İstanbul Yeni Restoranlara Merhaba Dedi
İstanbul’da gün geçmiyor ki yeni bir restoran açılmasın… Türk ve yabancı yatırımcılar İstanbul’un sosyal hayatına yatırım yapmaya devam ediyor. Artan yerli ve yabancı turist sayısı ve düzelen ekonomi insanları daha çok dışarda yemek yemeye ve sosyalleşmeye yöneltiyor. İşte son dönemde açılan yeni mekanlardan bazıları…
İlk durak Galvin. Ünlü işletmeci Tayfun Topal’ın bu yeni markası adından son dönemde sıkça söz ettiriyor. Jupiter Grup bünyesindeki mekan, Nişantaşı’ndaki merkezi konumuyla oldukça iddialı. Eski Fransız restoranı Le Petit Maison yerine açılan Galvin, İtalyan lezzetleri vaat ediyor. Mekanın ambiyansı kendinizi şık bir fine dining İtalyan restoranında hissettirmeye aday. 80 adet gerçek zeytin ağacı, oymalarla süslü yüksek tavan, uzun sütunlar, loş aydınlatma, antik heykeller ve şık sandalyeler muhteşem bir atmosfer yaratmış. Bar alanında kullanılan mermerler, mekandaki tablolar ve perdeler Galvin’e klasik bir hava katmış. En çok beğendiğim alanı ise; meyve ve sebze sepetlerinin olduğu mini pazar yeri. Kendinizi Toskana’da bir köy pazarında hissediyorsunuz. Hemen yanındaki açık mutfak alanı ve makarna makinaları ise oldukça samimi bir hava katmış.
Yemeklere gelecek olursak; başlangıçlar arasından mekanın Burrata’sına bayıldım. Hem taze hem de üzerindeki pesto sos oldukça leziz. Ana yemeklerden ise; dil balığı ve cevizli erişteyi tavsiye ediyorum. Tatlılardan ise, tiramisu İtalyan mutfağı sevenlerin kaçırmaması gereken bir klasik olarak karşımıza çıkıyor. Mekanın zengin de bir kavı var. Türk şarapları tavsiyem. Menü tasarımı, tabaklar, çatal, bıçak seçimi de ayrı bir iddia. Tayfun Topal’ın Galvin üzerinde hassasiyetle çalıştığı çok belli. Oldukça büyük bir metrekareye yayılan Galvin’i hafta içinde bile dolu görmek çok hoşuma gitti. İlk fırsatta siz de ziyaret edin. Ama rezervasyon yapmayı unutmayın.
İstanbul’da açılan bir diğer mekan ise Kanyon Alışveriş Merkezi içindeki Steeve. Ünlü şef İsmet Saz TOI ile harikalar yaratmıştı; Kuruçeşme’deki restoran başarıyla devam ediyor. Steeve ise ikinci mekanı. Burada biraz da samimi bir tarz karşımıza çıkıyor. Intema Yaşam’ın içinde yer alan mekan, açık mutfağı ve büyük bar alanıyla dikkat çekici. Diğer mutfak mobilyaları ve elektrikli mutfak ürünleri markalarıyla aynı katı paylaşıyor. Balkon alanı ise; Kanyon Alışveriş Merkezi’nin en keyifli bölgesine bakıyor.
Steeve’in menüsünde ilgi çekici birçok seçenek var; Tapas usulü paylaşımlık mantığında hazırlanmış. Şef İsmet Saz’ın başarısı bir tesadüf değil; Türkiye’de ve ABD’deki deneyimleriyle kendisini oldukça geliştirmiş bir şef. Hatta mekanın ismi bile ABD’deki arkadaşlarının kendisine taktığı lakaptan esinlenerek konulmuş, bu başarı ve farklılık menüye de yansımış. Midye marinara ve ekşi mayalı ekmek başlangıç için tavsiyem. Dijon hardal ve lahana turşusuyla servis edilen “Corn Beef” sandviç et severler için bir diğer başlangıç önerim. Ana yemeklerden ise ev yapımı, mantarlı ve tereyağlı Gnocchi ve ızgara antrikot kesinlikle denenmeli. Tatlılar ise, günlük olarak değişiyor. Steeve’in mutfak alanında özel etkinlikler ve workshop’lar yapmanız da mümkün. Akşam yemekleri dışında özellikle öğle yemekleriniz için uğramanızı öneririm.
Son önerim ise Mitte. Karaköy’deki bu restoran aslında uzun zamandır var, yeni olan ise; işletmesi, dekorasyonu ve menüsü. Yusuf Çavdar’ın işlettiği mekan artık çok daha ağır ve şık bir mekan olmuş. Yüksek tavanları, yağlı boya tabloları ve İtalya’dan getirilen yer karolarıyla şık hanımefendi ve beyefendileri bekliyor. Cam kenarındaki masalar oldukça keyifli. Yemek tabaklarının çoğu Bali’den özel olarak getirtilmiş. Mekanın asma katında ise VIP bir alan bulunuyor. Kendi barı olan bu bölümde özel konuklarınızı ağırlayabilirsiniz.
Yemeklere gelecek olursak… Menüdeki sushileri kesinlikle denemelisiniz. Özellikle Tornado önerim. Ton balığından yapılan Tataki ise muhteşem bir başlangıç olabilir. Ana yemeklerden ise Morina balığı denenmeli. Tatlılardan ise Sagu’lu, hindistan cevizi buzlu ve avokadolu Panna Cotta tek kelimeyle muhteşem. Hatta bu tatlıya Panna Cotta demek haksızlık. Çünkü onun da ötesinde bir tatlı olmuş. Öğle yemeklerinde ise, Ege menüsü servis ediliyor. Yörenin sebze ve otlarından oluşan oldukça farklı bir menü sunulmuş. Böylesine şık bir restoranda bu kadar sağlıklı bir öğle yemeği menüsü bulmak İstanbul’da pek mümkün değil açıkçası. Mekanın mottosu ise “Wise Cuisine”. Mitte’nin şefi İrem Esen’i ve işletmecisi Yusuf Çavdar’ı kutluyorum. Hafta sonları mekanın DJ performanslarını da kaçırmayın. İlk fırsatta Karaköy’ün bu en gözde mekanını ziyaret edin.