Kendinle Mutluysan Kimseyle Derdin Olmaz
Bu ay size hayatımda uyguladığım bazı yasalardan bahsetmek istiyorum. Bu yasalar ki, hepsi evrensel nizamda 18 sistemler yasalarıyla indirilmiş, insanları irşat eden, eğiten, kendini kendinden yani egosunu sildirip, kişinin gerçek özünün lotus çiçeği gibi açılmasını, görünür olmasını ve ışıl ışıl parlamasını sağlayan, sonsuzluk boyutlarında sürdürdüğü yolculuğunda her gün bir önceki gününden daha tekamüllü, daha ileri düzeyde, daha mutlu, daha huzurlu, daha bilge olmasını sağlayan pek çok yasadan sadece bazıları…
“Varlığın varlığa saygısı yasası; Sen neysen karşındaki de odur.”
Evrensel sistem, tek bir kum tanesine dahi büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaşmaktadır. Zira, o kum tanesindeki enerjinin, çağlar boyu evrim geçirerek bir gün insana kadar ulaşabileceğini bilmektedir. Yaşamımızda gördüğümüz her şey ve herkes ilahi bir plan tarafından milyonlarca yıllık çalışmalar sonucu muazzam bir teknolojiyle yaratılmış dev bir bütünün parçasıdır. Bu bütünün her bir zerresi, öylesine değerli, güzel ve yüksek bir bilginin dehasıdır ki, ben yolda yürürken, ormanda, arabada, dağda, denizde, kumsalda, çölde, karda, her ama her yerde, etrafıma hep hayranlık ve duyduğum yoğun sevgiden büyümüş gözlerimle bakarak dolaşırım… Öyle hissederim ki, benden sınırsız ve sonsuzca çıkan o sevgi, etrafımdaki herkese ve her şeye dalgalar halinde yayılarak her yanı sarar ve kaplar.
Karşılaştığımız her insanın sıfır frekanstaki bu dünya planetinde ne kadar zorlu süreçlerden geçtiğini, insan bedeni alana dek, değişik kaba madde formlarında tamamladığı süreci ve insana ulaştıktan sonraki enkarnasyonlarında kim bilir ne zorluklar yaşadığını düşünürüm… Hatta o denli derine inmeye gerek, yok zira günümüzde karşılaştığımız herkes öyle zorlu bir yaşam mücadelesi vermektedir ki bunu bildiğimden şefkat doludur her halim.
Teslimiyet Yasası
İçlerindeki en zor yasalardan biri bence. Zira hep değiştirmek isteriz, direniriz, karşı koyarız bazı durum ve olaylara…Teslimiyet yasası, gerçek bir farkındalık bilinci gerektirir ve yukarıyla kurulabilecek en üst düzey iletişimden biridir… Bir şeylerin bizim istediğimiz gibi olmasını sağlamaya çalışır, oldurtamayınca sinirleniriz. Halbuki her şey tam da olması gerektiği gibi oluyordur.
Hani derler ya bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için olmuyordur ya gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur. Her iki durumda da kendimizi yüce aleme tamamen teslim etmeli ve olanın en hayırlısı olduğunu bilerek sükun eylemeliyiz. Gerçekten de gerçek mutluluk teslimiyette. Ben gidiyorum Allah konuşsun, ben gidiyorum o gelsin demek en emin ve kutsanmış ruh hali.
Ketumiyet Yasası
İnsanlar haddinden fazla konuşkan. Gereksiz ve boş konuşan, yalan bilgilerle gündem yaratmaya çalışan popülasyon oldukça yüksek. Olmayan olayların olmuş gibi hatta abartılarak, üstüne katılarak, çarpıtılarak aktarılması yaygın. İşte burada sistem devreye girerek seleksiyon programını uyguluyor çok şükür ki… Ketumiyet yasasına uyabilmenin en bilinen ve kolay yolu üç maymunu uygulamak. Duymadım, görmedim bilmiyorum. Şu dönemde insana lazım olan sükunettir.
“Arınmışlık arınmışlara, büyüklük küçüklere, küçüklükse büyüklere hastır.”
Şu cümleyi anlayabilmek dahi büyük bir olgunluk ve tekamül gerektiriyor değil mi! Kendini arıtmış, özünün ışığını bir kere yakmış, ego zincirinden kurtulmuş kişi, artık farkındalık kazanmış, kendini kendinden silmiş, yücelik yolunda ilerleyen, o yola çıkmış ve geri dönmeyecek kişidir.
Sürekli kendini öven, kendiyle böbürlenen, herkese büyüklük taslayan, başkalarını küçümseyen, yeren insanlar küçük kişilerdir, küçüklüklerini bilirler bu nedenle büyüklük taslamaya ihtiyaç duyarlar.
Gerçek büyükler, kendini kendinden silmiş, herkesi olduğu haliyle, olayları olduğu haliyle kabul edip saygı duyan, bütünle ve kendisiyle bütünlenmiş, egosunu yenme başarısını göstermiş, sükunet ve ağırbaşlılık özelliklerine sahip varlıklardır. Zerrede bütünü, bütünde zerreyi görür, her daim sevgi dolu bir uysallık halinde dolaşırlar etrafımızda. Büyüdükçe küçüleceksin. İşin özü budur.
“Karşılaştığımız her sorun bizi bize kazandıran bir düğümdür. Düğümü çözen kendini de çözer.”
Hiç bir sorun, bize ihtiyacımız olanı öğretmeden bitmez. Karşımıza çıkan engelleri önümüze çıkan duvarlar olarak değil üzerlerine basarak yükseleceğimiz basamaklar olarak görmeli ve kullanmalıyız. Sorunlarımız ne kadar yoğun olursa çözümleri de o denli kolay olur. Üzüntüler beyin kotlarımızı açan anahtarlardır. Her sorunun çözümü o sorunun içinde gizlidir.
Yaşam matematiksel ve sayısal bir sistem üzerine kurulmuştur. Hiç bir şey rastgele ve tesadüfi değildir. Bunu bilen kişi, girdiği her ortamda ve yaşadığı her olayda öğrenecek ve kendini geliştirip aşacak bir fırsat yaratır. Her gün bir önceki kendi halinden bilgi ve tekamül bağlamında daha, daha ileride olur. Her gün yeni bir kozmik aşama eşiğidir.
“Tanrı sizi, siz de kendinizi yaratacaksınız.”
Bu, evrim tablosunun bir kuralıdır. Yüce plana saygılı, doğayı, insanı, olanı olduğu gibi kabul eden, her şeyi olduğu gibi koşulsuzca seven, her şeyin ve herkesin bir olduğu bilgisine erişmiş, ben değil biz diyen, sonsuz sevgi, sonsuz hoşgörü, sonsuz sabır sahibi kişi, gerçek mutluluğun ve ışıklı yarınların meşalesini elinde tutan kişidir. O artık güneşli günlerin bir güneşi olmuştur. Bir binanın birinci katında oturanla, yüzüncü katında oturan kişinin manzarası aynı değildir. Ve, o binanın basamaklarını birer birer çıkmakta öyle kolay değildir. İşte burada, Tanrı insanını yaratmıştır, lakin insan da kendini yaratacak, o binanın ateşten basamaklarını tek tek, her zorluğa rağmen sabır ve sebatla, olana hoşgörü göstererek ve hep en derinden severek çıkacak, kendini ışıldayan bir güneş haline getirecektir.
Hayatımdaki yasalarım bitti mi, hayır tabii ki bitmedi… Lakin bu ay için şimdilik bu kadar… Her ay birazını daha paylaşacağım sizlerle. Bu fani yaşam yolculuğunda size de yarar sağlaması dileğimle.
Çok tatlı bir haziran ayı olsun. Sevgimle…