“Düşünceler umuda doğru döner.”
Leonardo Da Vinci’nin bu sözü not defterlerinden birinde çizdiği kafesteki kuş resminin yanında yer alıyormuş. O, özgürlüğe giden kapıları daima açmak isteyen evrensel bir dahi. 600 yıl önce Floransa sokaklarında satılan kuşların parasını ödeyip kafeslerin kapağını açarak gökyüzünün maviliklerine salıveriyormuş, mahkum kuşları…
Hepimiz özgür ve mutlu bebeklerdik doğduğumuzda. Düşüncelerimizin yüzü hep umuda dönüktü. Giderek olumsuz duygular biriktirdik yüreğimizde ve onlarla var olmaya alıştık. Bize hiçbir yararı olmayan duygu kırıntıları ile beslenmiş düşüncelerin yaşamımızın bir parçası olduğuna inandık anlamsızca. Zamanla düşüncelerimizin kontrolünü kaybettik ve ötekileri suçlayarak hep birlikte mutsuz olmayı göze aldık.
Düşünceler… Beni ben yapan farklı düşüncelerim, onlarınkiler değil!
Bu yüzden ne düşünürsem o oluyorum, ne düşünürsem onu yaşıyorum, ne düşünürsem onu duyuyorum. İyi ve olumlu düşüncelerle yaklaştığımda insanların bana iyi ve olumlu davrandıklarını görüyorum. Bu duyguyu paylaşmak harika!
Bir önceki sayımızda dedik ki; Düşüncelerimizi istediğimiz gibi seçebilir, yönetebilir ve onları kendimize yararlı hale getirebiliriz. Yaşam ona verdiklerimizi bize geri verir. Şu anda okumayı bırakıp, gün içinde yoğun olarak aklınızdan geçen olumsuz bir düşünceyi hatırlamaya çalışın. Öfke, kızgınlık, kaygı dolu muydu düşünceleriniz? Ve bu düşüncenizin gerçekleşeceğini bilseydiniz, hala onu düşünmeye devam eder miydiniz? Onların aynı şekilde başınıza gelmesi hoş olur muydu? Korkularınızın karşınıza çıkması… Hayır, değil mi?
Ne var ki, evrende deneyimlerimiz çoğunlukla düşüncelerimizin ürünü olarak gerçekleşiyor. Bu gücün nelere yol açacağını görmek gerçekten şaşırtıcı. Düşüncelerimizi olumlu duygularla beslediğimizde dünyayı algılayışımız çok farklı olacaktır. Ve gerçekleştirdiğimiz her şey önce zihinde filizlenen birer düşüncedir. Bu nedenle ulaşmak istediğimiz şeyleri düşünmeliyiz, istemediklerimizi değil. İnanarak ve tekrar tekrar zihnimizde canlandırdığımız zaman, bunları kendimize çekme şansı bulabiliriz. Olumlu enerjiyle yarattığımız olumlu durumları görünce kendimize güvenimiz artar. Başarı, mutluluk, ilerleme düşünce biçimimizin sonucudur çoğu zaman.
Düşünce gücünüze inanın. Onu iyi bir yaşam için kullanın. İnandığınızdan daha fazlasına ulaşabilirsiniz. Yaşama güven duyduğunuzda sizin için en güzel olanı verecektir. Elbette sonuç bütün için de hayırlı olacaksa… İyileşmeye giden yol ancak iyilik taşlarıyla döşenir. Size mutluluk getirirken diğerlerine acı veren düşüncenin insanlığa ne katkısı olabilir ki?!
Evren ancak hak ettiğinizi düşündüğünüz şeyleri size sunar, fazlasını değil! İşte bu nedenle düşünme yeteneği çok iyi kullanılmalıdır. Siz inanmadıkça, istemedikçe ve düşünmedikçe neden size yardım gelsin ki… Kendinize bu fırsatı verin ve kendiniz için iyi olan düşünceleri seçin. Bırakın olumsuz düşüncelerinizi, üfleyin havaya, bulutlara doğru salın tutsak kuşları bırakır gibi…
“Sen düşünceden ibaretsin, gerisi sadece et ve kemik. Gül düşünürsen gülistan, diken düşünürsen dikenlik olursun…” diyen Mevlana ” Düşünce suret dokumasının ipliğidir.” sözüyle düşüncelerin bir gün karşımıza çıkacağını nasıl da güzel kendine has uslubuyla anlatmıştır.
Eğer yaşam daha iyi olabiliyorsa neden onu olduğu yerde bırakalım?! Eğer gelişebileceksek, neden geriye gidelim?! Aynı basamakta oturup kalmak niye? Ve neden bizim düşüncelerimiz de umuda dönük olmasın?!
Yepyeni bir yılın başlangıcında, olumlu düşüncelerle kendinizi onaylayarak gönül mavisine açın kapılarınızı şimdi ve aydınlık yarınlara doğru olsun yolculuğunuz…
Sevgi ve Saygılarımla,
Meral CEYLAN