New York “TIMES”
5th Avenue, Soho, China Town, New York Fashion Week…
Alışveriş, gezi, kültür, moda yani Manhattan…
Bunların hepsini bir çırpıda yaşadım. Bu ancak uyku zamanlarımı günde dört saate indirip, uçağıma üç saat kala valizimi toplayınca mümkün oldu…
Şimdi gelin bu dopdolu gezimi an an beraber yaşayalım. Siz de benim kadar zevk alacaksınız inanın…
15.30 LAX
Los Angeles Havaalanı’ndan Virgin American Havayolları ile New York JFK’ ye olan yolculuğum başlıyor. Bu arada Virgin’i ilk denememdi ve inanılmaz beğendim. First class kabininde mutlaka seyahat edilmeli. Yemekler bile (ki uçak ikramlarını neredeyse hiç yemem ben) inanılmaz derecede lezzetliydi.
23.30 JFK
New York’a inmem ile birlikte yağmur başladı. Aman saçlarım bozulmasın diye şemsiyemi çıkartıyım, bir yandan da (sanki buraya taşınıyormuşum gibi doldurduğum) ağır valizimi tutayım, öbür taraftan çalan telefonum derken en sonunda beni bekleyen arabaya kendimi attım. Seyahatlerde daha az kıyafet taşıyıp daha pratik olma yeteneğini henüz geliştiremedim. On bir yaşından beri hiç durmadan seyahat ettiğime göre demek ki bu alışkanlık ben de hiç gelişmeyecek!
00.40 Waldorf Astoria Hotel
Astoria Oteli’nin Towers kısmında kalıyorum. Park Avenue’da hemen merkezde yer alan bu otel oldukça tercih edilen bir yer ve ünlü isimlere ev sahipliği yapması ile tanınıyor. Otel içinde ayrıca Guerlian SPA yer alıyor, bu da bir başka hoş tarafı.
Gün 1
10.05 Astoria Towers
Krep (tabi ki mapple şuruplu) ve kahvaltı patatesleri ile kocaman bir kahvaltı ardından duş, hazırlan, çık!
11.00 5th Avenue
Caddenin en başından itibaren beni bekleyen uzun alışveriş günüme başlıyorum. İlk adresim Bergdorf Goodman. Burası en çok merak ettiğim yerlerdendi, çünkü West Coast’ta yani benim evimin orada mağazası yok. Daha sonra diğer büyük mağazalar, Rockefeller merkezi, Saint Thomas Kilisesi, küçük hediyelik eşya stantları derken zaman uçup gitmiş zaten.
16.45 Halaaa 5th Avenue
Hayatımda en sevdiğim şeydir “hot dog”! Karnım tok olsa bile, rejimde olsam bile, ne sebep olursa olsun ben mutlaka hot dog sandviçimi yerim. New York’ta ise her bir köşe başında satılıyor ki benim keyfime inanamazsınız. Bir de şu daimi düşünce var tabi; nasılsa Los Angeles’a dönünce rejime başlayacağım diye… Eh! Hal böyle olunca ben de bol bol bu “bad boy”lardan yedim.
17.45 Astoria Towers
Odamdayım, yorgunum, mutluyum. Bir yandan oda servisinden sipariş ettiğim somon fümeleri yiyorum, bir yandan da akşamın planını yapıyoruz. Arkadaşlarım Broadway şovlarından birini öneriyor, bense otelde yer alan Inagiku Restoran’ında şık bir akşam yemeğini… Odama geri dönüp beni bilgisayarda bekleyen işlerimle ilgilenme zorunluluğum var tabi, yüzde yüz tatil olmuyor maalesef!
Gün 2
09.30 Astoria Towers
Fransız tostu, çırpılmış yumurta ve sıcacık bir latte ile harika bir kahvaltı daha. Bunun yanında biraz New York Post’a göz at, biraz televizyon derken hızlı bir güne daha hazırım.
12.05 Soho
Yine ben yine mağazalar, yine alışveriş. Ama bunun yanı sıra Soho’nun kendine özgü mimarisi benim çok hoşuma gitti. Ayrıca burada gezen insanların tarzlarını da çok beğendim. New York entelektüelliğini çok yansıtıyor bence.
15.00 China Town
İlk görüşte aşk! Ara sokaklardan ana caddelere kadar akan bu Uzakdoğu esintisi beni çok etkiledi. Kendimi gerçek anlamda Çin’de gibi hissettim. Hatta her sokak başında bekleyen ve turistlere sahte çanta satmaya çalışan insanlardan bucak bucak kaçmak bile ayrı bir zevkti. Hediyelik eşya mağazalarında geçirdiğim uzun zamanlara ise inanamazsınız.
17.15 Astoria Towers
Hızlı bir kıyafet değişimi için otele geri döndüm hem de şoförümün bütün uyarılarına rağmen. Fashion Week için özel olarak getirdiğim elbisemi giymeden asla gidemezdim sonuçta. Trafikle biraz savaş vermek zorunda kalsak bile…
18.00 Bryant Park
New York Fashion Week-Nicole Miller defilesi için arkadaşlarım Rocco ve Martha ile buluşuyoruz. Defile öncesi backstage partisine davetli olduğum için parkın arka tarafından salona direkt geçiyoruz. Rocco, New York’un renkli gece kulüplerinden Pink Elephant’ın sahibi ve sabaha kadar eğlence ve dans sözü alıyor benden. Her ne kadar uçağımın sabah yedi buçukta olduğunu defalarca söylesem de söz geçiremiyorum.
19.50 Bryant Park
Defile muhteşem geçiyor. Zaten benim de özellikle gece elbiselerinde ilk tercihlerimden birisidir; Nicole Miller. Birkaç gazeteci arkadaşım ile defile sonrası sohbet ediyoruz. Bu sezonun trendleri ve son zamanların yükselen dizaynırları konu başlıklarımız. Park alanına çıkınca buz gibi New York havası çarpıyor yüzüme. Akşam için Megu Restoran’da arkadaşlarım ile yemek programım olduğu için Rocco’yu da davet ediyorum ve hep beraber, Tribeca’ya doğru yola çıkıyoruz.
21.00 Mid Town
Megu’daki en kalabalık ve en gürültülü masa biziz sanırım. Bol sohbet ve kahkahalar ayrıca tadına doyulmaz Japon yemekleri, benim favorim “Sesame Kobe Beef” ve bol bol “Cold Sake”. Derken saat ilerliyor ve kulüp zamanımız geliyor. Bur arada benim dönüş adına hiçbir hazırlığım yok daha…
03.30 Astoria Towers
Uykusuzluk, danstan yorulmuş bir ben ama bir o kadar eğlenceli geçen bir gece sonunda otelimdeyim. Yeni aldıklarım, kendi eşyalarım… Bir oradan, bir buradan derken her şeyi en kısa zamanda valizime dolduruyorum. Sanırım hayatımda hazırladığım en dağınık valizdi bu. Sonra bir bakmışım arabadayım. Gözlerimi zor açık tutsam da Park Avenue’ya şöyle son bir kez daha bakıyorum.
07.30 JFK
İşte dönüş zamanı! New York’u çok sevdim. Bir West Coast’lu olarak fazlasıyla sevdim hem de. Ama evime döndüğüm için de bir o kadar mutluyum. Azıcık bile ayrı olsam özlüyorum ne yapayım, benim de her şeyim Los Angeles’ım!