Etel Baler ile Türk Tasarımcılar
Önce ortak, sonra arkadaş oldunuz. Ortada çocukluktan gelen bir arkadaşlık olmadığına göre, “Mybestfriends” adı nereden geliyor?
Aslında en iyi arkadaş olmak için çok uzun yıllara ihtiyaç duyulmuyor. Biz çok kısa sürede pek çok şeyi paylaştık. Ortak zevklere, hedefe dönüşen hayallere birlikte sahip olmak bizde yıllardır berabermişiz hissi uyandırdı. Hep savunduğumuz bir sözümüz var, dün bitti, yarın var mı bilmiyoruz ama an bu an, tadına varmak gerek! İşte biz beraberken anın keyfini sürüyoruz!
Marka adı sadece birbirimize olan yakınlığımızdan değil aslında. Çıkış noktamız bir gün herkesin dolabının en kıymetli ve zamansız parçası olmaktı! En olmadık anda zamansız tarzımızla onların kurtarıcı kıyafeti olmayı istedik! Sadece kişilerin değil, dolabın da en iyi arkadaşı olmayı hedefledik; dolaptaki diğer kostümlerle en fazla kombin yapılabilen ürün “Mybestfriends” olsun istedik!
Moda tasarımı okudunuz. Öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
Sanırım tasarım algısının bizde yarattığı en büyük fark; var olan her şeyin giyilebilir bir forma dönüşebileceğini keşfetmemizdi. Her insanın içinde yaratıcılık gücü olduğunu ama bunun farkına varmak için neyi niye yaptığını keşfetmesi ve anlamlandırması gerektiğini düşünüyoruz. Kendi adımıza okulda öğrendiğimiz en önemli şey her şeyin bir formunun olduğu, ama bizim farklı bir bakış açısıyla bu formları nasıl giyilebilir hale getirebileceğimiz üzerine kafa patlamamız gerektiğiydi. Birbirini tamamlayan, hikayesi olan bir koleksiyon hazırlamak istiyorsak mutlaka belirli bir temadan hareket etmemiz gerekliliği, tasarımın bir süreç oluşu, sanatsal bakış açısı okul sonrası edindiğimiz yeni felsefelerimiz. Ancak biliyorsunuz biz bir tasarım markasıyız, dolayısıyla tüm bu felsefelerin ışığında ortaya çıkan ürünler mutlaka giyilebilir ve satılabilir olmalı.
Moda editörlüğü deneyiminiz neredeydi? Bugün yayınlarınıza baktığımda çok profesyonel bir iş görüyorum. Bu, birikimin yansıması mı yoksa profesyonel destek alıyor musunuz?
Yayınlarımızda ya da yazılarımızda profesyonel destek almıyoruz, gücümüz yettiği sürece de almayı düşünmüyoruz. Bu noktanın gerçekliğini ve samimiyetini kaybetmemesi gerektiğine inanıyoruz. İkimiz de yapılan tüm işlerde eşit destek veriyoruz. Birimiz görselleri seçerken diğerimiz yazıları yazıyor. Görev dağılımı sonunda yazıyı yazan görsellere, görselleri seçen yazıya el atıyor. Böylece hem birbirimizi kontrol etmiş hem de yeni fikirler eklemiş oluyoruz. Yalnızca Harpers Bazaar ve online satış sayfamızda fotoğrafçı desteği alıyoruz, diğer zamanlarda fotoğrafları çeken yine biz oluyoruz.
Bu işe blog ile başladınız. Sosyal medya zahmetli bir iş. Ne kadar zamanınızı ayırıyorsunuz?
Bizim yaptığımız işlerin yanında sosyal medya sadece eğlence, kafamızı dağıtabildiğimiz, izleyicilerimizle anı paylaşabildiğimiz bir ortam. Gayet samimi ve doğal gelişen bir süreç. Gün içine dağıldığı için ne kadar vaktimizi alıyor bilemiyoruz ama her boş vakitte ikimizin de elinde telefonları görebilirsiniz.
Instagram’da, Twitter’da, Facebook’ta, blog ortamında, kısaca sosyal medyada her yerde varsınız ve çok da aktifsiniz. Sizce en etkilisi bunların arasından hangisi?
Okuyup yazmaktansa, görsele olan ilgi ve takip çok daha fazla. Üstelik tek bir dokunuşla hislerini aktarabildikleri aktif bir ortamın içindeler. Artık herkesin mutlaka bir Instagram hesabı var ve her boşlukta görselleri inceleme şansı var. Burada esas mesele her şeyin o anda olup bitmesi aslında! Instagram bu anlamda en pratik paylaşım ortamı. Artık insanlar blog okumuyor, bloggerlar’ı Instagram’dan takip ediyor.
Sosyal medyadan sizi bulan müşterileriniz toplam müşterilerinizin yüzde kaçını oluşturuyor?
Yüzde 50’den fazla olduğunu düşünüyoruz. Stilimizi beğenen insanlar bize güveniyor ve ürünlerimize değer veriyor. Gerçek ve samimi duruşumuz, çabasız şıklığımızın an be an göz önünde olması, Mybestfriends’in kat ettiği yol, yeni çıkan ürünleri anında giyerek paylaşmamız gibi etmenler en yakın destekçilerimizin hep izleyicilerimiz olmasını sağladı! Instagram’da eski kareleri incelediğimizde şok olmuyor değiliz! Bazen sosyal medyadan gelen müşterilerimiz ile sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi ilk karşılaşmamızda sarılıp öpüşüyoruz bile!
Stil öncüsü olmak istiyorsunuz. Bu senenin stil öncüsü ürünleriniz neler?
Yeni sezonda bizim için iki kelime var, beyaz ve drape! Beyaz ve nude olan her şeye, drape yaka ve kesimlere hayranız! Kendi tasarımımız olan baskının kumaşta hayat bulduğu tüm parçalar favorimiz. Bahar ve yaz aksamları için maskülen ama minik feminen detayları olan ceketler
tasarladık, ceket ve altına giyilen şortlar, tek parça ile şıklığı yakalayabileceğiniz tulum, etek ve elbiseler hazırladık. Biz bu koleksiyonu hazırlarken kısıtlanmış kadınları, özgürlükleri elinde olmayan, mecburen söz dinleyen kadınları konu aldık. Baskımızın teması da buydu. Sınırlarından arınmak için her kadının içe dönmesi ve esas özgürlüğün kalplerinde olduğunu keşfetmesini istedik. Beyaz başkaldırıdan sonra durulan suların, işleme detayları özgüvenle parıldayışın temsilcileri olarak koleksiyonda yer alıyor.
Moda sürekli yenilenen bir endüstri ama siz zamansız tasarımlar peşindesiniz. Bu bir başkaldırı mı?
Aslında bu biraz da tarzımızla alakalı bir durum! Konu stil olunca dürüst davranmadan edemiyoruz. İnsanların dolaplarını düzenlerken en çok ihtiyacımız olan şey zamansız parçalarken bunun aksini üretiyor olmak belki ilerleyen ve dünya markası olduğumuz, çok adetli ürün kestiğimiz dönemlerde olabilir. Şu anda tasarladığımız, ürettiğimiz her şey ikimizin o sezon ne giymek istediği ve hayal ettiği parçalardan ibaret. Stilimizi koleksiyona aktardığımız çok doğru.
Başkaldırış mı, evet kesinlikle! Fark yaratmak istiyorsanız farklı davranmak zorundasınız. Zamansız parçaları bile kombinlerken sürekli yenilenmeyi asla ihmal etmiyoruz. Hayat sıkıcı ve durağan olmaktan uzak, huzursuz edecek kadar da yorucu olmamalı.
“Stil dengesi” diye bir kavramınız var. Dengeli stil ne demek?
Aslında bu stil koçluğunun, stil danışmanlığının bir arada uygulandığı ve amacın doğru, kalıcı bir stil elde etmek olduğu kendi geliştirdiğimiz bir yöntem. Stil koçu sizi en iyi giyinen siz ile tanıştırır. Stil koçluğu, doğru ve kalıcı bir stile sahip olmak isteyen kişinin içsel dengesini, bunu dışa nasıl aktardığını, bedenini ve kendini tanıyıp tanımadığını araştıran bir süreçtir. Stil koçu daha iyi görünmek ve hissetmek isteyen kişiye bu süreçte liderlik eder. Dengeli bir stil için her şeyden önce kişinin içsel mutluluğunu, kişiliğinin en güçlü yanlarını, ileriye dönük hedef ve hayallerini keşfetmesi gerekir. Böylece adım adım, zaten var olan kendine has tarzını keşfeder ya da geri kazanır. İlk adım özgüven giymektir. Gerçekten çok keyifli bir süreç ve bu deneyimi yaşayan müşterilerimiz çok memnun kalıyorlar.
Dolap detoksu da yapıyorsunuz. Herhalde sizin dolabınız da az ve özdür?
Bazen giyecek bir şey bulamıyoruz. Birbirimizi arayıp detoksu fazla abarttık diyerek güldüğümüz çok oluyor.
Aynı zamanda ikiniz de annesiniz. Tasarımlarınızı çocuklarla birlikteyken rahat kullanabiliyor musunuz?
Kesinlikle! “Mybestfriends” özgür bir kadına hitap ediyor aslında. “Mybestfriends” kadını, hemen hemen her ürünü düz ve rahat ayakkabılarla, maskülen botlarla kombinleyebilen çok fazla çaba sarf etmeden şık olabilen, kendi stilini kendine has yaşayan bir kadın. Çocuklarla beraberken kıyafetten çok ayakkabı seçimi önemli olduğu için gayet rahat kullanıyoruz.
Leonardo da Vinci “Sadelik sofistike olmaktır” demiş. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bizim hep söylediğimiz bir söz vardır, hem Moda Tutkusu olarak katıldığımız söyleşilerde hem de “Mybestfriends” için tasarım yaparken… Sade şıklık! Bunun üzerine basa basa anlatır dururuz.
Yalnızca akıllı kadınlar çok fazla çaba sarf etmeden, minik detaylarla ve tek bir başrol oyuncusu ile şıklığı yakalar, bulunduğu ortama uyum sağlar. Kıyafet sizin önünüze hiçbir zaman geçmemeli. Biz workshop’larımızda kendiniz gibi hissetmediğiniz hiçbir kostümle dışarı çıkmayın deriz hep. İyi bir stil için sizin ışığınızın dışarı yansıması gerekiyor.