© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Emre Akbulut Yüzünüz Sizi Anlatıyor

Emre Akbulut Yüzünüz Sizi Anlatıyor

Yüzün, insanın geçmişi ve ruh hâli hakkında ipuçları verdiğini vurgulayan Emre Akbulut; fizyonominin, insanın karakterini anlamaya ve hatta şifa bulmasına nasıl yardımcı olabileceğini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

Fizyonomi nedir? Bu alandaki ilginizi nasıl keşfetmiştiniz ve kendinizi geliştirmiştiniz?

Fizyonomi, en basit haliyle yüz hatlarından karakter analizi yapma sanatıdır; ama benim için sadece bir “sanat” değil, aynı zamanda insanın kendini ve karşısındakini anlamaya çalıştığı kadim bir dildir. Bu alandaki ilgim çocukluk yıllarıma dayanıyor. İnsanlara baktığımda, onların söylediklerinden çok, söylemediklerini fark ediyordum. Gözlerindeki yorgunluğu, kaşlarındaki öfkeyi, çene yapılarındaki kararlılığı… Hepsi bana bir şeyler fısıldıyordu. Zamanla bu merak, araştırmaya dönüştü. Osmanlı döneminden gelen ilm-i sima kitaplarına ulaştım, Çin yüz okuma öğretilerini inceledim, batıda yapılan modern yüz analizi tekniklerini okudum. Yüzlerce insanın yüzünü analiz ettim. Her yeni yüz, bana yeni bir şey öğretti. Deneyimle, sezgiyle ve elbette çokça okumayla geliştim.

Bir insanın yüzüne baktığınızda en çok hangi detayları inceliyorsunuz?

Yüzde en dikkat ettiğim yer gözlerdir, çünkü göz, beynin ve kalbin penceresidir. Ardından kaşlar gelir; kaşların biçimi, bir insanın duygusal tepkilerini, hayatla mücadelesini yansıtır. Alın genişliği ve şekli, zihinsel faaliyetler ve düşünce tarzı hakkında ipuçları verir. Burun, kişinin hayatta ne kadar iddialı olduğunu; çene ise irade ve kararlılık düzeyini gösterir: ama sadece tek bir bölgeye odaklanmam. Yüz bir bütündür. Tıpkı bir tablo gibi. Renk, ışık, gölge… Hepsi bir araya gelir ve sana o kişinin ruh halini anlatır.

Yüz hatlarından, bir insanın geçmişine veya duygusal durumuna dair ipuçları elde edilebilir mi?

Kesinlikle. Geçmiş, yüzümüzde iz bırakır. Yaşanmışlıklar, mimiklere dönüşür; mimikler zamanla çizgilere… Örneğin; sürekli gülümseyen biriyseniz, dudak kenarlarınızda zamanla derinleşen çizgiler olur. Alın çizgileriniz varsa, genellikle çok düşünen, hayatı ciddiye alan birisinizdir. Duygusal durum ise geçici ama yüzü anlık olarak değiştirir. Göz bebeklerinin büyüklüğü, cilt rengindeki farklılıklar, kasların kasılma şekli… Bunların hepsi kişinin o anki duygusunu ele verir. Yani hem geçmiş hem de şu anki ruh hali yüzle konuşur aslında. Sadece onu doğru dinlemek gerekir.

Fizyonominin etik açıdan sınırları nelerdir? 

Bu çok önemli bir soru ve benim için çizgisi nettir. Fizyonomi, insanı yargılamak için değil, anlamak için kullanılır. Bir insanın yüzünü okurken, onu kategorize etmek ya da etiketlemek doğru değildir. Bu bilgiyi bir üstünlük aracı olarak kullanmak etik dışıdır.

İzin almadan, birinin yüzü üzerinden analiz yapmam. Danışanlarımın da mahremiyetine büyük saygı duyarım, çünkü bu, kişinin iç dünyasına bir yolculuktur. Onun rızası olmadan içeriye girmek, bir eve izinsiz girmek gibidir. Fizyonomi empatiyle yapılmalı, kibirle değil.

Sizce yapay zekânın, fizyonomiye etkisi oldu mu?

Oldu ve olmaya da devam ediyor. Yapay zekâ ile yüz tanıma sistemleri artık insan yüzlerini milimetrik olarak analiz edebiliyor. Duygu tanıma, mikro ifade analizleri gibi teknolojiler gelişti; ancak burada çok dikkatli olunmalı, çünkü yapay zekâ, her zaman insanın sezgisini, bağlamı, kültürü tam olarak kavrayamaz.

Ben, yapay zekâyı bir araç olarak görüyorum ama rehberim her zaman insan gözlemi olur. Bir insanın yüzüne bakıp, “Bu kişi hayatında çok mücadele etmiş ama kalbi hâlâ umut dolu.” diyebilecek duygu, hâlâ sadece insanda var.

Bugüne kadar yüz okuma konusunda karşılaştığınız en şaşırtıcı veya unutulmaz deneyim neydi?

Bir gün, bir danışanım yüz okuma için geldi. Yüzüne baktığımda çenesinden, alnından ve gözlerinin derinliğinden yoğun bir travma geçmişi sezdim. Ona bu duyguyu söyledim; yüzünde şaşkınlıkla karışık bir sessizlik oluştu. Sonra dedi ki, “Bunu yıllardır ilk kez biri fark etti.”. Gözyaşlarına boğuldu. O an, fizyonominin sadece bir analiz değil, bir şifa aracı olabileceğini de daha derinden anladım, çünkü insanlar görülmek, anlaşılmak istiyor. Yüzler sadece bize anlatmıyor; biz onları gerçekten dinlediğimizde, iyileştirici oluyoruz.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.