Oscar’ın En Şıkları
Bu sene Oscar kırmızı halı straplez elbiselerin geçidine sahne oldu. Ara renklerin ağırlıkta olduğu yumuşak tonlar ve metalik dokular çoğunluktaydı. Elie Saab, Marchesa, Zuhair Murad gibi kırmızı halının efendileri taçlarını Dior Couture, Armani Privé, Valentino ve Prada‘ya teslim etmiş. Afilli bir Tom Ford ya da Givenchy ve Lanvin görememek tuhafıma gitti. Belki de bu değişim yüzünden gece boyunca beni heyecanlandıran şıklık sayısı çok azdı.
En beğendiklerime gelirsek;
Kanımın akışını hızlandıran Dior Couture elbisesiyle Jennifer Lawrence oldu. Herkesin beğenmesini beklemiyorum çünkü yoruma epey açık bir seçim. Gerek kumaşın dokusu, rengi ve kesimi hepsi bir arada epey fazla gibi. Hatta yer yer gelinliğe benzetenler de oldu, doğrudur. Ama kırmızı halıda görkemli bir görünüm bekleyen bendenizler için bu seçim tam da yerinde olmuş derim. Dior defilesini seyrettiğimde bu elbiseyi görür görmez Oscar’da giyileceğini tahmin etmiştim. Teatral havasıyla adeta ben Oscar için tasarlandım diye göz kırpıyordu. Elbisenin tüm esprisi eteğin kabarık ve kat kat kesimli oluşu. Bu kadar gösterişli kesime sahip olmasına rağmen kendi içinde çok zarif bir havaya da sahip. Kaba diyemezsiniz, pofuduk hiç değil. Eteğin şaşasını bel ve göğüs kısmının sade kesimiyle dengelemiş. İlk kez bu kızı beğenmeme vesile olduğu için Dior Couture‘ü tebrik ederim. Kolyesini değişik kullanması, saçlarının rahat ama zarif topuzu, kusursuz makyajıyla Jennifer Lawrence kırmızı halının en çarpıcı şıklığına sahipti. Hatta o kadar çarpıcıydı ki ödülü almak için sahneye çıkarken estetik düşüşü bile internet geyiğinden nasibini alıp Dior reklamına uydurulmuş. İkonik bir düşüş karesi öyle değil mi?
Açıkçası Jessica Chastain‘i görür görmez beğenmedim. Alev kızılı saçlarının rengine yakın bakır tonlarındaki Armani Privé‘si ile ilk bakışta soluk gelmişti. Ama yakın çekimlerde ve değişik açıdan çekilen karelerde elbisesini yakıştırdım. Elbise vücuduna iyi oturmuş. Her ne kadar kusursuz hatlara sahip olmasa da korseyle işi iyi kotarmış. Straplez kesim yakışmış. Dikkatli incelendiğinde elbisedeki işçiliğe hayran kalmamak imkansız. Elbisenin rengi bir tık kırmızıya kaçsaymış Jessica Rabbit‘e benzeyebilirmiş tam sınırda kalmış. Saçları, makyajı ve mücevherleri kusursuz güzellikte.
Charlize Theron’u ne zaman görsem güzelliğine bir kat daha hayran kalıyorum. Rolü için kestirdiği saçları bile güzelliğine gölge düşürememiş. Açıkçası şıklık anlamında çok beğenmesem de yine Charlize’dır diyorum ve Dior Couture elbisesiyle şıklarım arasına alıyorum. Duruşu, havası, vücut diliyle her zaman ki muhteşemliğinde.
Gecenin tartışmaya bile açık olmayan en net şıklığı Naomi Watts’dan geliyor. Armani Privé elbisenin hem dokusunu hem pırıltısını hem de sıra dışı yaka kesimini fevkaladenin fevkinde taşımış. Muhteşem ve kusursuz bir görüntü. Salaş ama zarif topuzu ve makyajıyla her şeyi dört dörtlük! Tören sonrası bu elbisenin benzerinin 2010’da Cengiz Abazoğlu tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Gerçi bu modeli geçen sezondan beri Stella McCartney’in kullandığını görmüş olsam da Cengiz Abazoğlu’nun modeliyle de benzerliği gün gibi ortada. Albert Einstein‘in güzel bir sözü vardır; “Takdir edildiğinde değil taklit edildiğinde başarılısındır.”
Amanda Seyfired‘in ilk bakışta silik bir gri gibi görünen aslında leylak renkli Alexander McQueen elbisenin kesimi çok yakışmış. Ağır işçiliği nefis bir dengede taşımayı başarmış. Hiçbir şey sırıtmamış. Küpeleri harika. Makyajı ve doğal topuzu o kadar güzel ki tek kelimeyle kusursuz diyorum. Ama elbisenin dedikodusu kendisinden daha ilginç! Kırmızı halıda ne giyeceği merakla beklenen Anne Hathaway’ın son dakikaya kadar resmini gördüğünüz Valentino elbiseyi giymesi bekleniyordu. Ama kendisinden çok önce kırmızı halıya giren Amanda Seyfried’ın resimleri nete düşer düşmez Anne Hathaway Valentino’suyla çok benziyor diyor anında kararını değiştirerek yıllar boyunca Oscar tarihinde unutulmayacak bir yanlış kararla Prada’yı seçiyor. Elbiseler ilk bakışta benzer havaya sahip olsalar da aslında dikiş, renk ve kesim olarak birbirlerinden çok farklı.
MAGical Night’ta beğendiklerim;
Ankara çok özel bir davette bir araya geldi. MAG dergi gelenekselleşen balosunu çok özel ve şık bir konseptte gerçekleştirdi. Gelen davetliler şıklıklarıyla göz kamaştırdı. MAGical Night’tan en çok beğendiğim beş isimi sizlerle paylaşıyorum…
Beril Çavuşoğlu: Baştan aşağı beyazlar içinde adeta gecenin kraliçesiyim der gibi. Usta elinden çıktığı belli olan tümü payet elbisesiyle ışıl ışıl. Tüm aksesuarları elbisesiyle uyumlu. Bu kadar açık renk olduğu için koyu makyaj yapması yerinde olmuş. Son günlerde Hollywood kırmızı halıda sıkça gördüğüm saçların tek yana toplanması trendini kullandığı gözümden kaçmadı.
Can-Seda Çavuşoğlu : Çok şık bir çift. Seda Çavuşoğlu’nun vücut tipiyle seçtiği elbisenin kesimi müthiş uyumlu. Saç modeli ve makyajı da bir o kadar başarılı. Çok beğendim.
Tuğçe İnal: Gözüme ilk çarpan mor ve gül kurusu gibi iddialı iki tonun bir arada müthiş güzel görünmesi. Elbisenin tüm kusurları ortaya çıkarabilecek kumaşı Tuğçe İnal’ın üstünde kusursuz görünüyor. Bottega Veneta clutch’ın formu da rengi de şiir gibi. Topuzunun modeli ve kırmızı tonlarındaki rujuyla da gecenin tartışmasız en şıklarından.
Öykü Tekmen’in elbisesinin rengi çok yakışmış. Üstünde duruşu hoş. Trabzon bileklik ve kolyeyle eşleştirmesi sıra dışı ve zarif bir dokunuş olmuş.
Ekin Tosunor‘un etekleri dökümlü elbisesini aynı renk ve kumaştan etolle kullanması ve dalgalı saçlarını açık bırakması hepsi bir arada kendisine romantik hoş bir hava vermiş. Taşlı clutch’ı ise nefis güzellikte bir eşleştirme olmuş.