Emel Karaköse- Selim Bayraktar çifti, nasıl tanıştıklarını ve aşk tanımlarını MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Başarılı oyuncular Emel Karaköse Bayraktar ve Selim Bayraktar’ın aşkları pek çoklarınca özenilerek takip ediliyor. Romantizmi en tepede yaşayan Bayraktar çifti, nasıl tanıştıklarını ve aşk tanımlarını MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Tanışma hikâyenizi dinleyebilir miyiz?
Emel Karaköse Bayraktar: İlk tanışmamız telefon da oldu. Yurt dışında gerçekleşecek bir festival için konuşmuştuk. Telefon konuşmamızdan aylar sonra tesadüfen başka bir film festivalinde karşılaştık. Onu gördüğüme inanılmaz bir frekansın içinde çekildiğimi hissetmiştim, enerji olarak bambaşka bir yere sürükleniyordum sanki.
Selim Bayraktar: Telefonda sesini duyduğumda, ruhumun okşandığını ve sonradan sesindeki huzuru aradığımı fark ettim. Neyse ki bir kaç ay sonra, bir asansör kapısında yüz yüze geldik. Üzerinde yeşil bir kıyafet vardı, çok konuşamadan ayrıldık. Aklım ve kalbim o anda kaldı…
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Emel Karaköse Bayraktar: Aşk çok güçlü ve derin bir sevgi. Ben aşkımı çok yoğun hisseden ve hissettirdiğimi düşünen biri olarak şöyle tanımlıyorum: Selim’i kendim gibi hissediyorum, nefesi, ruhu, bedeni benim bir parçam. Aşk bana Selim ile gelen ve bizi bir eden, günden güne birçok duyguyu kapsayarak bizi sarmalayan, birçok duyguya evrilirken dengeyi ve tamamlanmayı sağlayan, bizi koruyan bir duygu.
Selim ile iletişimimiz hep sevgiyle. Birbirimize sarılmadan asla güne başlamayız ve sarılmadan asla günü bitirmeyiz. Rutinin dışında tabii ki arada romantik sürprizler oluyor. Mesela bu ara beni en çok mutlu eden, Selim’in eve antoryum çiçeği ile gelmesi. Gelin çiçeğimdi antoryum, nikâhımızdan beri her ay alıyor. Bazen birbirimize yazılar, minik notlar bırakırız. Ben Selim’e bir şarkı yazmıştım, adı “Bendeki Sen”. Dinlediğindeki mutluluğunu ve gözlerinin dolu dolu oluşunu hiç unutamam.
Selim Bayraktar: Bu aşk yani bizim aşkımız “kendi ötesindeki dünyaya karşı artan bir farkındalığa ve duyarlılığa” sahip. Aşkın bir geleceğe sahip olabilmesi için âşık olma aşamasından aşkta erime ve aşk olma evresine geçebilmek gerekiyor. Tabii ki bu duyarlılık ve farkındalık daha çok Emel’de var. Sanırım benden daha akıllı! Bir çift yalnızca birlikte nasıl yaşayacaklarını değil, birlikte nasıl iyi yaşayacaklarını da çözümleyebilmeli. Her anımda onunlayken huzurlu ve mutluyum. Onun ruhundaki hafiflik en sert kayayı yumuşatır.
Aldığınız en romantik hediye neydi?
Emel Karaköse Bayraktar: Şu an aklıma gelen hediye değil, bir sürpriz. Tüm yatağı nergis çiçekleriyle doldurmuştu. Bazısı saksılarda yerdeydi ama çoğunlukla darmadağın ve her yerdeydiler. O muhteşem kokularla uykuya dalmıştık. Bir de Selim’in benim için özel tasarladığı yüzükler diyebilirim; eşsizler. Çok severek, güzel enerji verdiğini hissederek takıyorum.
Selim Bayraktar: Emel’in yazdığı ve kaydettiği şarkıydı. Bana yaptığı sürprizle şarkı söylerkenki sesini ilk defa duyuyordum. Şarkının sözleri ve Emel’in sesi ile aktardığı duygusunun güzelliği beni derinden etkilemişti… Bir de yağlı boya tablo. Emel, ressam ile görüşüp bizi, ilişkimizi, duygularımızı biraz anlatmış ve gerisini ressama bırakmış. Ortaya çıkan sonuç muhteşemdi, iç içe bizdik. İlk gördüğüm andaki duygularımı tarif edemem.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir?
Emel Karaköse Bayraktar: Çok özel bir anlamı yok aslında, çünkü sevgi her gün için; ama insanlar dünyanın her yerinde aynı günde aşklarını, sevgilerini paylaşmak için bir şeyler yapıyorlar. Bu da romantik bir aura oluşturuyor bence. Kırmızı ve bol kalpli bir gün!
Selim Bayraktar: Birini seviyorsan, onunla olan her gün bir kutlamadır. Zamanı geçirmeden, özel günleri beklemeden, sevdiğinle birlikteysen her anın eşsiz olduğunu fark etmek gerek…
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz?
Emel Karaköse Bayraktar: Başka bir ülke söylemem gerekirse, Güney Fransa; ama ülkemizde sorarsanız Kapadokya. Kapadokya’da aşk ve huzur dolu zamanlar geçirdik, unutulmaz anılarımız oldu. Bir de Antalya Çıralı bizim için çok romantik bir yer. Oranın mistik enerjisinde, Olimpos’ta evlendik.
Selim Bayraktar: Kapadokya’da göktaşı yağmurunun olduğu özel bir gecede taşa, toprağa uzanıp gökyüzünü izledik, rüya gibi bir geceydi. Antalya Termasos antik şehrindeki ilk bahar yürüyüşümüzü unutamam ve evet Güney Fransa sokakları, sahilleri, tekne yolculuğumuz çok romantikti.
14 Şubat için planınız nedir?
Emel Karaköse Bayraktar: Selim çalıştığı için İstanbul’da olacağız, iş durumuna göre bir yemek planı yaparız sanırım.
Özel bir randevu için en iyi kıyafet tercihiniz nasıl olurdu?
Emel Karaköse Bayraktar: Kesinlikle içinde rahat hissedebileceğim, bana güven veren, sade ve hafif dekolteli bir kıyafet seçerdim. Elbise ilk tercihim. Kombinler beni hep yormuştur. Doğal saç, makyaj ve minik topuklu ayakkabılarla hazırım.
Selim Bayraktar: Kendi stilimi yansıtan, rahat, spor, şık bir kıyafet tercih ederdim.
Dünyada ve Türkiye’de en çok hangi mekânları romantik buluyorsunuz?
Emel Karaköse Bayraktar: Aslında baş başa kaldığımız her yer romantik. Dünyanın neresinde olursak olalım birlikte güneşin doğuşunu, batışını izlemek; sahil kenarında rüzgârı, denizin tuzunu hissetmek; zifiri karanlıkta yıldızların altında, ateş başında sohbet etmek… Neresi olursa olsun, birlikte keşfettiğimiz her şehir, her paylaşım romantik.
Selim Bayraktar: Emel varsa huzurum var, onunla her yer romantik…
En sevdiğiniz romantik film hangisi?
Emel Karaköse Bayraktar: Aşkı olabildiğince karmaşık yönleriyle ele alan hikâyeler beni etkiliyor. Mon Roi, Phantom Thread ilk aklıma gelen filmler. Selim ile en son izlediğimiz romantik film ise Shape of Water.
Selim Bayraktar: Romantik film aklıma gelmedi şimdi ama “See You Up There” bir ağlayıp bir güldüren, beni duygudan duyguya sürükleyen bir filmdi. Emel ile birkaç defa izlemiştik, şimdi olsa yine izlerim.