ABD Büyükelçisinin Eşi ile Keyifli Bir Sohbet
Henüz üniversite öğrencisiyken “The Young Ambassadors” adlı müzik ve dans grubuyla bir turneye çıkarak Türkiye’ye gelen Amerika Birleşik Devletlerinin Ankara Büyükelçisi Jeffry L. Flake’in eşi Cheryl Flake, İstanbul’u gördüğü an çok beğendiğini belirtiyor. Yıllar sonra ABD Başkanı Joe Biden’dan, eşine Türkiye ile ilgili bir teklif gelince bunu hemen kabul ettiklerini söylüyor. Cheryl Flake samimi sohbetiyle bizi büyükelçilik rezidansında ağırlarken Türkiye ve ABD ilişkilerini değerlendirerek, ülkemiz hakkındaki düşüncelerini aktarıyor ve röportajımız sırasında mini bir konser veriyor…
Bildiğiniz gibi bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılı. Türkiye ve ABD ilişkilerinin önemi açısından bu konuda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını kutlayarak başlamak istiyorum. Yüz yıldır ABD ile Türkiye’nin çok iyi bir ilişkisi bulunuyor ve gelişmeye de devam ediyor. Birçok farklı konuda bağımız var. Güvenlik bağlarımız var; Türkiye’nin yetmiş bir yıldır NATO’da olması mükemmel bir lütuf ve bunun devam etmesini, daha da güçlenmesini umuyoruz. Aynı zamanda ticari bağlarımız da her yıl daha da iyileşiyor. Bence en önemlisi de kişilerarası ilişkiler, insanların temas kurması ve Amerikalılarla Türklerin bir arada olması. Aramızda doğal bir bağ var. Büyükelçiliğimizdeki Türkleri tanıdığıma çok memnunum.
Türkiye’ye ilk geldiğinizde çok genç olduğunuzu biliyoruz. Bu deneyiminizi anlatır mısınız?
Brigham Young Üniversitesinde öğrenciyken, “The Young Ambassadors” adında, şarkı söyleyen ve dans eden bir performans grubundaydım. Dünyanın bu tarafında altı hafta geçirebildik. Mısır ve ardından Ürdün’e gittik; Türkiye’de de iki buçuk hafta geçirdik ve bu süreci Yunanistan’da bitirdik. Dürüstçe söyleyeyim ki, İstanbul’u gördüğümde en beğendiğim yer orasıydı kesinlikle. Vişne suyu ve dondurmaya aşık oldum; ama aynı zamanda insanlarını da çok sevdim. Bunu gerçekten anında hissettim; herkes ne kadar iyi ve sıcakkanlıydı. Bu durum çok hoştu ve hatta geçenlerde, benim eskiden “genç büyükelçi” olduğum ve Jeff’in de şimdi “yaşlı büyükelçi” olduğu konusunda şakalaştık.
Türk ve Amerikan kültürü arasındaki kültürel benzerlikler ve farklılıklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türk kültürünün üzerinizde ne gibi etkileri oldu?
Buraya geldiğimizde ilk başta fark ettiğim, insanların ailelerine ne kadar bağlı olduklarıydı ve bunu Amerikan kültürü ile bağdaştırabilirim. Ailelerin, kendilerinden büyükleriyle ve ebeveynleriyle oldukça ilgili olduklarını gördüğümde bu çok hoşuma gitmişti.
Bazı Türk arkadaşlarım, ne zaman boş hafta sonları veya ekstra tatilleri olsa büyükanne ve büyükbabalarına, ailelerine memleketlerine ziyarete giderler ve bunu duyuyor olmak beni çok mutlu ediyor. Umarım çocuklarımız, yaşlandıkça bize gelip bizimle ilgilenirler. Gördüğüm kadarıyla Türk aileleri gerçekten de bir arada olmayı seviyor, bu da gerçekten etkileyici.
Kaç çocuğunuz var?
Dört oğlumuz, bir kızımız ve beş sevgili torunumuz var. Bir torun da yolda. Kızımız, mayıs ayında altıncı torunumuzu doğuracak. Biz hep beraber olmayı seviyoruz, birlikte zaman geçirmeyi seviyoruz; ancak ayrı olduğumuz için bu biraz zor oluyor… Hepsi ilk olarak 2022 yazında buraya gelmişti ve ardından, geçtiğimiz yaz da geldiler.
Bağımsızlık Günü’müzü burada onlarla birlikte iki bine yakın arkadaşımızla kutlayabildik. Bu benim için çok önemli bir olaydı. O gün, çok güzel bir aile fotoğrafı çektirdik; ancak şimdilerde biraz daha fazla FaceTime yapmamız ve birbirimizi aramamız gerekiyor. Her şeye rağmen onlar bizim burada geçirdiğimiz zamanı çok ama çok destekliyorlar ve parçası olabileceğimiz iyi şeyleri görüyorlar.
Türk kültürü ve geleneklerine dair ilginç anılarınız var mı? Sizi etkileyen herhangi bir Türk kutlaması oldu mu?
Evet, gerçekten çok etkilendiğimiz şeyler oldu. Pek çok Müslüman’ın inançlarına ne kadar bağlı olduğunu ve özellikle Ramazan ayında ne kadar çok kişinin oruç tuttuğunu gördük.
İnsanların bunu bir ay boyunca yapıyor olmasına inanamazdım. Birçok kez iftar yemeğine davet edildik. Bu bağlılık ve fedakârlık çok etkileyici. Bu yüzden bunun harika olduğunu düşünüyoruz.
Türklerin özellikle Atatürk’e duydukları tutkuyu, saygıyı da seviyorum. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün bulunduğu noktaya getiren muhteşem bir lider. Onun resminin, heykelinin ve bayrağın her yerde bulunması hoşuma gidiyor. Bayrak, ülkenin her yerinde dalgalanıyor. Vatanseverlik gerçekten çok etkileyici.
Peki, bir Türk düğününe ya da bu tür kutlamalara gittiniz mi?
Birkaç düğününe davet edilmiştik fakat ne yazık ki o zamanlar şehir dışında olduğumuz için katılamadık; fakat duyduğumuza göre Türk düğünleri muhteşemmiş.
Sizce ABD ve Türkiye arasındaki eğitimsel ve kültürel alışverişler konusunda iş birliği nasıl geliştirilebilir ve iki ülkenin gençleri arasında kültürel anlayışı geliştirmek için neler yapılabilir?
Eğitimimiz, öğrenci değişimlerimiz ve İngilizce dil öğrenimimiz var; bunların hepsi çok önemli. Amerika’ya gelen büyük bir kitle bulunuyor. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne en çok öğrenci gönderen ülkelerden biri ve bu sayının artmaya devam edeceğini umuyoruz..
Türkiye’ye gelen bir üniversite öğrencisi olarak burada edindiğim deneyim, hayatımı değiştirmişti… Türklerle tanıştığımızda yaklaşık beş dakika içinde, bize kendilerinin ya da çocuklarından birinin ABD’de eğitim görüp görmediğini bildiriyorlar. Bu şekilde bağlantı kuracak bir şeylerimizin olması oldukça keyif verici oluyor.
Bizim Fulbright adında harika bir programımız var. Amerikalılar buraya gelip dokuz ay boyunca kalıyorlar. Hatta eylül ayında bir grup daha geldi. Alışılmışın dışında ve topluluklarda yaşıyor bu kişiler. Eminim ki İngilizce öğretirken, aynı zamanda da öğreniyorlardır; sanırım Türkçeyi ve Türk kültürünü öğrenirken kendilerine sunulan muhteşem Türk yemeklerinin tadını da çıkarıyorlar.
Türkiye’de yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir? Gezdiğiniz ve aklınızda kalan yerler neler?
Ülkeyi gezmeyi çok sevdiğimizi söyleyebilirim. İnsanlara eşimin sadece Ankara büyükelçisi olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin de büyükelçisi olduğunu söylüyorum. Dışarıda bizi bekleyen çok güzel bir ülke var. Örnek vermek gerekirse; Kapadokya’nın büyüsünü çok sevdik. Dünyada böyle bir yer yok. İnanılmaz! Bunu her zaman arkadaşlarıma söylerim. Ayrıca Efes’in iyi korunmuş tarihi muhteşem ve özellikle geçen yaz sekiz bin kilometrelik kıyı şeridinin bir kısmını keşfedebilmemiz büyüleyici ve fantastikti.
Kuzey Kaliforniya’da büyüdüm ve favori kentim İstanbul bana neredeyse zamanımın çoğunu geçirmiş olduğum San Francisco’yu hatırlatıyor. Hâlâ keşfetmeye devam ettiğimiz muhteşem bir ülke burası.
(Bu arada Türkiye’ye ilk geldiği zamanki fotoğraflarını albümden çıkararak gösterirken Efes’te, Topkapı Sarayı’nda, Boğaz’da geçirdiği güzel günleri büyük mutlulukla andı.)
Bunca yıl eşime Türkiye’yi ne kadar sevdiğimi, buranın ne kadar güzel olduğunu anlatırdım. Başkan Biden bir gün bu fırsatı ona sunduğunda, hemen değerlendirmeye karar verdik. Yaklaşık iki dakika kadar düşündükten sonra kabul ettik! Özellikle şu anda en sevdiğim şeylerden biri; aile ve arkadaşlarımızdan pek çok kişinin bizi burada ziyarete gelmesi. Hatta eylül ayında otuz beş farklı grup yanımıza geldi ve bizimle kaldı.
Eşimin on kardeşi var ve sekizi Türkiye’yi ziyarete geldi. Diğer ikisinin de geleceğini düşünüyorum ama bizi en çok ziyaret edenler, çocuklarımız ve torunlarımız. Birkaç kez gelmelerine rağmen biz burada olduğumuz sürece tekrar tekrar ziyarete geleceklerini biliyorum. Ben turizm elçisi olmayı gerçekten çok sevdim!
Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? Tutkularınız ve hobileriniz neler?
Aslında çocuklarımla birlikte olmayı ve torunlarımla vakit geçirmeyi severim fakat şu anda onlar uzakta oldukları için muhtemelen en sevdiğim etkinlik tenis oynamak. Burada elçilikte açık ve kapalı kortlarımız olduğu için gerçekten şanslıyız. Elçilik topluluğumuzdan ve diplomatik topluluktan eğlenceli bir grubumuz var. Jeff ve ben tenisi çok seviyoruz. Ayrıca piyano çalmayı da seviyorum. Çok küçük yaşta piyanoya başladım ve birkaç yıl özel piyano öğretmenliği de yapmıştım. Burada çok güzel bir Yamaha kuyruklu piyano var.
(Piyano başına geçerek, kısa bir konser veriyor.)
Amerika’dayken kilise hizmetlerimize hep müzikal olarak katkıda bulunuyordum ve bunu burada, Ankara’da da hâlâ yapabiliyorum. Bu yüzden kendimi gerçekten şanslı hissediyorum.
Diplomasi alanında kariyer yapmak isteyen gençlere ve öğrencilere önerileriniz neler olurdu?
Merak edin, derdim; seyahat etmekten, yeni yiyecekler denemekten korkmayın ve ülkenizin elçisi olabileceğinizi unutmayın. Umarım daha fazla Amerikalı, yurt dışında yaşamanın ne kadar eğlenceli olduğunun farkına varır. Bu sayede edindiğim harika arkadaşlar var; bunu yapmamış olduğum bir hayatı hayal edemiyorum. Bu yüzden burada olmak benim için büyük bir nimetti.
Son olarak; Türk Amerikan Derneği hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’ye geldiğimiz ilk birkaç hafta içinde Türk Amerikan Derneğine (TAD) gitmiştik ve onlarla aramızda bir bağ oluştu. Bizler için sık sık etkinlik düzenliyorlar. Hatta geçtiğimiz günlerde TAD’ın, cumhuriyetin yüzüncü yılına özel düzenlediği bir balo vardı. Eşim onur konuğu olarak katıldı. Bunun gibi etkinliklerin bir parçası olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.
Derneğin, İngilizce dilini öğretmeye verdiği önem çok değerli. Burayı evim gibi hissediyorum ve her ziyaretimde hoş karşılanıyorum. TAD, Arizona Üniversitesinin bir temsilcisi; hamburger ve patates cipsi servis ettikleri sevimli küçük bir kafeleri var. Dernek başkanı Ali Bey, eşimin iyi bir arkadaşı. Hatta birlikte “squash” oynuyorlardı. TAD’ın yaptıklarını düşününce, burayı gerçekten diğer bir evim gibi hissediyorum.