariyer yolculuğumda, bazen umutsuz anları yaşasam da her zaman güçlü bir motivasyon kaynağı buldum. Bu kaynak, yalnızca kendi inancım değil, aynı zamanda kadınların birlikte güçlenmesinin de getirdiği dayanışma ruhudur. Kadınların birbirini desteklemesi, birbirlerinin potansiyelini fark etmesi ve teşvik etmesi, bu zorlukların üstesinden gelmek için atılacak en önemli adımlardır. Birbirimize destek olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği ve fırsat eşitliği konusunda farkındalık yaratabilir, iş dünyasında daha fazla kadının liderlik rolü üstlenmesini sağlayabiliriz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasi alandaki haklarını hatırlatmak, eşitsizlikleri sorgulamak ve kadınların mücadelesine dikkat çekmek için büyük bir fırsat sunuyor. Bu özel gün, aynı zamanda kadınların geçmişte ve günümüzde karşılaştıkları zorlukları ve bu zorluklara karşı gösterdikleri dirençleri daha geniş bir kitleye ulaştırmak için önemli bir platform oluşturuyor. Bugün, dünya genelinde kadınların yaşadığı eşitsizliklere dikkat çekerek, toplumu daha eşitlikçi ve adil bir yaşam alanına dönüştürmek için toplumsal farkındalık oluşturmak çok önemli. 8 Mart, kadınların hayatın her alanında kazandığı başarılarla hepimize ilham veriyor ve bu süreçte birlikte hareket etmenin gücünü bir kez daha hatırlatıyor. Benim bugün için özel mesajım ise şu: Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta hak ve özgürlüklere eşit bir şekilde erişiyor olması, sadece kadınlar için değil, tüm toplumun sağlığı ve iyiliği için gereklidir. Kadınların emeği, gücü ve liderliği; toplumun her alanında daha güçlü bir geleceğe dönüşmesine katkı sağlayacaktır. Hep birlikte, eşitlikçi bir dünya için daha fazla adım atmalıyız.
