BERFİN ANT-Işığın Peşinde
Hukuk dünyasından güzellik yarışmasına, oradan da televizyon ekranlarına uzanan kariyeriyle Berfin Ant, her adımında hayalleriyle hayatı harmanlayan, kendini sürekli yeniden keşfettiği yolculuğunu MAG Okurlarıyla paylaştı.
Hukuk fakültesi mezunu, Miss Turkey finalisti ve ardından ekranlarda parlayan bir oyuncu… Bu serüveni nasıl tanımlarsınız, sizin için ne ifade ediyor?
Hâlâ devam eden bir kendini inşa etme yolculuğu diyebilirim. Böyle bakınca hepsinin ayrı ayrı kulvarlarda bambaşka tecrübeler kazandırdığını fark ediyorum. Kendi hayallerimi ve hayatın getirdiklerini biraz harmanladım galiba…
“Dönence” ve “Leyla” gibi yapımlarda yer almak oyunculuk kariyerinizde nasıl bir dönüm noktası oldu? Bu roller size neler kattı?
Oyunculuk kariyerimdeki iki ayrı dönüm noktası tabii ki.. “Dönence” ile seti öğrendim, çok güzel bir ekiple çalıştım. Bir sürü ilki “Dönence”de deneyimledim; ilk sinir krizi sahnemi çektim, hatta sahneyi okuyunca çok heyecanlanmıştım. “Leyla” çok başka bir tecrübe oldu; karakterle bağ kurmanın ve içselleştirmenin, derinlikli oynamanın ne demek olduğunu yeniden keşfettim. “Leyla” seti, oyunculuğumu ve tecrübemi bir adım daha ileriye taşıyan yer oldu benim için.
Sosyal medyada renkli paylaşımlarınız var. En çok hangi tarz içerikler sizi yansıtıyor?
Olabildiğince doğal kullanmayı seviyorum; paylaştıklarımın tekrara düşmemesine dikkat ediyorum. Planlı içerikler değil de, o hafta, o gün ne yaptıysam onunla ilgili paylaşmak daha çok hoşuma gidiyor. Estetik kaygıyı tamamen göz ardı etmiyorum tabii ki ama her şeyden önce fotoğrafın verdiği enerjiye dikkat ediyorum. O yüzden doğal ve organik içeriklerin beni daha çok yansıttığını söyleyebilirim.
Sizi en çok ne “Tamam, bugün güzel geçecek!” moduna sokar?
Güzel bir sabah rutini uyguladığımda o günün güzel geçeceğini düşünürüm. Erken uyandığım günler verimli ve güzel geçiyor. Yürüyüş, yoga, yazı yazmak gibi sevdiğim aktiviteleri yaptığımda günün geri kalanı bana hep daha pozitif ve keyifli geliyor. Verimli bir sabah geçirmeye özen gösteririm. Bir de gördüğüm zaman çok mutlu olduğum işaretler ve semboller var: Kelebek, uğur böceği, gökkuşağı, tekrar eden sayılar… Gördüğümde içimi ısıtan, sanki müjdeli bir haber gelecekmiş gibi hissettiren semboller bunlar.
Sosyal medyada sizi takip eden kitle oldukça pozitif; ama sizin hiç “Ben aslında çok başka biriyim.” dediğiniz bir yönünüz var mı?
Evet, sosyal medya bana buz dağının görünen kısmı gibi geliyor. Bir parçamı yansıtıyor ama beni bütünüyle yansıtmakta biraz eksik kalıyor. İçimde daha sessiz, daha derin bir yan var. Zaman zaman kendi içime dönmeyi, hissettiklerimi dinlemeyi ve duygularımla baş başa kalmayı severim. Bunu herkesin bilmesine gerek yok belki ama bu yanımı çok kıymetli buluyorum, çünkü kendimle dürüst bir bağ kurmamı, kendimle yüzleşmemi sağlıyor.