Can Karakoç
“Kuzey Yıldızı İlk Aşk” dizisindeki Mete karakteriyle ismini kitlelere duyuran oyuncu Can Karakoç, ruhunu dinlendirecek sakin tatil hayallerini MAG Okurları için tasvir ediyor.
Kamera önünde mi, gezerken mi kendinizi daha özgür hissediyorsunuz?
Gezerken daha özgür hissediyorum aslında, çünkü orada hiçbir beklenti yok. Ne ışık var, ne reji, ne tekrar. Sadece hayatın akışı içindeyim. Kalabalığın içinde kaybolabiliyorum, kimse beni izlemiyor, yargılamıyor. O anonimlikte büyük bir rahatlık var. Bu hâl beni besliyor, çünkü oyunculuğun ham maddesi hayatın ta kendisi. Sokakta yürürken birinin gözünü, el hareketini, yürüyüşünü fark ettiğim anlar bana ilham veriyor.
Kamera önünde ise kontrollü bir özgürlük var. Orada bir ritim, bir çerçeve, bir anlatı var ve sen onun içinde derinleşiyorsun. Özgürsün ama sınırlarla. Bazen o sınırlar içinde gerçek özgürlüğü keşfetmek daha büyüleyici olabiliyor; ama kişisel olarak, kendim olarak, en özgür hâlimi yürürken, gezerken, gözlem yaparken buluyorum. Oyunculuğum buradan besleniyor diyebilirim.
Bu yaz tatil planlarınız neler?
Bu yaz kafamda kesin bir plan yok ama şunu biliyorum: Hem sakinliğe hem de adrenalin dolu anlara ihtiyacım var. Son dönemde yaptığım reklamlar, sürekli bir tempo, belirsizlikler derken ister istemez insanın kafası doluyor. O yüzden biraz uzaklaşmak istiyorum. Bir hafta Ege tarafına kaçmak istiyorum. Sessiz, izole bir yer -kalabalıktan uzak, sadece deniz ve tabii sevdiğim arkadaş ekibiyle. Orada birkaç gün nefes alıp netleşmek istiyorum.
Sadece durmak da bana yetmiyor. Bu yaz kendime bir aksiyon sözü verdim. Uzun zamandır planladığım tandem (eğitmen eşliğinde paraşüt ile uçaktan atlamak) atlayışını yapmayı düşünüyorum. Yüksekten atlayıp o anın kontrolsüzlüğünü yaşamak istiyorum! O hissi merak ediyorum. Bazen düşünmeden, sadece yapmak gerekiyor.
Yani bu yaz tam bir denge işi olacak: Hem uzaklaşmak hem sınırları zorlamak. İhtiyacım olan şey bu netlik.
Unutamadığınız bir tatil anınızı anlatır mısınız?
Unutamadığım tatil anıları aslında küçükken kuzenlerim ve bir mahalle dolusu arkadaşım ile geçirdiğim zamanlarda ön plana çıkıyor. Hayata dair tek derdimiz o gün denizin dalgalı olup olmaması idi. Sabah kalktığımızda annelerimizin kahvaltı telaşı, bizim oradan oraya koşturmalarımız, denizden saatlerce çıkmadan ıstakoz olana dek güneşin altında kalışımız, akşam olduğunda cebimizdeki harçlıkları birleştirip abur cubur alıp kumsalda vakit geçirmelerimiz… Galiba o haz bir daha geri gelmeyecek. Çocuk neşesi; ardımızda bıraktığımız, kıymetini pek de anlamadığımız bir yapı taşı.
Tatile dair hayalleriniz neler?
Bir tekneyle Ege sahilinde, arkadaşlarım ve sevgilimle o masmavi denize açılmak hayallerim arasında. Teknede hafif bir rüzgâr, yanımda en sevdiklerim, bir yandan da mangalda balık kokusu… Akşamüstü bir koyda demir atıp, kumsalda yalınayak yürüyerek muhabbet etmek. Öyle afili planlara gerek yok, sadece o anın tadını çıkarmak, herkesle birlikte gülmek, huzuru hissetmek yeter. Belki bir de gece yıldızları izlerken bir kahve, hepsi bu…
Türkiye’de ve dünyada en sevdiğiniz tatil yerleri nereler?
Bu soruya genel cevap vermek istiyorum. Türkiye’de kışın Ordu Çambaşı’ndaki kayak tesisleri favorim; sakin, karlı pistlerde kayıp akşam bungalovda sıcacık bir ortamda dinlenmek muhteşem. Yazın Ege sahilinde herhangi bir kasaba ya da koy, mesela Ören ya da Ilıca, deniz ve huzur bir arada. Dünyada ise Santorini; beyaz evler, mavi kubbeler ve o eşsiz gün batımı manzarası…
Zaman geçirmekten en çok keyif aldığınız tatil partnerleriniz kimler?
Erkek arkadaşlarımla tatil her zaman bir başka keyifli. Erkek makarası denen bir şey var. “Erkekler neden daha az yaşar?” teması canlanır kafada. Teknede balık tutarken sataşmak ya da kamp ateşinde gece boyu makara yapmak. Bunlar inanılmaz iyi şeyler. Sevgilimle tatil de güzel tabii, ama arkadaşlarla o özgür vibe ayrı bir at.
“Bunu yapmadan tatilimi bitirmem” dediğiniz neler var?
Bir erkeğin en chill zamanı; deniz sonrası duş almadan mangal başına geçmesidir. Eğer bir tatilde bu olmamış ise o tatil, erkek için yarım kalmıştır!
Son olarak, kariyerinizde bundan sonra nasıl bir yön çizmek istiyorsunuz? Yakında yeni projeler olacak mı?
Değerlendirdiğimiz projeler her zaman var. Kariyerimde en dikkat ettiğim şey marka değerimdir. “Bu iş, marka değerime nasıl etki edecek?” sorusu benim kılavuzumdur. Bir işi yapmak için asla yapmam. Kendi işimde obsesif yanım çok ağır basar. Aldığım işi layığıyla yerine getirmek için gece gündüz çalışırım. Kısacası bu bir uzun yol ve esas olan, kendine biçtiğin değer se