Artera Mimarlık: Kucaklayıcı Girişler ve İşlevsel Mutfaklar
Geçen ayki yazımızda “Evlerin iç mekânlarına girip, en çok zaman geçirdiğimiz mekânları nasıl daha keyifli alanlara döndürebiliriz?” gibi konulara değinmiştik. Bu ay ise daha çok girişler, karşılamalar ve mutfakları ele alacağız.
Bir tasarımın bütünüyle ele alınması gerekse de, mekânların en önemli yeri kuşkusuz, girişidir. Peki, giriş ve karşılamalar nasıl olmalıdır?
Türk milleti olarak biz her zaman ev sahipliğimizle tanınmış, bilinmişizdir. Hatta bu konuda söylenmiş pek çok atasözü ve deyiş vardır. Buradan yola çıkacak olursak iş yeri, otel, hastane, ofis veya ev fark etmeksizin giriş tasarımı karşılayıcı, kucaklayıcı ve sıcak olmalıdır. Konutlarda (villa veya apartman dairesi fark etmez) sıcak, ferah, mümkünse geniş karşılamalar hazırlanmalıdır. Bu mekânlara konulacak çiçekler, dışarıda bulunan doğanın içeri akışını sağlayacaktır. Aynalar ve ışık oyunları, bu mekânları hem geniş gösterecek hem de çıkış ve girişte insanların üst başına bakabilmesi gibi bir fonksiyon da kazandıracaktır.
Ticari alanlara gelecek olursak; buralarda durum değişkenlik gösterir. Mekânın ne amaçlı olduğu, oranın giriş tasarımında en önemli etkendir. Yani bir hastanenin, otelin, restoranın, ofisin, polikliniğin girişi birbirlerinden çok farklıdır; ama hepsinin ortak yanı, konforlu, mekân büyüklüğüne göre bekleme alanlı, kurumsal kimliği ve yapılan işi daha girmeden tanımlayabilen ve mümkünse firmanın gücünü de anlatan bir tasarım olmalıdır. Yirmi seneyi geçen meslek hayatımızda en çok karşılaştığımız durumlardan biri, firmaların kurulum aşamasında giriş ve karşılamaya hiç önem vermediği ama yıllar içinde bunun en önemli alan olduğunu anlayıp düzeltmeye çalıştığı oldu.
Gelelim evlerimizin ve bugünlerde önemi artmaya başladığından dolayı iş yerlerimizin mutfaklarına.
Mutfak konusu, biraz daha kapsamlı ele alınması gereken bir konu; çünkü konutlarda, özellikle çalışan aileler, evde bulundukları zamanın çoğunu mutfakta geçirmektedir. İşten gelinir, yemek yapılır ve ailece yemek yenilir. Sabah da işe gitmeden hızlıca kahvaltı yapılır. Bu hızlı yaşam biçimi mutfaklarımızda bazı tasarımsal değişikliklere neden oldu. Mesela mutfaklarımız giderek, açık mutfaklara dönmeye başladı. Açık mutfak yapamayanlar bile bir küçük ada yardımıyla bunu salona açtı ve hem ailesiyle sohbet edip, hem de yemek yapmanın yöntemlerini buldu. Ailece yapılan yemekler, erkeklerin ve hatta çocukların bile bunu eğlenceli bir şeye dönüştürmesi de mutfakları daha geniş alanlar haline getirdi.
Sebep ne olursa olsun biz, mutfağı hep müşterimize özel planladık. Yani müşterimize mutfak yapmadan önce onun mutfak alışkanlıklarını inceledik, yaşam tarzına baktık, hatta hangi elini kullandığına bile dikkat ettik, çünkü sağ elini kullanan bir insanla sol elini kullanan bir insanın mutfak tasarımı aynı olamaz. Mutfaklarda ergonomi çok önemlidir. Mutlaka çalışma üçgeni iyi ölçülmeli ve çok iyi tasarlanmalıdır. Unutmayın, ergonomisi ve çalışma üçgeni doğru olan bir mutfak sizin çok ama çok daha az yorulmanız demektir.
İş yerlerinde ise durum doğal olarak farklı. İş yerindeki mutfağın büyüklüğü, o mutfağın ne sıklıkla, ne amaçla kullanıldığı ve kaç kişiye hizmet verdiği gibi etkenler nedeniyle değişiklik gösterir; fakat iş yeri veya konu değişmeksizin bu tarz mutfaklarda da yine çözüm çok önemlidir (Restoran mutfakları başlı başına ayrı ele alınması gerektiğinden, onu bu yazımıza dahil etmiyoruz.). Günümüz şartlarında ise iş yerleri; mutlu çalışanların, başarı oranını arttırdığının farkına vardı. Bu sebepten dolayı da onların dinlenme alanlarına önem vermeye başladı. Bunların başında da mutfak geldi. Mutfaklar, daha çok camı olan ve ferah alanlara yapılmaya başlandı. Hatta mümkün olduğu durumlarda bunun dışarı bir kış bahçesine veya en azından bir balkona açılmasına önem verildi. Mutfak gibi önemli alanlarda unutulmamalıdır ki tasarımdan önce fonksiyon çözülmelidir.
Bu ayki yazımızda bina girişleri, karşılamalar ve mutfaklardan bahsetmeye çalıştık. Bir sonraki yazımızda ise çocuk odaları ve çalışma odalarına yer vereceğiz.