GENÇ VE BAŞARILI MİMAR YASEMİN MASİS
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Mimar kimliğinizden ve bilinmedik yönlerinizden bahsetmenizi istesek neler söylersiniz?
İstanbul’da doğup büyüdüm. Eğitimimi de yine İstanbul’da tamamladım. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduğum yıldan beri yani yaklaşık 10 senedir de aktif olarak mesleğimi sürdürmekteyim. 2009 yılında kendi ofisimi kurdum ve proje tasarım, uygulama, iç mekan tasarımı konularında çalışmaya devam ediyorum. Kendi işimin sahibi olmak, üretmek bana inanılmaz bir güven ve haz veriyor. Genellikle kendi inşaat projelerimizi yaptığımız için farklı işverenlerle çalışma vaktim olmuyor. Hem çalışma hayatı, hem ev düzenini sağlamak aslında o kadar yoğun ki pek de boş vaktim kalmıyor… Ama her zaman arkadaşlarımla buluşmaya, sohbet etmeye, sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye, aile ziyaretlerine, misafir ağırlamaya ve ilgili olduğum konulardaki seminerleri takip etmeye zaman ayırmaya çalışıyorum. Bunun dışında eşimle beraber bol bol seyahat etmek ve sinemaya gitmekten, spor yapmaktan çok keyif alıyorum.
Hayalinizdeki işi mi yapıyorsunuz peki?
Çocukluğumdan beri hep yaratıcı işler yapan, resim çizen, estetiğe önem veren, sanatla ilgili birisi oldum. Arkadaşlarıma, aileme taklitler yapar, kostümlere bürünür, küçük oyunlar yazar, oynardım… Hayalimde oyuncu olmak vardı aslında. Ancak okulda çok başarılı bir öğrenci olduğum için ailem ve hocalarım fen-matematik alanında eğitimime devam etmem konusunda ısrarcı oldu ve ben de matematiğin sanatla iç içe olan meslek dalını yani mimarlığı seçtim. Çocukken sürekli odamdaki mobilyaların düzenini değiştirir, odamı kendim boyar, yenilikler yapmaya çalışırdım. Bulunduğum ortamlarda mobilyaların doğru yerleştirilip yerleştirilmediğini inceler, babamla pazar günleri yapı marketlerini gezerdim… Mimarlık benim için kaçınılmaz bir meslekti. Her ne kadar işin kaba inşaat ve uygulama kısmı çok ağır ve yorucu olsa da, yaratmaktan, üretmekten ve mekanları giydirmekten çok keyif alıyorum.
Kendi evinizin de iç mimarisi ile siz ilgilenmişsiniz… Biraz evinizden bahsetmenizi istesek… Nasıl bir tarzı var evinizin? Evinizi nelerden ilham alarak tasarladınız?
Evin sadece iç mimarisi ile ilgilenmedim. Evin yeni mimari proje ve uygulamalarını da ben yaptım baştan sonuna kadar. Evi satın aldığımızda kendi yaşam biçimimize uygun bir plan şeması elde etmek için yeni bir tadilat projesi hazırladım. Hem bahçede hem de evde çok ciddi yıkım ve yeniden inşa ettiğim alanlar oldu. Bu da uzun bir zaman aldı. Ama sonunda istediğimiz planda bir ev elde etmiş olduk. Sonra iç mekan tasarım projelerini hazırladım ve uygulamaya koydum. Kendi evim olduğu için bizim tarzımızı yansıtan sade ama zamansız şık, fonksiyonelliği temel almış, modern, sakin mekanlar yaratmak istedim. Aslında evimizi oluştururken kendi yaşam tarzımızdan ilham aldım diyebilirim. Bizimle birlikte gelen koleksiyon tablolar ve bazı parçaların burada da hayat bulduğu, nötr renkler, doğal dokular, sakin tonlardan oluşmuş modern bir ev oldu.
Biraz da yaptığınız projelerden bahseder misiniz? Yasemin Masis imzalı olan ve sizin en çok beğendiğiniz proje/projeler diye ayırmak gerekirse neler söylemek istersiniz?
Bugüne kadar aslında yaptığım projelerin çoğunu severek yaptım ama en en beğendiğim dersek kendi evimden sonra; yaptığım otel projesi diyebilirim.
Eskidji Suites isimli otel projesi benim de çok içime sinen, insanlar tarafından da çok beğenilip takdir gören bir proje oldu. Bu kadar büyük ölçekte bir işi de başarıyla tamamlamış olmak benim için hem çok önemli hem de çok gurur verici. Onun için bu otel projesinin benim için yeri çok ayrıdır.
Güzelliğiniz ve şık tarzınızla herkesin beğenisini topluyorsunuz. Tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Mimar kimliğinizin tarzınıza etkisi oluyor mu?
Güzellik görecelidir hem de geçici. Önemli olan her zaman temiz, sağlıklı ve pozitif olmak bence… Mimar olarak modayı takip etmek bir hobiden ziyade mesleğimin bir gerekliliği. Bunun için dönemleri, sanat akımlarını, modaya etkilerini bilmemem olanaksız. Yenilikleri ve modayı takip etmek zorundayım…
Oran-orantı benim mesleğimin altın kuralı. Dış görünüş ve estetik duruş çok önemli. Binaları ve mekanları en mükemmel biçimde şekillendirmeye çalışırken kendi görünüşümün kötü olması pek doğru olmaz. Dış görünüşümde de tarzım için zamansız klasik parçalarla, net, sade ama şık bir tarz yakalamaya çalıştığımı söyleyebilirim.
Yazın gitmekten hoşlandığınız yerler nereler?
Yazları St.Tropez’e gitmekten ve güneydeki koylarımızı gezmekten çok keyif alıyorum. Çok sıcaklarda ise daha serin olan Kuzey Fransa’da veya Londra’da geçirmeyi tercih ediyorum. Deniz ve güneş tatili için daha çok kışları Maldivler’e gitmeyi seviyoruz. Burası günlerinizi hiç ayakkabı/terlik giymeden sadece mayo ve beyaz t-shirt’le geçirebileceğiniz tek yer.
Tatil bavulunuzun vazgeçilmez parçaları nelerdir?
Yaz tatili için bavulumda hafif ve rahat kıyafetler olur. Genellikle %100 pamuktan yapılmış açık tonlarda t-shirt, şort ve elbiseler. Bikini, güneş gözlüğü, güneş koruyucusu ve nemlendirici… Kişisel temizlik ürünlerim. Serin olması durumunda üzerime alabileceğim kaşmir şalım, gece için şık kırışmayan bir-iki elbise, sandeletler, kitaplarım ve iPad’im olur.
En son hangi kitabı okudunuz? Okurlarımıza yazın deniz kenarında okuyabilecekleri birkaç kitap önermenizi istesek…
Roman okumayı hiç sevmem ve okumam da. Daha çok tarih, araştırma türü kitaplar okumayı severim. En son George Armstrong’un “Rothschild Para İmparatorluğu” isimli kitabını okudum. Ayşe Hür’ün “Öteki Tarih” isimli kitabını mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Bir de Cahillikler Kitabı hem eğlenceli hem de bir çok yeni şeyler öğrendiğim bir kitap, ben çok sevdim…
Bu yaz sizce en moda parçalar, en moda renkler ve en moda aksesuarlar neler?
Bu yaz grafik desenler çok moda. Siyah beyaz çizgililer ve dama desenlerini Marc Jacobs, A kesim eteklerde, mini elbiselerde o kadar güzel kullandı ki… Hem Louis Vuitton’da hem de Balmain’de en güzel örneklerini gördük. Chloe, Gucci ve Givenchy volanlarıyla yer alırken, gardroplarımızda Etro, Emilio Pucci ve Kenzo’nun dragon, nilüfer çiçeği, palmiye yaprakları gibi doğu esintili desenleriyle süslediği kimono ceketler, elbiseler çok moda… Bunun yanı sıra fütüristik ve eğlenceli tekno desenli elbiseler veya hologram kıyafet ile aksesuarlar da bu yaz tam dikkat çekmek isteyenler için. Sezonun bir diğer hit trendi ise şeffaf aksesuarlar. Şimdiye kadar kolye ve bilekliklerde karşımıza çıkan şeffaf dokular bu yaz çanta ve ayakkabılarımıza taşınıyor…
Çok güzel ve bakımlısınız. Okurlarımızla paylaşmak isteyebileceğiniz özel bakım sırlarınız ya da rutin olarak kullandığınız bakım ürünleri var mı?
Güzel olmak için her zaman birinci kural temiz olmak. Temiz ve bakımlı tırnaklar, saçlar, dişler, temiz kokan bir ten için aslında bildiğimiz su ve sabunun dışında bir şey gerekmiyor. Ben kozmetik ürün olarak hiç bir şey kullanmıyorum çünkü bu ürünlere inanmıyorum. Sadece akşamları yüzümü temizlemek için OBAGI’dan yüz yıkama jeli ile yüzümü yıkıyorum. Yüzümün nemini yitirdiğini hissettiğim dönemlerde de nemlendirici kullanıyorum o kadar… Gereksiz yere erken yaşta yapılan estetik müdahalelere, dolgulara, botokslara hiç özenmemek, tavsiye edilen her kozmetik ürününü kullanmamak, gündüzleri ağır makyaj yapmamak, yatarken mutlaka cildi temizlemek, güneş koruyucu kullanmak, sağlıklı beslenip, kaliteli uyku uyumak herkesin bildiği ama en doğru tavsiyeler bence.
Peki, formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Haftada 4 gün Gökçe Keşkek’le pilates yapıyorum. Açık havada yürüyüşler yapmaya özen gösteriyorum. Ailece çok sağlıklı ve hafif yiyeceklerle beslenmeyi özellikle zeytinyağlı sebze ağırlıklı yemek yemeyi seviyoruz. Bunun dışında spor yaptığım için kaliteli saf protein kaynakları tüketiyorum. Her ne kadar bir tatlı delisi olsam da mümkün olduğunca erken saatlerde ve az miktarda tüketmeye çalışıyorum.
Sosyal sorumluluk projelerinden bahsedelim birazda… Sosyal sorumlulukla ilgili neler yapıyorsunuz?
Annem bizi hep yardımlaşmayı ve paylaşmayı öğreterek büyüttü, bunun için de maddi manevi elimizdekini her zaman bölüştük. Şimdi de mümkün olduğu kadar sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye çalışıyorum. Bir sosyal sorumluluk projesini tamamlayabilmek için tahmin edemeyeceğiniz kadar çok insan büyük bir özveri ile çalışıyor ve zaman ayırıyor. Kendini buna adayan arkadaşlarım var ve onları çok takdir ediyorum. Hem iş hayatında çalışmak hem de bu projeleri gerçekleştirmek çok zor olsa da bu yıl Koruncuk Vakfı ve Yaratıcı Çocuklar Derneği’nin işbirliği ile gerçekleştirdikleri projede görev aldım, seve seve… Çok da güzel, verimli bir proje oldu. Mümkün olduğunca eşim de ben de maddi, manevi desteğimizi esirgememeye çalışıyoruz derneklerden ve bunu sürdürmeye de devam edeceğiz. Bu yıl da yine Koruncuk Derneği’nin çok güzel projeleri olacak geçen hafta ilk toplantımızı yapıp çalışmalara başladık bile…
Yakın zamandaki projelerinizden bahseder misiniz?
İş hayatında şu anda eşime ait olan Tavuk Adası’ndaki projemize konsantre olmuş durumdayız. Tavuk Adası, Ayvalık Cunda Adası karşısında 17 dönümlük bir ada. Bunun 14 dönümünü eşim Dikran Masis satın aldı. 3 dönümlük üzerinde harap bir kilise bulunan bölümü ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca restore edilmek üzere eşime tahsis edildi. Buradaki kazı çalışmalarını tamamladık, şimdi ise var gücümüzle restorasyon projeleri üzerinde çalışıyoruz. Manastırı restore edip müze olarak yeniden hayata kazandıracağız. Eşim bu proje konusunda çok titiz ve sıkı bir çalışma istiyor. Bunun için Nevzat Sayın harika bir çalışma hazırladı. Kazı çalışmaları bitti, onayların ardından restorasyon çalışmalarına başlayacağız ve eminim ortaya çok güzel dünyada eşi benzeri olmayan bir şey çıkacak…
