Daha yaz bitmedi… Hadi kendinizi bodrum’a atın!
Merhaba! Hala Bodrumun keyfini çıkarmak için çok geç değil, hatta eylül ayı belki en güzel zamanı Bodrum’un… Sizlerle bu yazın benim için favori olan yerlerini paylaşmak istiyorum…
Öncelikle ne yapıp edin, kesinlikle sezonun favori içeceği gelincik/kızılcık frozen vodka denemeden Bodrum’dan ayrılmayın… Benim en beğendiğim, Otto Flamm’da içtiğimdi… Otto, eski Havana ve Bianca Beach’in yerine açıldı…
Billionaire Club
Gün batımını Yalıkavak Marina’da yeni açılan Billionaire Club’da dilerseniz çocuklarınızla, dilerseniz eşinizle baş başa izleyebilirsiniz. Modern, minimalist bir ortam yaratılmış. Traverten taşları ile çevrili infinity pool, Yalıkavak körfezine bakıyor. Eskiden Sardegna’da olan bu lokalin Bodrum versiyonu çok başarılı! Ama kokteyller için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, haberiniz ola!
Limon
Belki bu sene gittiğim ve en çok beğendiğim yer Gümüşlük’teki Limon’du. Güneş batımına doyum olmuyor burada. Çek çek resim yetmedi. Her masa, her sandalye kendine özgü. Her masa farklı. Her noktadan inanılmaz büyüleyici bir güneş batımı gözlerinizin önünde.
Bana biraz güney Fransa’da gittiğim Colombe d’or’u hatırlattı. Güney Fransa deyince, söylemeden duramayacağım, her yerde lavanta vardır. Lavanta niye Bodrum’da her yerde ekili değil?
Futa
Türk el sanatlarını hem koruyan hem sergileyen adeta bir müze gibi bir dükkan keşfettim, bu yaz Bodrum’da.. Futa’nın sahibi Hatice Hanım, hem çok bilgili hem çok zevkli. Size her parçanın tarihçesini de tutkuyla anlatacaktır. İsterseniz kendinize alın, isterseniz hediye…
Garo’s
Akşam yemeği için Türkbükü’nde bu sene favori restoranım Garo’s. Kuzenlerimle gittiğimiz bir gece, kocaman bir Tranca yedik…parmaklarımı yedim! Hardal otu da çok hoş bir mezeydi.
Havva’nın Yeri
Şimdi gelelim benim en favori öğünüme… Kahvaltı için Havva’nın Yerine gitmelisiniz. Yalıkavak yolunda, Tansaş’tan sonra Opet’i geçince sola, dağlara doğru kıvrılan yolda birazcık gidin, önünüze bir köy evi çıkacak. Horozlar sizi karşılayacak. Fesleğen, biberiye ve sırıklara sarılmış domatesler arasında, kendinizi bir bahçede oturuyor bulacaksınız. Çayınızı kendiniz alacaksınız ve masanıza ardı ardına, birbirinden lezzetli kahvaltılıklar gelecek. Sıcacık sac ekmeği ile ev yapımı tereyağı ve reçelleri (bergamot reçeline bayıldım) ağızınızda adeta eriyecek. Ev yapımı peynirler, neler neler! Che’nin posterinin bile asılı olduğu bu kendine özgü lokal, sürprizlerle dolu. Her şeyi yazmayacağım, gidin kendiniz için keşfedin. Afiyet olsun!
Amanruya
Amanruya bu sene, Bodrum’un o güzelim doğası ile uyum içinde, çok özel bir koyda açıldı. Harika bir hediyelik dükkanı var. Thai restoranı da çok başarılı. Gördüğüm en güzel infinity havuzlarından biri orada. Oldukça büyük bir alana yayılmış olsa bile, benim dikkatimi çeken şey, doğayı bozmadan, ağaçlar arasında göze çarpmayacak bir şekilde tasarlanmış lüks ötesi bir “resort” olması. Kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği, kafanızı dinleyebileceğiniz rüya gibi bir cennet Amanruya.. Ne de olsa adı üstünde, tam bir rüya gibi!
Hadi ne bekliyorsunuz? Eylül’de atın kendinizi Bodrum’a! Görüşmek üzere!