Doç. Dr. İbrahim Sakçak Obezite ve Yandaş Hastalıkları
Kişinin sağlıklı bir kiloda olup olmadığını belirlemek için başvurulan “vücut kitle indeksi”, obezitenin tespitinde yaygın olarak kullanılan bir hesaplamadır. Obezite ve Diyabet Cerrahisi Doç. Dr. İbrahim Sakçak, bu hesaplamanın açıklamasını da yaparak obezite istatistiklerini veriyor ve hastalığın, diyabet ile olan ilişkisini anlatıyor.
Vücut kitle indeksi nedir?
Dünya Obezite Cerrahisi Derneğinin (International Federation Surgery of Obesity: IFSO) açıkladığı ve tüm dünyada kabul gören kriterlere göre vücut kitle indeksinin 30 kg/m2nin üzerinde olması durumu obezite olarak kabul edilmektedir. Bu indeks; vücut ağırlığının, boyun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilir. Örneğin; 110 kg ağırlığında ve 170 cm boyunda olan bir kimsenin vücut kitle indeksi şu şekilde hesaplanır.
1.7×1.7=2.89
110/2.89=38.1 kg/m2
Vücut kitle indeksine göre bireyler şu gruplara ayrılabilir:
Normal Kilolu 18-25 kg/m2
Fazla kilolu 25-30 kg/m2
Obez 30-40 kg/m2
Morbid Obez 40-50 kg/m2
Süper Obez 50-60 kg/m2
Süper-Süper Obez 60 kg/m2den fazla
Hormonal bir bozukluğa bağlı olmayan obezite tedavi edilmelidir. Obezitenin ortalama insan yaşamını on yıl kısalttığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Üstelik sosyal yaşam ve çalışma yaşamını olumsuz etkilediği de bir gerçektir.
Obezite her zaman aşırı beslenmeye mi bağlıdır?
Obezite bazen hormonal bozukluklara bağlı olarak da oluşabilmektedir. Özellikle böbrek üstü bezi veya hipofiz bezi kaynaklı sebeplerle kortizol hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak tipik görüntüsü olan ve vücudun bazı bölgelerinde aşırı yağlanmaya sebep olan Cushing hastalığı obeziteye sebep olmaktadır. Yine, kanda tiroit bezi hormonlarının azlığıyla ortaya çıkan hipotiroidi obeziteye neden olabilmektedir. Bu hastalıkların neden olduğu obeziteye çok az bir hasta grubunda karşılaşılmaktadır. Obezite tedavisi için başvuran hastaların tamamına yakınında kanıtlanmış bir hormonal bozukluk görülmemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünyada yirmi yaş üstü nüfus içinde 1,4 milyar kişi fazla kilolu, bunların içinde iki yüz milyon erkek ve üç yüz milyon kadın, obezite nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bir başka deyişle dünya nüfusunun %10’u obez olarak kabul edilmektedir. TÜİK verilerine göre Türkiye’de on beş yaş üstü bireylerin yüzde 34,8’inin fazla kilolu, yüzde 17,2’sinin ise obez olduğu ortaya kondu.
Obezite pek çok sağlık sorununa neden olması sebebiyle artmış ölüm riskine neden olmaktadır. Her yıl 3,4 milyon kişi fazla kilo veya obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Buna ek olarak, fazla kilolu ve obez kişilerde tip 2 diyabet (şeker hastalığı) %44, iskemik kalp hastalığı %23 ve bazı kanser çeşitleri %7 ila %44 oranında daha fazla görülmektedir. Obezitenin özofagus, kolon, rahim, böbrek ve menopoz sonrası kadınlarda meme kanserine neden olduğu ortaya konmuştur. Aynı zamanda obezite; prostat ve pankreas kanseri ile non-Hodgkin lenfoma için önemli bir risk faktörüdür. Kansere bağlı ölümlerin kadınlarda %16 ila %20’sinin, erkeklerde ise %14’ünün obezite nedeniyle olduğu tespit edildi. Obezitedeki adipogenesis (yağ oluşumu) ile onkogenezisin (kanser oluşumu) paralel sinyal/metabolik yollarla oluştuğu gösterilmiştir.
Obezite ve tip 2 diyabetes mellitus (şeker hastalığı) birlikteliğini nasıl açıklarsınız?
Obeziteyle birlikte tip 2 diyabet (şeker hastalığı) gibi metabolik hastalıklar da artmaktadır. Bu tür hastalıklar kişinin tüm yaşamını olumsuz etkileyen ve sosyal yaşamı sıkıntıya sokan durumlardır. Dünya nüfusunun yaklaşık %10’u obezite ve %8’i diyabet sorunlarıyla mücadele etmektedir. Türkiye’de de benzer sorunlar mevcuttur. TÜİK verilerine göre nüfusun %17’si fazla kilolu, % 10’u ise obezite sorunu yaşamaktadır.
Obezite ameliyatı uygulanan kişilerin şeker hastalığının da kaybolduğu ve ilaç gereksinimi olmadığı fark edildikten sonra yapılan bilimsel çalışmalarda, ince bağırsaklardan salgılanan bazı hormon ve mediatörlerin bu duruma sebep olduğu anlaşıldı. Bu konu anlaşıldıktan sonra tüm dünyada metabolik cerrahi gündeme geldi. Aslında metabolik cerrahi ile obezite cerrahisi aynı ameliyatları ifade etmek için kullanılmakla birlikte; vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan kişilere yapılan ameliyatlara obezite cerrahisi, vücut kitle indeksi 35’in altında olup şeker hastalığı da bulunan kişilerde yapılan ameliyatlara ise metabolik cerrahi denmesi genel kabul gören bir durumdur.