Kadınlar,Ayakkabılar ve Diğerleri…
Christian Louboutin, Jimmy Choo, Balanciaga, Miu Miu ve tabi muhteşem Manolo Blahnik… Çoğu kadının gözünün önüne özellikle sivri topuklar, rengarenk kumaşlar, deri ya da kadife ile oluşturulmuş onlarca tasarım geldiğine eminim. Peki, ama neden kadınların dolaplarında aslında o kadarına pek de ihtiyaç olmadığı halde kutular dolusu ayakkabı ve çizme bulunuyor? Ayakkabı vitrinlerinin önlerindeki hipnotize olmuş kadınların, kısacası kadın ve ayakkabı arasındaki gizemli çekimin sırrı ne?
Eski çağlarda çoğu insan, tabanı deriden ya da tahtadan sandallar giyermiş. Zamanla, avcı çizmeleri, uzun burunlu ayakkabılar, tahta topuklular, mantar topuklular, kadife ve ipek çizmeler derken ayakkabı kendi tarihinde çok renkli ve bol çeşitli bir gelişim izlemiş.
Ayakkabının önemi
M.Ö. 800’lü yıllarda prensesler, lordlar, işçiler ve şövalyeler, ayaklarındaki ayakkabılara göre ayırt ediliyormuş. Yani ayakkabı bir çeşit soyluluk göstergesiymiş. Kadın ayakkabıları ise uzun süre erkek modellerinden pek de ayırt edilemezken 17. yüzyıldan başlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün bir biçim almış. 18. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılmış ve toka, kurdele ya da fiyonklarla süslenir hale gelmiş. Tabi dönemin ve ülkenin koşullarına göre şekillenen tasarımlar da ortaya çıkmış. Yine de kadın ayakkabıları her zaman daha zarif ve daha süslü olmuş.
Kadınların en büyük tutkusu “Ayakkabı”
Ayakkabının kadının dünyasındaki yeri hep apayrı. Beğendiği her modelde sanki ilk kez ayakkabı alıyormuşçasına o heyecanı yeniden yaşar kadın. Gizliden bir aşk vardır ayakkabıyla arasında. Birkaç kadın bir araya geldiğinde sohbetin rotası bile bir ara bu noktaya çevriliverir. “Sex and The City”nin başkarakteri Carrie Bradshaw’ın ayakkabılarının hararetli bir şekilde konuşulduğu bir ortamda kadınlardan başka kimse yoktur emin olun.
Ayakkabı sevgisi çocuktan geliyor
Bazı araştırmacılar, kadınların çocukluk dönemlerinde onlara alınan kırmızı, beyaz, pembe rugan ayakkabılar ve onların cicili bicili tasarımları sayesinde, bu tutkunun tohumlarının o günlerde atılmış olabileceğini söylüyorlar.
Her şey hemcinsleri etkilemek için!
Bazı araştırma sonuçları da kadınların ayakkabı seçimlerini, karşı cinsten öte hemcinslerini etkilemek adına yaptıklarını gösteriyor. Birçok erkeğin ayakkabıya dair estetik kalıbı aslında çok da geniş bir yelpazede değil. Beklentileri ve beğenileri belli bir doğrultuda. Oysa bir kadın, diğer bir kadının ayağındaki orijinal bir tasarımı, kaliteyi ve renk uyumunu daha iyi fark edebiliyor. Aynı dili konuşmak bu olsa gerek. O yüzden de erkeğin belki sadece şık, zarif ya da seksi olarak nitelendirebileceği bir ayakkabı, başka bir kadın tarafından bir mücevher gibi mercek altına alınabiliyor.
Ayakkabı en güzel aksesuar
Kadınlar ayakkabıyı artık ihtiyaçtan öte tarz, prestij, seksapel ve giysi kombinasyonunun vazgeçilmez aksesuarı olarak görüyorlar. Ayakları ve bilekleri güzel gösteren tasarımlar, kalçayı kaldıran topuklar daha çok tercih ediliyor. Kadın doğasında olan estetik ve zarafet ise onları bu tasarımları dikkatle seçip, doğru yerde kullanmaya güdülüyor. Ayrıca kadının çeşitliliğe duyduğu ilgi ve marka gibi etkenler de onun bu tutkusunu artırıyor.
Yılda en az 7 çift ayakkabı…
İngiltere’de 3 bin kadının katılımıyla yapılan bir araştırma, kadınların ayakkabı tutkusunun boyutlarını ortaya çıkarıyor. Buna göre, kadınların hayatları boyunca ayakkabıya harcadıkları para 25 bin dolar. Ayrıca kadınlar yılda en az yedi çift ayakkabı satın alıyor ki, bu da bir kadının hayatı boyunca sahip olduğu ortalama ayakkabı sayısının 469 çift olduğu anlamına geliyor. Ankete göre kadınların yüzde 40’ı ayakkabıyı seksapalite simgesi olarak görüyor. Yarısından fazlası ise ayakkabı almaktan hiç pişmanlık duymuyor.
Hal böyleyken, bizim de doğamız budur demekten başka bir söz kalmıyor bana. Olsun, kadını kadın yapan özelliklerden biri de onun göz alıcılığıdır. Bunu en güzel şekilde tamamlayalım o zaman.
Sevgiyle kalın…
[nggallery id=993]