Dinamik ve Tutkulu Deniz Berdan
Çocukluğundan beri modaya müthiş bir tutkuyla bağlı olan Deniz Berdan’la, Cengiz Dikbaş’ın stüdyosunda buluşuyoruz. Herkesin üstünde çekim heyecanı var… Bekliyoruz veee Deniz Berdan içeri giriyor…
Harika fiziği ile tüm gözleri üstünde toplayıp her şeyi unutturuyor bize…
Sımsıcak gülüşü, pozitifliği ve samimi tavırlarıyla karşımıza çıkan Deniz Berdan çekime başlar başlamaz duruşu ve tarzıyla herkesin aklını başından alıyor. Enerji dolu bir yapıya sahip olan modacının hızına, temposuna yetişmek mümkün değil, tek kelimeyle baş döndürücü diyebiliriz…
Cengiz Dikbaş ile aralarında herkesin hissedebildiği görünmez bir bağ var. Yıllara dayanan dostlukları sebebiyle birbirlerini çok iyi anlayan ikilinin uyumu bizleri de hayrete düşürüyor. Çekim olağanüstü güzellikte gerçekleşiyor… Deniz Berdan’ın kreasyonları, muhteşem fiziği ile birleşince Cengiz Dikbaş da harikalar yaratıyor ve ortaya çok hoş kareler çıkıyor.
Çekim boyunca bizlere birbirinden şık kıyafetler sunan Deniz Berdan’ın tasarımlarının her bir detayı birbirinden özel ve güzel… Ama bir tanesi var ki diğerleriyle kıyaslanamaz… O da tabii ki ortağı gibi olan sevgili kızı Begüm’le birlikte tasarladığı mavi detaylı elbisesi…
Dinamik olduğu kadar tutkulu, bir o kadar güzel, güler yüzlü, doğal ve sempatik biri Deniz Berdan… Biz çekimden çok keyif aldık, her anından hoş anılar çıkarttık… Ve bunları MAG özel sayfalarımızda sizlerle paylaşıyoruz. Enerjinin güzellikle, özgüvenin başarıyla buluştuğu birçok fotoğrafa rastlayacaksınız. Hazır olun bu çekime bayılacaksınız…
“Hayatımdan
ve kendimden
keyif alabilen bir insanım.”
“İşimizin en önemli kısmı
hikayesidir.”
“Avangardist bir stilim var.”
Deniz Berdan’ı herkes çok iyi tanıyor… Kendinizi daha yakından tanıtabilir misiniz?
Hayatımdan ve kendimden keyif alabilen, çok yönlü, işkolik, yeni fikir ve proje sever, takıntılı, evine, ailesine çok bağlı bir insanım. Tabi her şeyden önce iki çocuk annesi hala Haluk’a aşık bir bireyim.
Modaya olan ilginizi nasıl keşfettiniz? Gençlik döneminize ait hatıralar var mı?
Tekstilci bir annenin kızıyım. Kendimi bildim bileli giyim, kuşam, dikiş, kalıp vs. konuları hayatımın bir parçası oldu. Çocukluğumdan beri evimizde iki tip iş alanı vardı. Biri baba mesleği nedeniyle yayıncılık diğeri de anne mesleği nedeniyle giyim ve tekstil konuları. Okul dönemlerimde çeşitli sanat atölyelerine gittim, modaya olan ilgim o zamanlardan başlamış olabilir. Aslında benim sadece modaya değil pek çok konuya ilgim var, moda onlardan sadece biri ve şu an iş olarak da yürüttüğüm kısmı.
Tasarım hayatınız nasıl başladı?
İlk iş hayatıma okul yıllarımda yarı zamanlı moda editörlüğü yaparak başladım, ardından baba mesleği olan yayıncılıkla ilgili birçok iş yaptım ama giyim, kuşam hep hayatımın bir parçası, zaman zaman da işim oldu. Bu süreçte yayıncılığın yanında tekstili hep hobi gibi görünürken daha sonrasında iş olarak geri döndü. Begüm’ün de geleceği moda ile kesişince kaçınılmaz bir şekilde tekrar başladık. Moda tasarım konusunda bu dördüncü sezonumuz. Ürünlerimiz hazır giyimde lüks segmentte ve dört sezondur Harvey Nichols’ta satılıyor.
Tasarımın sadece moda tasarım kısmı ile değil pek çok alanı ile ilgileniyorum. Yayıncılık yaptığım dönemlerde sayfa ve kapak tasarımlarıyla da ben ilgileniyordum. İşin özü hepsi yeni fikir, farklı bakış açısı ve vizyon ile ilgili.
İlk ve son koleksiyonunuza baktığınızda çizginizde sizce neler değişti?
Başlangıçta çizdiklerimiz çok daha minimalistken şimdi daha vintage etkilerde detaylı işler çıkmaya başladı. Bir tasarımcının çizgisinin tam oturması için on sezon geçirmesi gerekiyor. Biz yarısını geçtik iki buçuk yıl sonra tam oturmuş halini hep birlikte göreceğiz.
Tasarımcılık dışında bir de styling ile uğraşıyorsunuz. Siz bu iki işi nasıl bağdaştırıyorsunuz?
İkisi de yaratıcılık ve yeni fikir gerektirir. Öykücü olmanız gerekir, ki işimizin en önemli kısmı hikayesidir. Ben kendimi fikir insanı olarak görüyorum. Bizim adlandırmalarla, unvanlarla işimiz yok aslında. Yaptığım iş bir kıyafet tasarlamak, bir vitrin hazırlamak veya bir enstalasyon yapmak olabilir. Neticede fikir insanıysanız, pek çok sanatçıyla işbirliği yaparak farklı alanlarda da işler yapabilirsiniz. Babam yazma çizme konularında çok yeteneklidir. Çizim yeteneği biraz bana bulaşmış, yazı yazma konusunda ise idare edebilir düzeydeyim. Çizim işlerini kıvırmam ve bol fikirli olmam nedeniyle farklı alanlarda işlerimi yürütebiliyorum. Rahmetli anneciğim çok girişimci ve çalışkan bir insandı. Belki biraz da ondan bulaşmıştır…
Başarılı bir tasarım size göre neleri barındırmalı?
Yeni fikir, temiz işçilik, doğru kullanılmış malzeme ve detaylar… Tabii ki en önemlisi başarılı bir tasarımı pazarlayabilme kapasitesi. İsterseniz dünyanın en iyi tasarımını yapın, pazarlayamadıktan sonra hiçbir değeri olmaz. İşin %30’u tasarımsa % 70’i tanıtım, satış ve pazarlamadır.
Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Avangardist bir stilim var diyebiliriz.
Ne zamandan beri farklı tarzda giyinmekten hoşlanıyorsunuz? Tam olarak kendi tarzınız ne zaman oluştu?
Ben Michael Jackson ve Madonna jenerasyonuyum. Çocukluğumda üzerimden hiç çıkarmadığım Michael Jackson’ın Thriller albümündeki gibi kıpkırmızı bir deri ceketim vardı, o dönemin farklı sayılabilir detaylarındandı. Her döneme farklı bir yaklaşımım oldu sanırım. Motor sporları yaptığım dönemlerde erkek giysileri giyerdim çoğunlukla. İnsan yerinde saymıyor sürekli gelişiyor veya değişiyor… Bu durum hayat tarzınıza, dolayısıyla da doğal olarak giydiklerinize yansıyor.
Sizce stil sahibi olmanın püf noktaları neler? Kişiler kendine yakışacak tarzı nasıl, neye göre oluşturmalı? Fikir ve önerileriniz neler?
Açık bir insanım. Yeniyi ve farklıyı korkmadan deneyenlerdenim. Neticede söz konusu olan kıyafetler, dünyayı kurtarmıyoruz! Giyim kuşam konuları gerçekten biz kadınlar için işin eğlenceli tarafı. Çok ciddiye almadan bunun keyfini çıkarmalı öyle değil mi?
Sizin asla giyemem dediğiniz kıyafet, takmam dediğiniz aksesuar var mı? Neden?
Avlanarak yapılmış kürkleri giymemek dışında “asla”larım yoktur.
Dünyadan ve Türkiye’den beğendiğiniz modacılar kimler? Sizin tercih ettiğiniz markalar hangileri?
Marka merakım yoktur. Yeni tasarımcıların heyecanlı ve bol yeni fikirli koleksiyonlarını sever, imkanlarım doğrultusunda da koleksiyoner gibi toplamayı severim.
“Her döneme farklı bir yaklaşımım oldu.”
Blogunuz, “DB Junk” çok fazla takip edilen ve beğenilen bir blog. Okuyucularımıza blogunuzdan bahseder misiniz?
Blog yapmayı, paylaşmayı ve günlük tutar gibi samimi, arkadaşça bir dille anlatmak istediklerimi DB Junk’ta paylaşmayı çok seviyorum. Ancak bu ara işlerim nedeniyle istemeyerek ihmal ediyorum.
Aynı zamanda aksesuar tasarımı da yapıyorsunuz. Aksesuardaki çizginizi nasıl tarif edersiniz?
Artık aksesuar yapamıyorum. Bizim için kolye broş vs. gibi aksesuarlar şimdilik arka planda kaldı. Ancak ayakkabı ve çanta konusunda sürprizlerimiz olacak….
Tasarımlarınıza nerden ulaşabiliriz? Türkiye’de bir mağaza açmayı düşünüyor musunuz?
Ürünlerimiz DB Berdan adı altında Türkiye’de Harvey Nichols’ta satılıyor. 16 Eylül Londra Moda Haftası’nda yapacağımız defile ile uluslararası pazara ilk adımı atmış olacağız.
Bu sezon için okuyucularımıza neler tavsiye edersiniz?
Bu kış bolca brokar dediğimiz jakarlı, dokulu kumaşlar var. İşlemeler ve embroderiler ön planda. Modada dönem iyice geçmiş yıllara giderken bunun modern yorumlarını tasarımcıların bakış açılarına göre koleksiyonlarda göreceğiz. Etek boylarında diz boyu ve yüksek bel görebilecekken dantel, işleme, tülün transparanlığıyla karşılaşacağız.
Yeni bir TV programına başlıyorsunuz bunun hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yaz başında Beyaz TV ile bir moda programı konusunda fikirsel olarak yola çıkmıştık. Bu zaman içinde gelişti ve şekillendi. Güzel formatta iyi bir moda tasarım yarışması olabileceğini düşünüyorum. Program toplumun pek çok kesimine hitap edebilir nitelikte bu da programın en büyük artısı.
Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösteririm. Kendime özel, sağlıklı ve hafif yemek reçetelerim var. Biliyorsunuz “dbskinnycook”u bir dönem bloğumda da paylaşıyordum. Şimdilerde işlerden ara bulup yeni reçeteler giremiyorum. Gün içinde hareketli olmam belli bir formu yakalamamda yardımcı oluyor. Yalnız tek dayanamadığım şey uykusuzluk. Yoğun iş hayatında uykusuz kaldığım dönemlerde kilo kontrolü, sağlık işleri ikinci planda kalıyor.
“İsterseniz dünyanın en iyi tasarımını yapın pazarlayamadıktan sonra hiçbir değeri olmaz.”