Esenliğin Marka Hali: Eyüp Sabri Tuncer
Eyüp Sabri Tuncer’in Yönetim Kurulu Başkanı Engin Tuncer, koronavirüs pandemisiyle mücadele ettiğimiz günlerde halkımızın başvurduğu güvenilir bir liman olan markalarının 97 yıllık serüveni ve içerisinde bulunduğumuz süreçte üstlendikleri rol ile ilgili merak edilenleri MAG okurları için cevaplandırıyor.
Bizlere 97 yıllık köklü markanızın hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Dedem Eyüp Sabri Tuncer; disiplinli, çalışkan, dürüst ve girişimci bir yapıya sahipti. Müşterilerinin her daim danışabileceği kimse olduğunu hissettirmek amacı ile markaya kendi adını vermiştir. 1923 yılında Ankara’da faaliyete başlamış olduğu, dönemin “bonmarşe” diye adlandırılan mağazasının tanıtımı için o dönem çok da rastlamadığımız kataloglar, promosyonlar ve pazarlama faaliyetleri yapmış, çok başarılı olmuştur. Kendi elleriyle çizdiği katalogların arkasına hazırlamış olduğu kuponlar sayesinde zamanında losyon olarak adlandırılan kolonyalarının bedelsiz olarak tanıtımını yapmıştır. Bu sayede Ulus mağazamızın önünde kuyruklar oluşmaya başlamış ve bugünlere kadar süren yolculuğumuzun sağlam temelleri atılmıştır.
Kolonyalarda kullanılan esanslar, o dönemde yurt dışından getirtiliyor. Esans üretimine merakı olan babam yurt dışındaki büyük firmalara mektuplar yazıyor, esanslarla ilgili araştırmalar yapıyor ve imkanlarını kullanarak kaynak edinmeye çalışıyor. 1960’lı yılların sonunda kendi limon kolonyası formülünü geliştirerek, Türkiye’de bir ilk oluyor. Hammadde fiyatlarımızdaki azalma, kolonya fiyatlarında da bir düşüş meydana getirerek satışlarımızı olumlu yönde etkiliyor. Kokulu kolonyalar için farklı esansların da eklenmesi ile birlikte üretim kapasitemizde ciddi bir artış meydana geldi. 1994 yılında görevi babam Sabahattin Tuncer’den devraldıktan bir yıl sonra, Ankara’da 7.000 m2 bir alan üzerinde son derece modern, tamamen bilgisayar tabanlı üretim sağlayabilen, yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kurduk. Üretim kapasitemizin artması yeni ürün ve pazar arayışının da temellerini oluşturdu ve oda spreyi, sıvı sabun ve losyon üretimine başladık. Türkiye’den bir dünya markası oluşturma hedefi ile araştırma çalışmalarımızı başlatarak, markamızı müşterilerimizin görmek istediği yerde konumlandırmaya, ürün yelpazemizi genişletmeye karar verdik. Son yıllarda sıvı sabundan şampuana, diş macunundan losyona, oda kokularından yüzey temizleme ürünlerine kadar 600’ü aşkın ürün gamımız ile önceliğimiz Asya pazarı olmak üzere aralarında Amerika, Rusya, Japonya, Singapur gibi ülkelerin de bulunduğu 70 ülke ve 7 kıtaya yaptığımız ihracatımız ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Geçmişten günümüze baktığımızda müşterilerinizin vazgeçemediği, kült haline gelen kolonya ürününüzden bahseder misiniz? Son dönemde yaşanan salgın nedeniyle kolonyaya olan ilgi nasıl değişti?
Müşterilerimizin markamız ile ilgili olan bağı derindir. En çok da kolonya ürünümüz, geleneksel Türk tipi kolonya diye bahsettiğimiz “Klasik Limon Kolonyası”; hem fonksiyon olarak, hem de kültürel değerlerimizle ilgili olduğu için müşterilerimizin vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır. Uzun yıllar üretmiş olduğumuz Tütün, Hatıralar, Paris Gecesi gibi bir döneme damgasını vurmuş klasikleşen kolonyalarımızın yanı sıra son dönemde yüksek ilgi gören Bodrum Mandalinası, Çeşme Limonu, Beyaz Çay, Yasemin gibi modern kokularımızın da olduğu 15 farklı koku seçeneği ile kolonyalarımız pazarda ön plana çıkıyor.
Özellikle son dönem Bilim Kurulu’nun 60 derece ve üzeri alkol ihtiva eden kolonya ürünlerinin dezenfektan özelliğe sahip olduğunu açıklaması ile kolonyanın dezenfektan özelliği tekrar ön plana çıktı. 2013 yılında bir üniversitede yaptırdığımız araştırmada kolonyanın anti-bakteriyel özelliğe sahip olduğu bilgisini raporlarla desteklediğimizden dolayı bu bilgiye zaten sahiptik. Bu dönemde; eskiden hastane ziyaretlerinde, misafirlikte, restoranlarda, otobüs yolculuklarında ve kalabalık yerlerde sıklıkla kullanılan kolonyanın hijyenik özelliği toplum nezdinde yeniden keşfedildi ve herkesin evindeki, iş yerindeki, çantasındaki yerini tekrar aldı. Mart ve Nisan ayında karşılaşılan bu yoğun talepte neredeyse 6 aylık satışımızı yaptığımızı söyleyebilirim.
Salgın ile birlikte öne çıkan Türk tipi kolonya yabancı basında da dikkat çekti ve birçok yazılı ve görsel basında yer aldı. Bu süreçte ihracat taleplerinizde artış oldu mu?
Gerek yurt içi, gerekse yurtdışı taleplerin çok yoğun olduğu bir dönemi yaşamaya devam ediyoruz. Markamıza da bu dönemde yabancı basından oldukça yoğun bir ilgi gösterildi ve yer verildi. Bu nedenle karşıladığımız olağan taleplerin yanı sıra daha önce kolonya kullanım alışkanlığı olmayan ülkelerden de yüksek talep görmeye başladık. Kişisel bakım ürünlerimiz ile var olduğumuz Japonya, Kore, Tayvan, Singapur, Malezya, Çin, Hong Kong gibi Asya ülkelerinde kolonyalarımıza yoğun talep alıyoruz. Önceliğimiz her zaman ülkemizin ihtiyaçlarını gidermek noktasında olmakla birlikte, hammadde arzındaki düzelmelerle birlikte yurtdışından gelen talepleri de karşılayarak ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ediyoruz.
Özellikle son yıllarda artan ürün gamınız ile birlikte kolonya haricinde sıvı sabun ve dezenfektan gibi hijyen amaçlı kullanılan ürünler de üretiyorsunuz. COVID-19 salgını süresince bu ürünlere olan ilgide de artış oldu mu?
Eyüp Sabri Tuncer markası olarak son yıllarda kişisel bakım ürünlerine yaptığımız yatırımlarla sektöre farklı bir soluk getiren yenilikçi ürünlerimiz ve ambalaj tasarımlarımızla öne çıkıyoruz. Başta doğal aktifler içeren, vegan ve vejetaryen sertifikalı, paraben ve gluten içermeyen sıvı sabunlarımız olmak üzere, şampuandan duş jeline, Türkiye’nin en çok tercih edilen el ve vücut losyonuna kadar; son dönemde sles, florür, şeker içermeyen sadece ülkemizin değil dünya pazarlarında da çok sık göremediğimiz doğal içerikli yetişkin, genç ve çocuk diş macunlarımız da COVID-19 pandemisi mücadelesinde halkımız tarafından tercih edilen ürünlerimiz arasında yer alıyor. Ürünlerimiz müşterilerimizin talepleri doğrultusunda ve onların ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirildiği için, müşterilerimiz tarafından büyük ilgi görüyor.
Dezenfektan üretiminde de 2010 yılından bu yana tesislerimizde bu ihtiyaca cevap veren biyosidal ruhsatlı klinik etkisi kanıtlanmış ürünleri üretmekteyiz. Gerek jel, gerekse sıvı formda dezenfektan ürünlerimiz de başta sağlık kurumlarımız olmak üzere, halkımız tarafından yoğun ilgi görmeye devam ediyor.
Son olarak, yaşanan bu sürecin en kısa sürede geçmesini umuyoruz. Salgın sonrası Eyüp Sabri Tuncer’in planlarında değişiklik olacak mı? Bizlere süreçlerinizden bahseder misiniz?
Tüm uzmanlarımızın, devlet görevlilerimizin ve toplum bilimcilerin söylediği üzere dünyada COVID-19 salgını sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İnşallah en az kayıpla atlatacağımız bu dönemden sonra dünyada ve ülkemizde insanların kişisel bakım ve hijyen konusunda daha farkında olarak ve bilinçle hareket edeceğini ve bugün yaşadığımız benzeri vakaların ilerleyen dönemlerde farklı isimlerde ve formlarda tekrar etmemesi için hem kişisel hem de kurumsal önlemlerini alacaklarını düşünüyoruz. Bu da bizim gibi doğallığa vurgu yapan, insan yaşamı kalitesini artıran ürünler üretme konusunda çalışan markaların daha fazla öne çıkmasına neden olacak. Biz şimdiden bünyemizdeki AR-GE ve ürün geliştirme departmanlarımızla planlamalarımızı bu doğrultuda yapıyoruz.
Ülkemizin Mart ayından bu yana toplumsal bir seferberlik ilan ederek mücadelesini sürdürdüğü salgına karşı, milletimiz sağlık önlemi olarak yanında Eyüp Sabi Tuncer markasını görmek istedi. Araştırma firmaları tarafından yapılan, sosyal medyada koronavirüs hakkında en çok konuşulan başlıklar çalışmasında, Eyüp Sabri Tuncer’in en çok konuşulan marka olarak öne çıktığını görüyoruz. Bununla birlikte ürünlerimize ulaşmak isteyen müşterilerimizin web sitemizdeki trafiği %35 arttı. Bizler de dinamik yapımız ve çalışma odaklı iş ahlakımız sayesinde bu süreci hassasiyetle takip ederek ürünlerimizi müşterilerimizle buluşturabilmek için gerekli tüm önlemleri alarak mavi yakadan, beyaz yakaya tüm ekibimizin üstün emekleriyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu dönemde tüm iş ortaklarımızla birlikte fedakârlık göstererek pandemi dönemini en kısa zamanda ülkemizin gündeminden çıkaracağımıza ve birlikte güzel işler yapmaya devam edeceğimize yürekten inanıyorum.