Amerikalılardan Türkiye’nin Keyifli Serüveni
İki güzel Amerikalı bayan; Türkiye’deki maceralarını konu alan “Miss Adventures-Turkey” adlı bir program çekiyorlar…
Macera seven Türk asıllı Amerikalı Angelina Altishin ve arkadaşı Diana Davis, eğlenceli bir belgesel tadında olacak seyahat programlarında Türkiye’yi, Türk kültürünü, yaşam biçimini dünyaya tanıtmak istiyorlar. Amerikan Güreşçisi de olan bu hoş hanımlar, Barbaros Şansal’ın katkıları ile Türkiye’de turizm patlaması yaşatmayı planlıyorlar… Biz de İstanbul’da gerçekleşen ilk çekimlerinin ardından kendileriyle buluşup, bu farklı program hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştiriyoruz…
Öncelikle Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz çekimlerinizden biraz bahsedelim mi? Şovunuzun amacı nedir?
Angelina: Bu şov 13 farklı bölümle Türkiye’yi anlatacak olan bir şov. İlk bölümümüz İstanbul’da gerçekleşti ve daha çekimini yeni bitirdik. Biz sizleri, özellikle yurt dışında tanıtmak için buradayız. Yabancı ülkelerin insanlarına Türkiye’yi, Türk kültürünü anlatmak istiyoruz. Türkiye seyahat etmek için harika bir yer. Biz programda ayrıca Amerikalı bayanlara, Türkiye’de yabancı bayanların dilediği şekilde gezip, eğlenebileceklerini de gösteriyoruz. “Biz dileğimiz gibi dolaşabiliyorsak siz de dolaşabilirsiniz. Bizim yaşadığımız maceraları siz de yaşayabilirsiniz.” mesajını veriyoruz.
Diana: Türkiye’yi Amerika’ya tanıtmak ki Amerika’nın büyük bir çoğunluğunun televizyon izlediğini göz önüne alırsak; Amerikalı bir gezgin zaten Türkiye’yi ve ne kadar güzel bir yer olduğunu biliyor. Ancak Türkiye’nin bir Orta Doğu ülkesi olduğunu bilen ve kültürünün ne kadar farklı olduğundan haberi olmayanlar da var. İşte biz de kültürüyle, laikliğiyle, insanıyla Türkiye’nin tanımadıkları modern çehresini de bu programla göstermeye çalışıyoruz.
Barbaros Şansal: Başka bir mevzumuz daha var. New York’un telefon kodu 212, İstanbul’un telefon kodu da 212. Aynılar. Çok basit. Amerika’nın yurtdışı çıkış kodu +1, Türkiye’nin çıkış kodu da +9. İlk ve son numara. Avrupa’nın bir sınırı Amerika, diğer sınırı da Türkiye…
13 farklı bölüm daha yapacağınızı söylediniz. Bunlar nerede gerçekleşecek?
Barbaros Şansal: 13 farklı şehirde gerçekleşecek…
Şimdi okurlarımız merak edecekler. Nerelerde olacak?
Angelina: Aslında yapım şirketimiz bu mekanların hepsini hazırladı ve bize adlarını da verdiler ama bu isimler hep Türkçe olduğu için, tam hatırlayamıyorum.
Barbaros Şansal: Tabii haklı, hatırlamak zor olabilir. Ama şunu hatırlarsın belki; bir tanesi Bodrum, sonra İzmir ve Ankara’mız var… Sonra Samsun, Ordu, Karadeniz kıyıları var… Güneydoğu var…
Angelina: Yani Türkiye’nin bütün farklı kültürleri var…
Peki, Türkiye’de yaşadığınız maceralarınız nasıl başladı?
Barbaros Şansal: Bana aşık olmalarıyla başladı… (gülüyor)
Angelina: Evet, aynen! Bu yüzden geri dönemedik. (gülümsüyorlar) Türkiye’de bulunmaktan çok mutluyuz. Benim ülkemde birçok kişi Türkiye’yi yeterince tanımıyor. Bu program ile Türkiye’de seyahat etmenin ne kadar rahat, kolay, eğlenceli, ilginç olduğunu ve Türk insanının ne kadar iyiliksever ve misafirperver olduğunu göstermek istiyoruz.
Barbaros Şansal: Aslında Angelina’nın annesi Türk, çok akıllı ve hoş bir bayan. Ama Angelina Amerika’da doğmuş ve orada büyümüş. İşte bu yüzden de Angelina biraz köklerine inmek istedi. Amerikan bakış açısıyla, ki bunu politik açıdan söylemiyorum, Türkiye çok farklı bir ülke. Uzaktan çok da iyi bilinmiyor. Çok şaşırıyorlar, gerçeği görünce… İşte onlar da bunu düşünerek buraya geldiler ve bizim güzel prenseslerimiz Angelina ve Diana; gezmeye, alışveriş yapmaya, eğlenmeye, hayatın tadını çıkarmaya ve diğer insanlara asıl gerçeği göstermeye karar verdiler. Bu bir “Reality Show” değil. Bu günlük hayatta birebir yaşanan, tamamen doğal bir program.
Şu ana kadar İstanbul’da başınıza gelmiş olan ilginç maceralarınızdan birkaçını anlatmanızı istesek…
Barbaros Şansal: Angelina çok kötü kancalandı…
Angelina: Evet, maalesef. Bir gün çok kötü bir set kazası geçirdim. Balık avlamak için kancayı takarken gözüme girdi ve sadece 16 Türk lirasına gidip cerrahi bir ameliyatla çıkarttırdım. 16 Türk lirası inanabiliyor musunuz? Ve sadece 30 dakika sürdü…
Peki, Barbaros Şansal ile çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Barbaros Şansal: Çok uzun hikaye aslında…
Angelina: Hadi uzun uzun anlatalım…
Barbaros Şansal: Ünüm Amerika’ya bile yayılmıştı… Bir restoranda bu güzel hanımlarla karşılaştım… Beni tanıdılar… Ben de onları masama davet ettim… Çok eğlenceli zamanlar geçirdik… Tabi, bu çekimde gerçekleşen olay. İşin aslına gelince… Angelina’nın annesi bana gelip projeden bahsetti ve benden bir tür yönlendirme istedi. Aslında yönlendirme de değil arkadaşlıktı bu, bir anlamda destekti. Ve ben de “zevkle” diye yanıtladım. Bir yapım şirketi arıyorlardı, ben de onlara stratejik fikirler verdim, ne tür ilişkilerde bulunmaları gerektiğini söyledim. Sonra gelip benle buluştular, görüştüler ve çekimi benle yapmaya karar verdiler. Çünkü onlar benim fan’larım. (gülüyor)
Bu ilk televizyon projeniz değil sanırım…
Barbaros Şansal: Doğru, daha önce de Türk televizyonlarında iki farklı program yaptım.
Ama duyduğumuza göre daha önce hiç Amerikan programında yer almamışsınız…
Barbaros Şansal: Evet, Alman okulunda okurken de bazı Alman dizilerinde yer alıyordum. Ama bu proje çok özel, hem arkadaşlarlayım, hem bu iki güzel bayanlayım, hem de kendi işimi yapıyorum… Onlar bu işin bir parçası, o kadar modaya uygunlar ki… Alışveriş yapmayı çok seviyorlar, bazen çocuklaşıyorlar. Ama bu şovun konsepti bu; maceracı bayanlar olmaları gerekiyor.
Türkiye’ye gelmeden önce yaşayacaklarınıza dair bir öngörünüz var mıydı?
Diana: Aslında bu benim Türkiye’ye ikinci gelişim. Yaklaşık dört yıl önce de buraya gelmiştim ve bayılmıştım. Şimdi de buraya tekrardan gelip Angelina ve Barbaros’la bu projede çalıştım. Buradaki insanlar çok sıcak ve samimi. Burada olmak büyük bir zevk benim için. Türkiye’yi, Amerika’ya tanıtmaya ve yabancıların burada seyahat etmelerinin son derece keyifli, eğlenceli, güvenli ve rahat olduğunu göstermeye çalışıyoruz.
Angelina: Türkiye’de bir Amerikalı olmakla ilgili pek çok harika hikayemiz var aslında. Türkiye harika bir yer. Herkes çok güler yüzlü, misafirperver ve yardım etmeyi çok seviyorlar. Dışarıdan bakan insanlarsa Türkiye’yi çok yanlış tanıyorlar. Biz bu tabuları yıkacağız ve Türkiye’nin tarihi ve turistik yerlerini, insanını, kültürünü tanıtıp herkesin Türkiye’ye tatile gelmesini sağlayacağız.
Yapımcınız kim, kolay anlaşabildiniz mi?
Angelina: Merkezi Ankara’da bulunan profesyonel bir Türk şirketiyle çalıştık. Daha önce de uluslararası çalışmalara imza atmış bir şirket. Amerika’dan beri programın tüm detaylarıyla ilgilenen Tuğrul Öztürk ve Fırat Keçeci’ye buradan tekrar teşekkür etmek isterim.
Barbaros Şansal: Bizim çok zor koşullarımız yok. Gerekli olan izinleri kolayca alabiliyorlar. Çünkü halka açık olarak yapılıyor çekim. Bu arada projede yer alan herkesle de arkadaş olduk, onları da daha önceden tanıyordum, çok eğlencelilerdi ve çalışılması çok kolay insanlardı. Böyle İstanbul’un kendini beğenmiş yapım şirketlerinden değiller. Çantaları taşımaya da yardım ettiler, hep beraber oturduk yemek yedik. Yani demek istediğim kolay bir işti. Çok kaliteli insanlardı, teknik donanım da aynı şekilde çok iyi kalitedeydi.
Angelina: HD formatında gerçekleştirdik tüm çekimi. Çekimin kalitesi de, renkler de en yüksek düzeydeydi. Ve Barbaros çok haklı, pek çok yere ulaşabilmek için Türk yapım şirketiyle çalışmak çok doğru bir karar oldu. Yabancı bir şirket bu kadar kolay bir şekilde böyle yerlere ulaşamazdı.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Angelina: Burada olmaktan çok mutluyum.
Barbaros Şansal: Yeni kıyafetler, kürkler, tüyler görmeyi dört gözle bekliyoruz. (gülüyor)
Diana: Ben de burada olmaktan çok mutluyum. Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle… Çok teşekkürler hepinize…
Röportaj: Hande Örekli