Beluga İç Mimarlık

L’avare Alice: Sanat, Tasarım ve Hikâyenin Buluşması

Türkiye’nin öncü “dinner theatre” mekânlarından biri olan L’Avare Alice; sanat, tasarım ve hikâye anlatımını bir araya getirerek, ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Beluga İç Mimarlık tasarımcısı Ergün Yıldırım liderliğinde hayata geçirilen proje, “Alice Harikalar Diyarında” evrenini fiziksel bir mekâna taşıyarak sahne sanatları ile iç mimariyi bütünleştiriyor. Özel tasarım ışık ve ses sistemleriyle duyusal bir atmosfer yaratılan mekânda; yemek, dekor ve performans bir bütün olarak ele alınıyor.

Ankara ve Türkiye’de öncü projeler olarak değerlendirilen L’avare Sahne ve L’avare Sokak tasarımlarınızdan sonra, L’avare Alice’i de tamamladınız. Öncelikle, “Alice Harikalar Diyarında” evrenini fiziksel bir mekâna dönüştürme fikri nasıl ortaya çıkmıştı?

“Alice Harikalar Diyarında”, tüm dünyada popüler olmuş, derinlikli bir edebi eser ve hayal gücünü zorlayan evreniyle büyük bir kültürel miras. L’avare Sahne ve L’avare Sokak projelerinin ardından, konsept açısından güçlü ve görsel olarak büyüleyici bir dünyaya sahip olan bu eseri fiziksel bir mekâna dönüştürme fikri, doğal bir adım olarak karşımıza çıktı. Alice’in evreni, sadece bir hikâye değil, aynı zamanda sınırsız yaratıcı potansiyeli barındıran bir dünya. Biz de bu dünyayı, modern tasarım anlayışımızla birleşen bir mekânda, ziyaretçilerin hem görsel hem de duyusal anlamda keşif yapabilecekleri bir deneyime dönüştürmeyi amaçladık. Bu süreç, mekânda her detayın, Alice’in maceralarındaki sihirli, şaşırtıcı atmosferi yansıtmasına olanak tanıdı.

Tasarımda kullanılan renkler, ışıklar ve dokuların bir anlamı var mı? Mekâna adım atan birinin ilk duygusu ne olmalıydı?

Tasarım aşamasındaki önceliğimiz, mekâna adım atan herkesin kendini “Alice Harikalar Diyarında”nın büyülü atmosferinde hissetmesini sağlamaktı. Bu yüzden girişi, içine adım atıldığında açılan bir müzik kutusu şeklinde tasarladık. Gerçekçiliği yüksek, eserin fantastik ruhunu yansıtan detaylar, dokular ve renklerle adeta bir şok etkisi yaratmayı hedefledik. Uygulama sürecinde, ressam ve heykeltıraşlardan oluşan sanat ekibimizle titizlikle çalışarak, uzun deneme yanılma süreçlerinden sonra bu dünyayı hayata geçirdik.

Mekânda dev heykeller, gizli geçitler ve gerçeküstü öğelerle dolu fantastik bir ambiyans öne çıkıyor. L’avare Alice ziyaretçilerini atmosfer ve görsel tasarımlar olarak neler bekliyor? Mekânın ilgi çekici unsurlarından bahseder misiniz?

L’avare Alice, Türkiye’deki öncü “dinner theatre” mekânlarından biri. Misafirlerine hem lezzet hem de görsel bir şölen sunmayı amaçlayan bu mekânda, biz de tasarım ekibi olarak hayal gücünü zorlayan, unutulmaz bir atmosfer yaratmaya odaklandık. Mekânın büyüsünü tamamen anlatmak yerine, keşfetmenin heyecanını korumak istiyoruz. Genel hatlarıyla, girişte büyük bir müzik kutusu, ardından optik illüzyonlarla tasarlanmış merak odası duvarları, dev mantar bar, boyut algısını sorgulatan dev kitaplık, renklerin içinde kaybolacakları orman yolu, zamansızlığı deneyimleyecekleri tavşan deliği ve ihtişamıyla büyüleyen Kraliçe’nin Sarayı ziyaretçileri bekliyor. Bunların yanı sıra, aniden ortaya çıkan Yorkshire kedisi ve gelen misafirleri karşılayan animatronik Absolem tırtıl gibi sürprizler de mekânın büyüsüne katkı sağlıyor.

Optik yanılsamalı duvarlar ve gizli geçitler, ziyaretçilere keşif duygusunu yaşatıyor. Bu tür etkileri yaratırken kullandığınız özel teknikler veya materyaller nelerdi?

Genel olarak mekân tasarımında, günlük hayatta kullanılan malzemelerden faydalandık. Özel ya da bilinmeyen bir teknikten ziyade, bu malzemeleri alışılmışın dışında kullanarak tasarım sınırlarını zorladığımızı söyleyebiliriz.

Örneğin; optik illüzyon etkisi yaratmak için duvar kâğıdı tasarımımızı balık gözü mercekten bakılıyormuş gibi hazırladık ve bu şekilde baskı aldık. Böylece yüzeyde derinlik ve hareket hissi oluşturarak ziyaretçilere görsel bir yanılsama sunduk.

Kraliçe’nin Sarayı ve diğer sahnelerdeki ışık ve ses efektleri, atmosferi nasıl dönüştürüyor? Bu tür dinamik unsurları tasarıma nasıl entegre ettiniz?

L’avare Alice bir performans sahnesi olduğu için tasarım sürecinde sahne düzenini en ön planda tuttuk. Işık ve ses sistemleri, profesyonel ekipler tarafından teknik detaylarıyla ele alındı. Ayrıca, mekâna döner bir sahne ekleyerek performansın zenginleşmesini amaçladık. Böylece farklı disiplinlerden sahne sanatları, konseptin bütünlüğünü bozmadan başarıyla sergilenebiliyor. Alice Harikalar Diyarında atmosferini güçlendirmek için mekânın her köşesinde duyusal bir deneyim yaratmayı hedefledik. Girişteki bahçeden orman yolunun derinliklerine kadar uzanan alan, orman sesleriyle desteklenerek ziyaretçilerin kendilerini bu büyülü dünyanın içinde hissetmeleri sağlandı.

Ayrıca, “ultraviolet” ışıkla görülebilen gizli renklendirmeler sayesinde orman atmosferi daha da zenginleştirilerek keşif duygusu artırıldı.

Mekânın tasarımında, sanat, gastronomi ve hikâye anlatımını birleştiren bir yaklaşım benimsediniz. Bu disiplinler arasındaki dengeyi sağlamak için nasıl bir çalışma süreci izlediniz?

L’avare Alice’in tasarımında, sanat, gastronomi ve hikâye anlatımını bütünsel bir deneyime dönüştürmeyi hedefledik. Bu disiplinler arasındaki dengeyi sağlamak için her aşamada multidisipliner bir çalışma yöntemi benimsedik. Öncelikle, “Alice Harikalar Diyarında”nın özgün ve büyüleyici dünyasını temel alan bir anlatı çerçevesi oluşturduk. Bu hikâye omurgası, mekânın her köşesinde hissedilecek şekilde tasarımın ana rehberi oldu. Sanat ve sahne tasarımında, görsel detayların ziyaretçileri hikâyeye dâhil etmesine özen gösterdik. Optik illüzyonlar, gizli geçitler ve animatronik karakterler gibi sürpriz unsurlar, bu dünyayı daha derin ve keşfedilebilir hâle getirdi. Gastronomi tarafında ise hikâyeyi destekleyen tematik menüler ve sunumlar geliştirildi. Her tabak, “Alice” evreninden ilham alarak tasarlandı ve lezzetlerin görsellikle bütünleşmesini sağladık. Bu uyumu yakalamak için tasarımcılar, şefler ve sahne sanatçılarıyla sürekli iş birliği içinde çalıştık. Farklı disiplinlerin aynı hedef doğrultusunda birleşebilmesi için tüm detayları titizlikle planladık ve her aşamada deneyimi bir bütün olarak değerlendirdik. Sonuçta, hem duyuları harekete geçiren hem de misafirleri hikâyenin bir parçası haline getiren büyüleyici bir atmosfer yarattık.