Etel Baler İle Türk Tasarımcılar
Sen modacılığı hakkıyla yapan isimlerden birisin. En iyi moda okulunda okudun, en ulaşılması zor noktalarda stajlarını yaptın, çalıştın, işin mutfağında piştin ve şimdi kendi markanı kurdun. Çok samimi bir şekilde sorum şu: Bütün bunlar sana bir artı getirdi mi yoksa Türkiye’de tüm modacılar az çok aynı kefeye mi konuluyor?
Öncelikle, düşünceleriniz için teşekkür ederim. Tecrübeli ve dünyaca ünlü
bir markada uzun süre baş tasarımcılık yapmış olmak, en çok kendi markamız
adına çalışma stilimiz ve farklı olarak ön plana çıkmamızda bize çok büyük
fayda sağladı. Lady Faith’i kurarken aldığımız kararların, sektörel
kişilerden de aldığımız geri dönüşlerle ve doğru stratejiyle kısa zamanda
kat edilen yolun olumlu anlamda satışa hızlı dönüşmüş olması ile daha
iyi algılıyoruz. Türk moda sektöründe sokak stilini markalaştırma konusu
ve desenlerinde farklılığının tablolardan yola çıkarak, sanatı günlük
giyim tarzına uygun çalışılıyor olması, herkes tarafından değişikliğin
değeri bilinerek, çok ilgi gördü ve ilk bu yönde çalışma olarak görüldüğü
için konulduğu kefede gurur verici farklılıklar bu şekilde sağlandı
diyebilirim. Ancak bende aynı samimiyetle bu röportajımızda paylaşmak isterim ki;
perakende satış noktaları konusunda istiyoruz ki, ülkemizde mağazalarda
tüketici kitlesinin gösterdiği değeri, bizim gibi yurtdışında da başarıyı
sağlayan markaları desteklemeleri.
Henüz bu anlamda saydığınız değerli özelliklere sahip bir tasarımcı
markası, yurtiçindeki büyük mağazalarda artıya dönüştürecek bir durum
yaratmadı. Sizlerin de bildiği üzere ülkemizde,Türk markalarına konsinye
şartı koyuluyor; umuyoruz ki yurtdışında satın alma yaparak değerlendirdikleri markaların arasında, bizler gibi genç girişimci, dünya pazarında Türk markası yaratma hedefiyle yola çıkmış tasarımcıları da geniş kitlelere ulaşan mağazalarında, satış anlamında en kısa zamanda desteklerler.
DVF’de çalışırken öğrendiğin en önemli şey ne oldu?
Doğru olduğuna inandığım herşeyin peşinden koşmayı ve
onları komplik eleştirmeden en sade ve pratik haliyle korkusuzca yaratmanın,
gerçek özgürlük, yaratıcılık ve mutluluğu oluşturduğunu öğrendim. Bu
felfese hem tasarım hem de özel hayatımda çok şeyi değiştirdi. Diane’in
başarısı ve sektörel gücünün içindeki sırrın alçakgönüllülüğünden ve
her şeyi sevgiyle yaptığı için her yaptığının olumlu bir sonuca
bağlandığını görmek çok basit gibi görünsede, hepimizin öğrenmesi gereken
ve benimde felsefem haline gelen bir hayat dersi oldu.
Betül;-Markan için özel bir hedef kitlen var mı? Yaş grubu veya
ekonomik seviye olarak, yoksa her kesimden müşterilere hitap ettiğinizi
söyleyebilir miyiz?
Lady Faith’in asıl amacı her kadının gün içinde renklerin enerjisiyle
kendini bulduğu bir tasarımı üzerinde taşıyarak stiline tazelik katması
ve ışığını yükselterek gününü geçirmesini hedeflediği için kitle olarak
bir ayrım teşkil etmiyor.
-Desenlerinde nelerden etkileniyorsun?
Yaşamımın her anından. Renklerin bizlerde yarattığı hislerin büyülü
dünyası, doğumumuz ve hatta öncesinden itibaren tüm hayatımızın içindedir
ve her şey renklerle bütünlük oluşturur; dolayısıyla ben desenleri
çalışırken bütün boyalarımı çeşit çeşit, renk renk etrafıma dağıtırım ve
iç dünyamın dışa yansımasını çizerim. Düşünüp bekleyerek renk seçmem.
Genelde sektörde ilk önce konsept belirlenir ve “mood board”lara göre
desenler limitli bir tarzın içinden çıkarılır. Lady Faith de ise durum, tasarımcı
ben olduğum için daha farklı.Tablolardan çıkarılan yaşama dair gelen taze
enerjinin desen olarak yansıyışının takdirini her markayı giyen ve gören moda takipçilerinden dinlemek ayrı bir yaratma hazzı ortaya çıkarıyor. Bu güçlü enerjiyi
herkes hissediyor ve daha önce desen giymeyi sevmeyen tercih etmeyen
takipçilerin Lady Faith ile desen ve renk dünyasına sevgilerinin
arttığını söylemeleri, benim ilham kaynağım olarak özgür çalışma stilimi
olumlu anlamda daha da etkiliyor.
Tüm desenlerin tablolarından. Bu tabloları ne yapıyorsun? Bir sergi
açmayı düşünüyor musun?
Evet, önümüzdeki sene ile ilgili hedeflerim arasında bir sergi açmak
var. Keyifli teklifler ve teşvikler alıyorum bu konu ile ilgili.
Kumaşların rahatlığı ve desenlerin güzelliği senin imzan. Giyinirken
her zaman senin için rahatlık mı ön plandadır?
Evet. Çünkü taşıdığınız giysinizle rahat hissetmenin özgüveni
oluşturduğuna inanıyorum. Herkesin kendi varoluşuna göre kendine ait bir
rahat kavramı var. Bu sebeple biz, Lady Faith’in her kadının rahat
kavramına yakın olacağını düşündüğümüz temel kalıplara
yönelmeyi seçiyoruz.
Etel: Madeleine Vionnet’ in çok sevdiğim bir lafını hatırlattın bana:
” Bir kadın gülümsediğinde, elbisesi de gülümsemelidir!”..
Aynen öyle. Rahatlıkla özgüveni içinde birleşen her kadın üzerinde
taşıdığı her ne ise bir bütün olarak gülümser. Çünkü kendinden de
bütünüyle mutludur.
Betül;-Markanız için bundan sonraki en büyük hedefiniz nedir?
Lady Faith’i “giyilebilir sanat” segmentinde en bilinir marka haline
getirmek istiyoruz. Bütün kadınların, her sezon mutlaka alışveriş yapmak
isteyeceği, herkesin kendini bulduğu, ilham verici koleksiyonlar
sunan, ulaşılabilir bir marka algısını oturtmak, bu seneki hedefimiz.
Amerika’da özellikle NY ve Los Angeles’ta bir Türk markası olarak
kendimizi tanıtmak ve en rağbet edilen mağazalarda yerimizi almak
istiyoruz.
Betül;-NY da markanızla ilgili çeşitli çalişmalar yaptığınızı biliyoruz.
Sizi yakın zamanda NY mağazalarında görebilecek miyiz?
NY’ta ilk kez eylül ayında Fashion Coterie’ye katıldık ve büyük
alıcılarla tanışma imkanımız oldu. Bunun sonucunda yaz ayında NY’ta minik
bir butikte ve Belçika’da Chanel gibi lüks markaların satıldığı konsept
bir mağazada Lady Faith satılmaya başlayacak.
İlk fuarımız olmasına rağmen iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünüyoruz.
Şubat ayından itibaren yeniden NY fuarlarına katılıyor olacağız, aynı
zamanda Los Angeles ve New York showroomlarında da yer alacağız.
