İlişkilerde Güven
Bir kadın…
Bir erkek…
Bir kıvılcım…
Belki bir süredir birbirini tanıyordur, belki de henüz tanışmıştır. Fakat belirli bir anda göz göze geldiklerinde birdenbire farklı bir şey olur.
Birbirlerinin gözlerinde sonsuzluğa bir perde açılır, tüm zaman ve mekan adeta donmuştur. İçlerinde sanki taşıyabileceklerinden büyük bir şey oluşur.
Tarifi mümkün olmayan, tanıdıkları tüm duyguların toplamından büyük ve yoğun… Önemsedikleri birçok şeyi önemini yitirirken, her biri bir diğeri için en önemli hale gelmiştir… Aşk…
O aşk ile hiç düşünmeden ve inanarak vaatler, sözler dökülür dudaklardan:
Seni sonsuza dek seveceğim… Artık senden ayrı kalamam… Kalbimin tahtı sahibini buldu…
Sonra araya zaman girer, hayat girer, ifade edilmeyen sorunlar, duygular duvar örer, duyarsızlıklar katılaştırır…
Ve belki de biri aynı duyguları bir başka bedende hissetmeye başlar ya da artık orada kalamaz. Çünkü kalırsa ruhunun her geçen gün biraz daha öldüğünü hisseder.
Ya da kalır ama artık alışkanlıklar, görev dağılımları, rahatlık alanında kalmak, mış gibi yapmaklar yürütür ilişkiyi..
Ve sonra :
Sana güvenmiştim… Sonsuza dek beni seveceğini söylemiştin… Ne senden öncesi ne senden sonrası var demiştin…
Hayal kırıklıkları, üzüntüler, belki ayrılıklar…
Bir daha kimseye güvenemem, kalbimi açamam… Bana yüzük takmadan, parasız da seveceğini göstermeden, bin bir sınava tabi tutmadan kimseye kalbimi açmam…
“Tüm kadınlar güvenilmezdir” , “Tüm erkekler aldatır”lar başlar…
Bu inanç sistemini benimsemeye başladığımızda bizim gibi yaralı ve inançsızları bulur, arkadaşlık kurar ve her bir arada olduğumuzda da pekiştiririz bu olumsuz yaratımı…
Bundan sonra kalbimizi açmadığımız ve inanmadığımız için karşımızdakini yaralayan biz olmaya başlarız. Tıpkı bir hastalığın virüsü gibi yaralama virüsünü kapmış ve bulaştırmaya başlamışızdır. Ama ortalarda kurban gibi dolaşırız. Bir sağlık sorununuz olsa, virüsü bulaştırmamak için hızla yardım alırdınız. Bu konuda da aynı yolu izlemek faydalı olur bence…
Güven ile ilgili bir yanılsama içindeyiz. Gerçek güven teslimiyettedir; başımıza her ne geliyor, karşımıza ne çıkıyorsa bunun bizim ruhumuzun evrimi için önümüze çıktığını kabul edip, sürece direnmeden kabul etmektir. Başımıza gelenlerle baş edebileceğimize inanmaktır.
“Sonsuza dek sadece seni seveceğim” diyen biri, aslında bir vaatte bulunmuyordur, bulunamaz da. O ‘seni şu an o kadar seviyorum ki, sanki sonsuza dek sevecekmişim gibi hissediyorum’ demektedir. Yaşayan her şey değişir, canlı olan her şey değişim içindedir. Değişmiyorsa ölüdür.
Biz; 5 yıl – 10 yıl sonra hangi süreçlerden geçip, ne yönde değişeceğimizi bilmiyoruz. Fikirlerimiz, zevklerimiz, önceliklerimiz, hayat görüşümüz, hislerimiz sürekli değişiyor. Bu sözü vermek gerçekçi değildir. Aynı kişiyi gerçekten de bir ömür boyu sevebiliriz ya da belki bir ay sonra kopabiliriz. Gerçekten hiç ummadığımız gelecekte, bir anda öyle biriyle tanışabiliriz ki, aşkı o ana kadar bilmediğimizi fark edebiliriz. Hayatta aldatmam derken, kendimizi ruhumuzla savaşırken bulabiliriz. Her şey insana özgü… İlişkiler, aşk hiçbir formüle sığmaz. Sığdırmaya çalıştıkça rengi solar, duygular söner…
Burada bize ağır gelen, genellikle iki kişinin aynı zamanda aynı yerde olmamasıdır. İki kişi aynı anda ilişkinin bittiğine karar verip ayrılmaya karar verse, acı fazla olmaz. Ama bir kişi o ilişkiden ruhen veya fiziken gitmişken, bir diğeri buna hazır değilse, bu hazır olmayan için zor bir süreçtir. Ölüm acısına benzer. Biz o acıyı bir kez tattık mı, isteriz ki bir daha asla yaşamayalım. Bunu engellemek için de kalbimiz kapar, sınavlara tabii tutar emin olmadan ilişkiye kendimizi tam bırakmak istemeyiz. Ve bu noktada kaybederiz..
Zira, bize çekici gelen kişiler bizim aynalarımızdır. Eğer bizim kalbimiz kapalıysa, onlarınki de büyük olasılıkla öyle olacaktır. Biz kalbimizi açıp ruhen ‘çıplak’ kalmadıkça, onlar da saklanacaktır. Ve aşkta kazanma şansımız azalacaktır. Siz, tüm risklere ve bilinmezlere rağmen cesurca kalbinizi açtığınızda çekici olursunuz ve aşk olur.
Garanti ve aşk bir arada barınamaz. Garanti zihne aittir, aşk kalbe ve ruha… Garantiyi seçerseniz zihninize uygun birini bulursunuz, bu da sıkıcı olur. Acıdan kaçınma duygusu, sizi aşktan uzaklaştıracaktır. Belki de o yüzden ilk aşklar unutulmaz, henüz hiçbir acıyı yaşamamış ve bilmemiş olmanın saflığı ile tertemiz ve açık atlarsınız.
Ve çok derin yaşarsınız. Her bir yara sizi sertleştirir ve kapatır; eğer içinden geçmeyi ve özgürleşmeyi seçmezseniz, direnirseniz… Sert bir kabuğun altında, aç ve susuz bir kalbin özlemleri ile yanıp tutuşursunuz. Ve giderek zihnin tuzakları ve oyunları ile kaybolur, uzaklaşırsınız hissetmeyi arzuladığınız aşktan.
Ömür boyu aşkı yakalamanız dileğiyle..