© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Bir Duyguya Sarılmak: Adil YIldırım

Bir Duyguya Sarılmak: Adil YIldırım

Duygularınıza sahip çıkmalısınız, çünkü kontrol edemediğimiz duygular ileride travmalar olarak karşımıza çıkabilir.

 

Amerika’da Stanford Üniversitesinde 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre eski ilişkilerinde kötü kapanış yapanlar, ilişkiden sonra arkadaş kalmaya devam edenlere nazaran çok daha stresli bir hayat yaşıyor ve mutluluk endeksinde alt sıralarda yer alıyorlar. Bunun en büyük sebebi, gergin bir şekilde bitirdiğimiz ilişkilerin aslında geçmişten kalan açık hesaplar olarak hayatımızda varlığını sürdürmesi olabilir.

 

Öfke, insana en büyük zararı veren duygu; hele de nefrete dönüştüğünde bir kapana kısılmış oluyoruz. Hayatını sadece nefrete sarılarak geçiren insanlar, belki bu duygudan güç aldıklarını iddia edebilirler ancak, aynı zamanda bu duygunun ne kadar zararlı olduğunu kabul etmek istemezler. Dolayısıyla işte tam da bu noktada duygulara sahip çıkmamız ve kontrol altına almamız gerekiyor. Bundan yıllar önce şahit olduğum bir olay, duyguların bizi nasıl esir ettiklerini bana gösterdi. On altı yıl boyunca saplantılı şekilde bir adamı kendine bağlamaya çalışan kadın danışan, içine düştüğü saplantıyı görmediği gibi aynı zamanda hâlâ bir umutla belki onu adam ederim diye düşünüyordu. İnsan ömründe on altı sene gerçekten uzun zaman; dolayısıyla kaybedilen enerji, umutlar ve içine düşülen çaresizlik duygusu kadının bu iflah olmaz adamı bırakıp gitmesine izin vermiyordu. Bir duyguya sarılmıştı, umutla onu bekliyordu. Oysa hayat, yeniden adım atma cesaretini gösterenlere her zaman yeni kapılar açan bir macera filmi gibidir; asıl mesele işte bu yeni adımları atabilme becerisini gösterme kısmında yatıyor. Ne olursa olsun, üzülmek ve canı yanmak pahasına yeni kapıları açmamız gerekiyor.

 

Kimi zaman, sarıldığımız duygu bize zarar veren ve zaman kaybettiren bir duygu olduğu gibi kimi zaman da başka bir duygu bizim yeniden yaşam sevinci ile dolmamızı sağlayabilir. Dolayısıyla kontrol altında tutabiliyorsak duygularımız ilham vericidir. Örneğin; yıllar önce şahit olduğum başka bir olayda, boşanma sonrasında arkadaş kalabilen ve aralarındaki iletişimi asla kaybetmeyen bir çift beni hayrete düşürdü, onlara hayran kaldım. Şöyle ki, evlilik her zaman sonsuza kadar sürmez ve çiftler boşanma kararı alabilirler ancak, sonrasında iletişime devam edenlerle karşılaşmak nadir bir olaydır. Dolayısıyla onlarla konuştuğum zaman adamın söyledikleri hâlâ kulağımda: “Biz evlilik içerisinde pek anlaşamadık ancak, aramızda her zaman insani boyutta benzersiz bir anlayış vardı, bunu korumak istedik. Ben kimsenin yanında eski eşimle olduğum kadar kendimi rahat hissetmiyorum, çünkü genelde karşıma çıkan kadınlar beni değiştirmeye çalışanlar oluyor. Oysa beni olduğum gibi kabul eden tek kadını hayatım boyunca kaybetmek istemedim. Boşanmak istediğini söylediğinde bunu kabul ettim ancak, ne kendisi ne de ben aramızdaki dostluğu asla kaybetmek istemedik, çünkü insanın kendisine gerçek bir dost bulması bugünlerde çok zor bir hale geldi.”

 

Burada çiftimizin sarıldıkları duygu ise dostluk ve onlara hak vermemek elde değil, çünkü dostluk benzersiz bir doyum verir insana, öyle ki bana kalırsa dünyadaki en zengin insanlar dost biriktirmiş olanlardır, kendilerini bu hayat yolculuğunda asla yalnız hissetmezler. Evliliğin ve boşanmanın sadece kağıt üzerindeki bir resmiyet olduğunu fark etmiş ve aynı zamanda boşanmanın bir başarısızlık değil, sadece bir hayat deneyimi olduğunu anlayabilmiş insanlara ayrı bir parantez açmamız gerekiyor, çünkü onlar evlilik boyunca birlikte yaşadıkları güzel anları ve duyguları çöpe atmak istemezler. Onlar ne olursa olsun bu duygulara sahip çıkarak aralarındaki dostluğu yaşam boyu ellerinde tutmak ve birbirlerine olan saygılarını korumak için mücadele ederler. Hani bir söz vardır ya “Tadımız kaçmasın!”, işte ayrılık sonrası geçmişte yaşan güzel günlerin tadını korumak, güzel anıları korumak son derece önemlidir. Aslında bu şekilde travmaların önüne geçebilir ve kapanmayan hesapları kapatabiliriz.

 

Eski ilişkilerinden getirdikleri nefreti yeni ilişkilerine taşıyan insanların mutluluk endeksinde en alt sıralarda olduklarını söylemiştim, bu durumda eski hesapları kapatmak için nefret duygusundan sıyrılıp birlikte yaşanan güzel duygulara sarılmamız gerekiyor. Olumlu duygular bizim mutlu bir gelecek inşa etmemizde en büyük yardımcımız olacaktır.

Sevgiyle kalın…

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.