Kışın Denizin Tadı Bir Başkadır
Kış geldi mi yelkenler indirilir; tekne kapatılır; kalorifer karşısında yağan kar seyredilir; ev-iş-alışveriş üçgeninde yaşam sürdürülür diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz!
Denize kıyısı olmayan, teknesinden uzak yaşayan bazı denizciler biraz da mecburiyetten böyle yaşıyor tabi ki… Fırtınalara karşı teknelerini sıkıca bağlıyor, arada bir kontrole gidiyor, kış döneminde düzenlenen fuarlara katılıyor ve evinde güzelce dinleniyor… Bahar geldiğinde ise sezona hazırlamak amacıyla teknesini karaya çekiyor, zehirlisini atıyor, bakımını yapıyor ve suya indiriyor… Yazın da ya haftalık seyirlere çıkıyor ya da vakti yoksa kombine aldığı uçak biletleriyle hafta sonlarını değerlendiriyor… Biraz daha şansı olanlar ise kendilerine zaman yaratıp, doğanın, kışın sunduğu nimetlerden istifade ediyor… Yazın curcunasından sonra kışın ıssızlığı ve sessizliği, doğayı sahiplenmenize sebep olabiliyor. Aileniz veya arkadaşlarınızla bir koyda tek başınıza geçireceğiniz birkaç gün sonrasında yazın aynı koyda o kadar tekne ve insanı istemeyebiliyorsunuz. Biraz bencilleşebiliyor insan galiba!
Kış geldi mi doğayla baş başa kalır, kendinizi dinlersiniz. Artık koylar bomboştur. Hafta sonları birkaç tekne yalnızlığınızı paylaşır. Çoğu zaman iskelede tek başınıza bağlanırsınız. Koyda şömine varsa, akşamları etraftan topladığınız odunları yakar, sessizliğin tadını çıkarırsınız. İçiniz gider pırıl pırıl denize girmek için ama cesaret edemezsiniz. Dağların tepelerinde karı görür, şehirdekileri düşünürsünüz. Onlar bir alışveriş merkezinde dolaşırken, siz bol oksijen soluyup denizden tuttuğunuz balığı yersiniz. Sabahları dinç uyanırsınız. Kahvaltınızı denize nazır kuş sesleri eşliğinde yaparsınız. Kahvenizi mutlulukla yudumlarken iskelenin altında dolaşan balıkları seyredersiniz. Hafif rüzgarda yorulmadan gönlünüzce yelken yaparsınız. Rüzgar yoksa belki balık vardır, atın oltayı, bekleyin biraz… Bakalım rızkınızda ne varmış?
Tabi havanın iyi olduğu zamanlar… Bozuk olduğu zamanları hiç anmayalım! Teknenizden uzaktaysanız her gün hava durumunu kontrol eder, fırtınalı günlerde işi gücü bırakıp teknenize gidersiniz. Gidemezseniz de eş dosttan talep eder, birilerini mutlaka yollarsınız iskele başına!
Bir de bizim gibi sloganı “ilkbahar, yaz, sonbahar, yaz” olan deniz severler vardır ki göçebe kuşlar gibi Ocak-Şubat aylarını ılıman ülkelerde, güney yarımkürede yelken yaparak geçirirler. Geçtiğimiz yıl ilk defa yurtdışına açılarak Thailand’ın Phuket Adası’nda tekne kiralayıp ekiplerimizle yelken yapmıştık. Neredeyse kapalı gökyüzü görmeden kışı geçirebilmeyi başarmıştık. Bu yıl ise Ocak ve Şubat aylarında siz bu satırları okurken dört ayrı ekiple Bahamalar’da yelken basıyor olacağız. İlerleyen yazılarımda bu ülke denizlerinden ve denizciliğinden bahsedeceğim ama yine de öncelik kendi vatanımızın. Türkiye’mizin dantel gibi işli kıyılarını hiçbir yere değişmeyeceğimizi ifade etmeden geçemeyeceğim.
Yeni ülkeler görmek, yeni denizlerde seyirler yapmak, öncesinde günler süren araştırma ve hazırlıklar… Heyecan had safhada! Günler sayılı… Öte yandan teknemiz bir başına marinada. “Teknen mi var, derdin var” sözüne galiba hak vermeye başlayacağız!
Tüm denizcilere ve tabi ki tüm okurlara keyifli, sorunsuz, güzel bir kış diliyorum…
[nggallery id=963]