Ata Gümüş-Şirketlerde Yapay Zekânın Rolü
Yapay zekânın yalnızca teknolojik bir trend değil, iş dünyasında köklü bir dönüşümün habercisi olduğunu belirten Avukat Ata Gümüş, Türkiye’deki işletmelerin yapay zekâya nasıl yaklaştığını ve bu dönüşümün sunduğu fırsatlarla tehditleri MAG Business Okurları için verilerle ele aldı.
Teknoloji çağında en hızlı gelişen alanlardan biri olan yapay zekâ (kısaca YZ), artık sadece mühendislik ve veri bilimiyle sınırlı bir alan değil; iş dünyasının merkezine yerleşmiş durumda. Bunu daha önceki yazılarımda da dile getirmiştim. Teknoloji çağına geç kalmamak adına; yapay zekânın iş hayatına nasıl etkileri olduğunu bu yazımda analiz etmeye çalışacağım. Biliyorsunuz, yapay zekânın sağladığı veri analizi yetenekleri, karar verme süreçlerini daha rasyonel ve hızlı kılarken; hukuk, otomasyon, müşteri deneyimi, pazarlama, üretim, insan kaynakları gibi alanlarda da büyük bir dönüşüm yaratıyor.
Sanayi Devrimi’nden bu yana her büyük teknolojik sıçrama, iş gücünü dönüştürmüş ve yeni istihdam alanları yaratmıştır. Bugün yapay zekâ, aynı dönüşümü bir kez daha tetikliyor; ancak bu kez dönüşümün hızı ve etkisi, tarihteki örneklerden çok daha büyük. Kuantum Araştırma Şirketinin, kurucularından olduğum Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) ile birlikte hazırladığı 2024 tarihli “İşletmelerde Yapay Zekâ Algısı” raporu, bu dönüşümün Türkiye’deki yansımalarını ortaya koyması açısından son derece kıymetli. Araştırma sonuçları, Türk iş dünyasının yapay zekâya bakış açısını, beklentilerini ve adaptasyon seviyesini somut verilerle gösteriyor.
Ben de bu yazımda, 2024 araştırmasındaki bulguları merkeze alarak işletmelerin yapay zekâya yaklaşımını değerlendirecek, dönüşümün önündeki fırsatları ve riskleri ele almaya çalışacağım. Ayrıca Kuantum Araştırma’nın iş dünyasına dair analizlerinden de faydalanarak, stratejik yorumlarla yazımı zenginleştirmeye çalışacağım.
Rapora geçecek olursam; Türkiye’de YZ kullanan işletmelerin oranı %17,5 seviyesinde. Büyük ölçekli şirketlerde bu oran %75’lere ulaşırken, küçük ölçekli işletmelerde %12’ye kadar düşüyor. Görünen o ki; büyük şirketler rekabet gücünü artırmak adına yapay zekâya daha hızlı yönelirken, KOBİ’ler hâlâ temkinli bir bekleyiş içinde; ancak bu bekleyiş, teknolojinin getirdiği ivme karşısında gerçekten çok riskli hâle geliyor, çünkü işletmelerin %82,5’i YZ stratejilerini geliştirme veya genişletme yönünde aktif adımlar atıyor. Yapay zekâ kullanımında en yoğun alanların; müşteri deneyimi, pazarlama ve içerik üretimi olarak öne çıktığı da görülüyor. Generative AI teknolojileri, şirketlerin veri analizine dayalı hızlı kararlar almasına ve pazarlama süreçlerini otomatikleştirerek kişiselleştirilmiş deneyimler sunmasına olanak sağlıyor.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de YZ kullanan işletmelerin %65,5’i istihdamda bir değişiklik yaşamadığını bildirirken, %25,9’u istihdamını artırdığını ve yalnızca %8,6’sı istihdamda azalma yaşandığını belirtiyor. Bu veriler, yapay zekânın yalnızca iş gücünü azaltan değil, aynı zamanda yeni iş alanları ve pozisyonlar oluşturan bir güç olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yapay zekâya özel yetkinlikleri olan personel istihdamının artması, dönüşümün niteliğini de gözler önüne seriyor.
Biliyorsunuz, Sanayi Devrimi’nde buhar makineleriyle birçok manuel iş kaybolmuş ancak fabrikalar yeni pozisyonlarla dolmuştu. Bugün de benzer bir evrimi yaşıyoruz. Örneğin; yapay zekâ mühendisliği, veri analitiği, algoritma tasarımı gibi meslekler ön plana çıkmakta fakat bunun yanında birçok meslek de rafa kalkmakta.
Rapora göre, işletmelerin %52’si yapay zekânın gelecekte iş süreçlerini etkileyeceğini düşünüyor ancak, teknolojinin benimsenmesinde ekonomik koşullar, finansal yetersizlik ve nitelikli iş gücü eksikliği gibi engeller de dikkat çekiyor. Katılımcıların %50,5’i yapay zekâ yatırımında finansal yetersizlikleri en büyük engel olarak görüyor. Bunu %25,9 ile uygun insan kaynağının eksikliği izliyor.
Türkiye’deki işletmelerin %17,5’i resmî olarak YZ kullanıyor. Burada, araştırmanın en çarpıcı bulgularından birine değinmek gerekiyor; “gölge yapay zekâ”. Resmî olarak YZ kullandığını beyan etmeyen işletmelerde bile, çalışanlar bireysel olarak ChatGPT gibi araçlarla üretkenliğini artırıyor. Bu durum, işletmelerin iç dinamiklerinde kontrolsüz ama yaratıcı bir dönüşümün başladığını da bizlere gösteriyor. Bu durum iki ucu keskin bir bıçak gibi: Bir yandan çalışanların bireysel üretkenliğini ve problem çözme kapasitesini artırıyor, diğer yandan veri güvenliği, regülasyon uyumu ve marka tutarlılığı açısından ciddi riskler taşıyor. Bu noktada şirketlere düşen en kritik görevlerden biri, bireysel kullanım ile kurumsal strateji arasında bir köprü kurmak. Gölge yapay zekâyı engellemek yerine, güvenli ve denetlenebilir hâle getirmek, orta vadede kurumsal sürdürülebilirlik için elzemdir.
Yapay zekâ kullanan işletmelerin %70’ten fazlası bu teknolojiyi müşteri deneyimi ve pazarlama alanında uyguladığını belirtiyor. 2030 yılına kadar yapay zekâ teknolojilerinin ekonomik etkisinin %60’ının pazarlama sektöründe gerçekleşmesinin beklendiği de göz önüne çıkmış. Özellikle üretken yapay zekâ uygulamaları; içerik üretimi, müşteri segmentasyonu, kişiselleştirilmiş kampanyalar ve chatbot sistemlerinde yüksek performans sergiliyor. 2030 yılı itibarıyla yapay zekânın yaratacağı ekonomik değerin %60’ının pazarlama temelli olacağı öngörülüyor. Bu da gösteriyor ki; pazarlama süreçlerini yapay zekâ ile yeniden tasarlamayan şirketler, rekabet avantajını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Araştırmaya göre yapay zekâ kullanan işletmelerin %82,5’i bu teknolojinin iş yapış biçimlerine olumlu etkisi olduğunu ifade ediyor. Buna karşın, yapay zekâ kullanmayan işletmelerin büyük kısmı rekabette geri kalma riskiyle karşı karşıya. Özellikle KOBİ’ler, finansal kaynak eksikliği nedeniyle yapay zekâya yatırım yapamamakta ve bu da pazardaki esnekliklerini ve dayanıklılıklarını azaltmaktadır.
Kuantum Araştırma’nın “İşletmelerde Yapay Zekâ Algısı” raporu, teknolojik dönüşümün Türkiye’deki yansımalarını güçlü verilerle ortaya koyarken, aynı zamanda stratejik bir uyarı da içeriyor: YZ bir tercihten çok, zorunluluk hâline geldi. İster resmî ister gölge kullanım olsun, yapay zekâ artık iş dünyasının ayrılmaz bir parçası. Rekabetten kopmak istemeyen, müşterisini daha iyi tanımak isteyen, verimliliğini artırmak isteyen her işletme bu dönüşümün bir parçası olmak zorunda. YZ’yi benimseyen, eğitimle destekleyen, etik ilkeler çerçevesinde yöneten ve onu stratejik planlarına entegre eden işletmeler, rekabetin bir adım önüne geçecektir, çünkü artık mesele, teknolojiye sahip olmak değil, onu doğru şekilde yönlendirmektir.