© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Belki de Her Hikâyede Kendimi Kurtarıyorum: Serdar Vatansever

Belki de Her Hikâyede Kendimi Kurtarıyorum: Serdar Vatansever

On dört yıllık profesyonel basketbol hayatının ardından psikoloji alanında uzmanlaşarak, terapi ve danışmanlık hizmetlerinin yanında pek çok projeye de imza atan TEDx konuşmacısı, Uzman Klinik Psikolog Serdar Vatansever; “sihirli” olarak tarif ettiği müziğin hayatındaki yerini, gezmenin kendisine kattıklarını ve son zamanlarda çokça bahsedilen depresyon hakkındaki merak edilenleri MAG Okurlarıyla paylaşıyor ve bir de müjde veriyor.

 

Psikolojiye yönelme fikri nasıl oluştu? Bu süreçte bir de profesyonel basketbol oyuncusuydunuz… Aklınızda hangisi daha önce vardı?

Dürüst olmam gerekirse, annem senelerin psikiyatri hemşiresi. Çocukluğum Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde geçti. Ayrıca ailemde de birçok ruh sağlığı çalışanı var. Hatta ilginçtir; beni on dört senelik basketbol kariyerime yönlendiren, annemin hastalarından biriymiş. “Bu çocuğu kesinlikle yönlendir.” tavsiyesiyle kariyerim şimdinin Anadolu Efes’i eskinin Efes Pilsen’inde başlamış. Aklıma önce hangisi geldi derseniz, tabii ki basketbolcu olmak. O zamanlar “Ben de doktorlar gibi olacağım” diye bir hayalim yoktu. Şu an takım arkadaşlarımı millî takımlarda görünce bir yanım gurur duyuyor, öteki yanım biraz buruk. İşlerimden zaman buldukça hâlâ çıkıp kimseye kariyerimden bahsetmeden (daha zevkli oluyor) sokakta oynayanlara dahil olurum. Şunu da eklemeliyim, basketbol oynarken kendim gibi bir mentorum olsun isterdim. Şimdi bunu çiftler, ergenler ve oyuncular için yapıyorum. Belki de her hikâyede kendimi kurtarıyorum. Bu faydayı büyüterek akademi kuruyoruz; böylece sadece ben değil, ekip arkadaşlarım da bu faydaya dahil olacak.

Müzik ile de ilgilisiniz ve pek çok enstrüman çalıyorsunuz. Müziğin veya enstrüman çalmanın hayatınıza katkısı nedir?

Bu soru tüylerimi diken diken ediyor, çünkü cevabı gerçekten çok sihirli geliyor bana. Ergenliğimde (muhtemelen dikkat çekmek için) birçok enstrüman çaldım ama bateri çalmanın bendeki etkisi farklıdır. Hayran olduğum davulcularla tanışmak için attığım taklaları anlatsam, danışanlarım bana gelirken iki kez düşünür herhalde. Şaka bir yana işin sihirli kısmı şu: Bir enstrümanı çalmak için zamanlama ve koordinasyon çok önemli. Fark etmeden bunları çok fazla geliştirmişim ve enstrümanın bana kattığı birçok özelliğimi birçok farklı alanda kullanıyorum. Mesela sosyal medyaya içerik üretirken aynı anda birden fazla şey yapmam gerekiyor. Bir bakıyorum, aynı şekilde davulda pratik ettiğim şeylerden faydalanmışım. Çektiğim içerik videolarını bitirirken, konuşmalarımın sonunu fark etmeden ayarlıyorum. Geçişleri yaparken yine fark etmeden görsele tamamıyla uyacak şekilde birleştirmişim. Alışkanlık olmuş. Şunu öğrendim: Enstrüman, hayatımda farklı özelliklerimi geliştirmiş. Milyoner filminin konusunu örnek veriyorum yakın çevreme. Hissettiğim şey bu; ama en önemlisi ergenliğin kaybolmuşluğuna en iyi rehbermiş. Şimdi anlıyorum…

 

Bir de “Aşk Olsun” adında bir kutu oyunu yarattınız. Bunun ortaya çıkışı nasıl oldu?

Çift görüşmelerimde birbirini çok iyi tanıdığını veya hiç tanımadığını iddia eden danışanlarıma uyguladığım bir oyun bu. Neden bir kutu oyunu olmasın, dedim. Oldu. İşin eğlenceli kısmı, oyundaki cezalar çok eğlenceli. Yani hem güzel vakit geçirmek isteyen hem de birbirine daha fazla yakınlaşmak isteyen insanlar için özel olarak tasarlandı. Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyor. Yakında organizasyonlarını da yapacağız, buradan duyurmuş olayım. Bir yanlış anlaşılmayı düzeltelim: Bu oyun birbirini tanıdığını iddia eden herkes için. Yani sadece çiftlere özel değil.

 

Spor yapmanın psikolojiye olan etkileri nelerdir? Kişi kendini bunun için nasıl ikna eder?

Spor yapmayı pek sevmiyorum, çok üşeniyorum ama basketbol ve tenis oynamayı çok severim. Kendinize bir şeyleri yaptırmanın en iyi yolu bunu kendinize farklı şekillerde kabul ettirmek. Saatlerce oynayabilirim, hiç hissetmem. Tıpkı çikolata koklayıp, salata yemek gibi. Bu yüzden günümüzde, kısıtlı zamanda, işten eve geldiğimizde dinlenmek varken spora vakit ayırmak istemeyenler için küçük bir tavsiyem var; asansör kullanmayabilirler (on beşinci katta oturuyorlarsa farklı konu), alışverişlerini günlük yapabilirler ki sonrasında yine gidip almak durumunda kalsınlar. En önemlisi de spora başlayacaklarsa bunu kısa sürelere bölüp yapsınlar, çünkü konu disiplin, spor değil. Danışanlarım arasında ayakkabısını giyip çıkarma ödevi verdiğim kişiler bile var. Böyle başlangıçları kabul eden ve istikrarlı olan, spora da başlıyor.

 

Sık sık yollara düşüyorsunuz. Gezmek size nasıl hissettiriyor? Sizde en çok yer eden gezi anınızı anlatır mısınız?

Her yol, beyninizde sizi farklı bir yere götürür. Bu yüzden geziyorum. Mesela benim bir inanışım var: Burada aklıma gelmeyen şey, başka bir yerde gelebilir, çünkü beyin adapte olmaya çalışan bir organ. Çarkları çalıştırdığında ise üretmeye başlıyor. Gezmenin bu yönünü seviyorum. Onun dışında çocukluğumdan beri kamp yaparım. Karavanımla gezilerimde insanlarla tanışmayı ve hikâyeleri dinlemeyi çok seviyorum. Sevdiklerim tehlikeli bulsa da motosiklet yolculuğunu da pek severim. En güzel projelerim yollarda çıkmıştır. Mesela aklıma bir şey geldiğinde motoru durdurup bütün ekipmanımı çıkartıp, cebimdeki küçük not defterine aklıma gelenleri yazdığım anlar hem çok güldürüyor hem de çok motive ediyor.

 

Son zamanlarda üst üste yaşanan olaylarla birlikte “Depresyondayım”, “Depresyona giriyorum” gibi cümleler sık sık kullanılmaya başlandı. Kişi bunu kendisi anlayabilir mi? Ne zaman bir uzmana başvurmalı?

Bir ortamda psikoterapiye ihtiyacı olan insanı belirlemek için şöyle bir soru sorun: Kimin psikoloğa ihtiyacı var? Parmak kaldırmayanları önden davet edebilirsiniz. Yani herkesin uzmana ihtiyacı var. Depresyon konusunun şiddetleri var. Günümüzde çoğu kişi gizli depresyonlarını kahkahalarının ardında atlatıyor. Yani ağır depresyon geçirdiğini söyleyip şarkılarla eğlencelerde kişilere pek rastlamıyoruz. Psikolojik esnekliğinizi kaybettiğinizde, kısır döngülere saplandığınızı hissedersiniz; işte uzmana başvurmanın sinyali bu.

 

Depresyonda olan bir bireye nasıl yaklaşmak gerekir?

Depresyondaki kişinin kurtarıcı kahramanı olmayın! O tip durumlarda tek ihtiyacımız eşlik edilmek. İnsan kendini güvende hissettiğinde birçok şeyin üstesinden gelebilen bir varlık. Ayrıca depresyon sağlık demektir. Sağlıklı ruh depresyona girer. Garip geliyor, biliyorum ama hayat adil değil, her zaman mutlu olduğunuz bir yer hiç değil. Her zaman mutluymuş gibi davranmak, belki de sizin olmadığını içten içe bildiğiniz bir hayatı yaşamak gibi. Bu yüzden, depresyondaki bir kişiyi uzmana yönlendirmekle başlayın ama bunun için ona bir buçuk ay süre verin. Belki de semptomlar kendiliğinden düzelecektir.

 

Bu durumda kişinin kendisi bu süreçte neler yapabilir? Hayvanlar, spor, sanatın bu süreçteki katkısı nasıl?

Depresyon hareketsizlik demek. Zihin, düşünce hareketlerinden o kadar çok yorulur ki bedeni durdurur. İşte bu kısımda ilk adım “durmak” ama her anlamda. İnsan durmayı kendine yakıştıramadığı için yorgunken de koşmak isterse bedeni buna izin vermez. İşte depresyonun en kısa tarifi bu. Bedenini dinle, biraz dur. Hâlâ zamanın var. Frene basabildiğin anda küçük küçük yol haritalarını şekillendirir ve yola çıkarsın. Özellikle bu konuda akademimizde destek alanlarımız var. Kişisel çaba profesyonel çaba ile desteklenirse daha hızlı yol kat edilir.

 

Gerçekleştirdiğiniz pek çok projeniz var. Bunlara yenileri eklenecek mi?

İlk defa buradan duyuruyorum. Beni en çok heyecanlandıran akademiyi kuruyoruz. Psikoloji alanında yoğun bir bilgi kirliliği var. İlişkiler konusunda danışmanlık almak isteyen kendini bitkisel ürünler, kokulu yağlar satan kişilerin ellerinde bulabiliyor. Biz de akademi olarak doğru kişileri doğru uzmanlarla buluşturmanın değerli olduğunu düşünüyoruz. İnternet uygulamalarının çoğunluğunda terapistlerin yetkinliklerine bakılmıyor bile. Mesleki hayatım boyunca bana başvuran insanları bilmediğim kimseye yönlendiremedim, bu konuda hep çok hassastım. Akademide de yola çıkış amacımız bu. Psikolojik desteğin yanında, becerilerin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela gezip dünyasını genişletmek isteyen birine istediğiniz kadar harita verin, işe yaramaz. Ona başkalarıyla anlaşabileceği bir dil öğretmelisiniz. Uygun uçak bileti bulabileceği yerleri göstererek, işine yarayabilecek uygulamaları öğreterek donatmalısınız. Çok yönlü destek programı herkesin işine yarayacak. İşte tam bu yüzden beceri eğitimleri konusunda da Türkiye’nin en iyi isimleriyle ortak çalışmalarımız olacak.

 

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.