Mama Luma, Çocuk Modasının Yükselen Değeri
Global pazarda, kız çocukları için tasarım ürünlerin satışını gerçekleştiren Mama Luma’nın kurucusu Ata Sarı, markanın hikâyesini ve kendilerini sektörde öne çıkaran özellikleri paylaşıyor…
Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?
1995 yılında İstanbul’da doğdum ve bu şehirde büyüdüm. Eski ismi ile Özel Yüzyıl Işıl Okulları’nda ilköğrenimimi tamamladıktan sonra Hisar Okulları’ndan lise diplomamı aldım. Üniversite eğitimi için gittiğim Kaliforniya eyaletinde bulunan Santa Barbara’da dolu dolu yedi sene geçirdim. University of California, SantaBarbara’da İstatistik Bilimleri bölümünden mezun olduktan sonra 2017 senesinde Mama Luma’yı kurdum. Mama Luma, annemin tasarımlarını hayata geçirdiğim, üst segmente hitap eden tasarımcı bir çocuk markası. 1-12 yaş aralığındaki kız çocuklarıiçin ürünler üretiyoruz.
Çok hareketli ve sporcu bir kişiliğimin olduğunu söyleyebilirim. Kazanma ve başarı isteğim de buradan geliyor aslında. Mükemmeliyetçi olmanın sıkıntılarını zaman zaman hayatımın belirli alanlarında yaşıyor olsam da ben hayata hep olumlu bir perspektiften bakıyorum ve bu felsefeyi benimsemeye özen gösteriyorum. Bugün geriye dönüp baktığımda Santa Barbara’da geçirdiğim sürenin hayata bakış açımda ve kişisel gelişimimde çok olumlu etkileri olduğunu gözlemliyorum.
Mama Luma’nın kuruluş hikâyesini ve Kaliforniya’dan Türkiye’ye kadar uzanma sürecini anlatır mısınız?
Üniversitenin üçüncü senesinde ilk büyük kur artışı gerçekleşti. Global pazarda annemin tasarımlarının daha değerli olacağının bilincinde hareket ederek, kur ve yüksek kâr odaklı bir iş modeli geliştirmeye karar verdim. Aslında tam da bu şekilde başladı Mama Luma. İsmi ve logosunu tasarladım, bir web sitesi oluşturdum ve satışa hazır hale getirdim. Şirketimizi Kaliforniya’da kurar kurmaz marka oluşumu ile ilgili çalışmalara başladım ve ilk olarak toptan satış için girişimlerde bulundum Amerika’da.
2017’de Kaliforniya’nın en büyük yangılarından olan Thomas Fire sebebi ile evlerimizi terk etmek durumunda kaldık. Ben de ev arkadaşlarım ile beraber gittiğim San Francisco’ya, elimde bir de numune valiz götürdüm. Elimde minik bir valizle girdiğim ilk çocuk mağazasının sahipleri de tesadüfen o anda oradalarmış. Amerika’nın en prestijli çocuk butik zincirine girdiğimin farkında bile değildim. Burada ilk büyük hacimde ticaretimizin yanı sıra Mama Luma’yı dünyanın önde gelen markalarının yanında konumlandırılmayı başardık. Bu ivme ile SantaBarbara’da ilk mağazamızı açtık ve pandemiye kadar başarılı bir şekilde işlettik. Birleşik Arap Emirlikleri, Panama ve Azerbaycan’da franchise anlaşmaları gerçekleştirdik. Bu süre zarfında dijital pazarlama ve markalaşma adına kendimi geliştirme fırsatı buldum, ticaretimizi ölçeklendirerek büyüttüm ve e-ticaretteki başarımız Mama Luma’yı sektörün önde gelenlerinin radarına soktu. İtalyan bir marka direktörü bize LinkedIn üzerinden ulaştı ve birlikte çalışmaya başladık. Gelişenhacim ile birlikte Türkiye’de bulundurduğumuz envanterin artması Türkiye pazarında bizi bir arayışa itti ve 2021’in sonuna doğru Galataport mağazamızı açtık ve Mama Luma Türkiye’ye giriş yaptı.
Ürünlerinizin tasarım ve üretim aşamaları nasıl işliyor?
Tasarımcımız annem. Kendisi tüm tasarım ve üretim organizasyonlarını yönetiyor. Tasarladığı ürünlerin materyallerini tedarik edip, kendi bünyemiz altında İstanbul’da üretiyoruz.
Sizi çocuk giyim sektöründe bu kadar öne çıkaran özellik nedir?
Kalite, tasarımlar ve renk uyumu diyebiliriz. Ürünlerimizin kalitesinin global standartların üzerinde olmasına hassasiyet gösteriyoruz. Ulaşılabilir lüks ürünler sunuyoruz müşterilerimize.
Geçtiğimiz periyodda çok ciddi bir pazarlama alt yapısı oluşturduk. Web sitemiz,endüstrideki performans skorları en yüksek sitelerden biri diyebiliriz. Sanal gerçeklik alt yapımızı da geliştiriyoruz ve yakın zamanda duyuracağız. Doğru ürünü, en gelişmiş teknikler ile pazarlamak markamızın sektörde öne çıkmasının baş sebebidir.
Koleksiyonlarınız nasıl oluşuyor, tasarımlarınızdaki ilham kaynağınız nedir?
Tamamen annemin hayal gücü ve vizyonu. On sekiz yaşında THY’de çalışmaya başlayıp dünyada gezmedik yer bırakmamış. Yirmi seneyi aşkın süre de Herrymarkasının marka ve tasarım departmanlarını yönetmiş. Ben kendisine, onun sürekli meyve veren bir ağaç olduğunu söylüyorum. Gerçekten inanılmaz bir tasarımcı, bir sanatçı ve daha çok hakkında konuşulmayı hak ediyor. Birlikte çalışmaya başladığımızdan beri koleksiyon geliştirmelere daha analitik bir bakış açısı getirmeye de başladık. Daha optimize ve planlı yol alıyoruz artık.
Kargolarınızın herhangi bir ülkeye ulaşması kaç gün içerisinde gerçekleşiyor?
Üç ila beş gün içerisinde tüm ülkelere teslimat gerçekleştiriyoruz. Avrupa’da bu süre bir güne kadar iniyor. Şirket politikası olarak tüm ülkelere ücretsiz kargo sunuyoruz.
Moda sürekli gelişen ve değişen bir sektör. Siz şu an Türkiye’deki ve dünyadaki çocuk modasını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye inanılmaz bir tekstil ülkesi ve önümüzdeki süreçte büyümeye de devam edecek. El işçiliğimiz ülke olarak gerçekten çok iyi. Çocuk modası, yetişkin modasında olduğu gibi evriliyor. Trendler daha rahat ve spor ürünlere doğru kayıyor. Markalar daha doğa dostu kumaşlar kullanmaya özen gösteriyor. Pandemi süresince ve sonrasında piyasalardaki dalgalanmalar, çocuk modasını da derinden etkiledi. E-ticaretin artan hacmi, dijital pazarlama üzerinde yapılan yatırımları da arttırdı ve bu durum kişisel verilerin korunması ile ilgili sorularıortaya çıkardı. Moda ve e-ticaret ile ilgili değinmek istediğim en önemli konu da bu aslında. Apple şirketinin yürürlüğe soktuğu kişisel verilerin korunmasına yönelik hamle, dijital reklamlara bağlı olarak büyüyen markaları negatif yönde etkiliyor ve etkilemeye devam edecek. Pandemi ile birlikte e-ticarete doğru ciddi bir satış hacmi kaymıştı. Fiziksel mağazaların pandemi sonrası tekrardan değerleneceğini düşünüyorum. Dijital pazarlamada yaşanan teknik sıkıntıların etkileri sandığımızdan daha büyük olacak ve bu, modanın ve alışverişin seyrini değiştirecek.
