Bennifer Evliliğinin Bilinmeyen Yönleri
Geçtiğimiz Temmuz ayında dünya gündeminde yer alan konular arasında, yirmi yıl sonra yeniden evlenen Ben Affleck ve Jennifer Lopez çiftinin birlikteliği vardı. Hollywood magazin çevrelerinin kendilerine taktığı isimle Bennifer çiftini uzun yıllar sonra nikâh masasına götüren koşulları ortaya koymak için her ikisini de detaylı olarak analiz ettim ve bu yazıda size evliliğin hiçbir yerde dile getirilmeyen, çünkü bilinmeyen yönlerini aktarıyorum.
Bir erkeğin karakterini babası, vicdanını annesi belirler. Yaşananları iyice anlamak için öncelikle Ben Affleck’in babası Timothy Byers Affleck üzerine bazı detayları açıklamamız gerekiyor. Ben Affleck’in babası Timothy, İskoçya doğumludur; küçük yaşlardayken ailesi ile birlikte, Amerika’da İrlanda ve İskoç göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Boston şehrine göç eder. Boston, Amerika’daki, metrekareye düşen en fazla alkol tüketimi oranına sahip olması nedeniyle aynı zamanda bağımlıları için binlerce farklı terapi grubuna ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor. Timothy Byers Affleck, gençlik yıllarında Boston’da vakit geçirirken, daha sonra eşi olacak Christine ile tanışır. İkisi çok farklı karakterler; Timothy yirmili yaşlarında bir bağımlı, kız arkadaşı Christine Harvard mezunu bir okul öğretmeni! Bu hikâyeyi okuduğum zaman hiç şaşırmadım, çünkü on iki senedir ilişki koçu olarak verdiğim danışmanlıklarda karşıma hep benzerleri çıktı; güçlü bir kadın, kendini toparlayamayan ve dağılmış bir adamı düzeltmeye çalışır. Anaç ve son derece güçlü bir kadın olan Christine öğretmenlik mesleğini önce Timothy üzerinde denemek ister ve evlenirler; ancak, işler beklendiği gibi gitmez, çünkü kocasının bağımlılığı iki tane oğulları olmasına rağmen azalmaz, tam tersine artış gösterir. Ben Affleck on bir yaşındayken babası evi terk eder ve çift boşanır. Yıllar sonra çocukluk dönemi hakkında Hollywood Magazine’e iki çift söz eden Ben Affleck şunları belirtir; “Asla eve gelmeyen bir baba ve adeta bir melek gibi her şeyi toparlamaya çalışan bir anne… Bu sahnelerin bana maliyeti çok ağır oldu, çünkü onlar boşandıkları zaman nedense kendimi suçlu hissediyordum”. Ben Affleck ve kendisinden üç yaş küçük kardeşi Casey Affleck ergenlik dönemi boyunca anneleri Christine tarafından yetiştirilirler. Harvard mezunu öğretmen bir anne, onlar için her ne kadar büyük bir avantaj olsa da bir babanın eksikliği hayatlarına damga vuracaktır. Eğer babaları herhangi bir sebeple ölmüş olsaydı muhtemelen bunun acısını yaşar ama kendilerini hayatın akışına bırakabilirlerdi; oysa babaları yaşıyor fakat onları yıllarca hiç aramıyor. Adam çekip gitmiş. İşte bu durum, her iki kardeşin de on altı yaşından itibaren bağımlı olmalarına neden olur ve daha o yaşlarda bağımlılar için Boston’da hizmet vermekte olan terapi gruplarına anneleri tarafından götürülürler. Hiçbir işe yaramaz. Travma ne kadar derinse içme ihtiyacı da o kadar sonsuz olacaktır. Ben Affleck yirmili yaşlarından itibaren ağır depresyon ilaçları kullanmaya başlar. Kendi cümleleriyle durumunu şöyle ifade eder: “Kendimi hep kırılgan ve korunmasız hissetmemin sonucu olarak ya içecek tüketiyordum ya da sakinleştirici ilaçlar alıyordum.” Yine de insan şunu düşünmeden edemiyor; bu kadar derin aile dramı yaşamış bir adamın böyle eğitimli ve anaç bir annesi olmasaydı onu dünyaca ünlü bir aktör olarak izleyebilir miydik? Muhtemelen köprü altında bir film çekilseydi, belki orada bir berduş olarak oynayabilirdi…
Madalyonun diğer yüzüne bakacak olursak Jennifer Lopez’in daha önce yaptığı üç evlilikte de eski eşleri boşanma sonrası verdikleri röportajlarda kendisiyle ilgili hep aynı tabiri kullanırlar: “Evde annemle yaşıyormuş gibiydim, her sorunumu çözmeye çalışan bir kadınla evli olmak beni yormaya başladı.” Sanırım Ben Affleck bu röportajları okuduğu zaman onlara şu yanıtı vermiştir; “Daha ne istiyorsunuz? Ben hayatım boyunca sorunlarımı çözecek bir kadın aradım!”. Tam yirmi sene önce, 2002 senesinde ilişkileri başladığında herkes onların evlenmesini istiyordu ancak 2004 senesinde nikâhı iptal ederek ayrıldılar. Yıllar sonra ayrılma nedenleri ortaya çıktı; Ben Affleck nikâhla ilgili, medyanın yaptığı yorumlardan sıkılmış ve bu baskı altında daha fazla sakinleştirici almaktan yorulmuştu. O dönem Amerika’nın en ünlü aktörünün neden Hispanik bir kadınla evlendiğine yönelik ırkçı yorumlar son derece fanatik bir demokrat olan Ben Affleck’in sinir krizleri geçirmesine ve daha çok içecek tüketmesine neden oluyordu. Evlendikten sonra bu baskının ve saçma sapan yorumların artacağını tahmin etmek zor değildi. Dolayısıyla nikâhı iptal ederek, dış baskılar nedeniyle ilişkiyi bitirdiler. Öte yandan haklıydı, çünkü Jennifer Lopez’in yaptığı diğer üç evlilikten ikisi yine kendisi gibi Hispanik Amerikalı erkekler, diğeri ise hiç tanınmamış Amerikalı bir aktördü. Dolayısıyla Ben Affleck’in yaşadığı ırkçı baskıyı bu adamlardan hiçbiri yaşamadı. Peki, yirmi yıl sonra ne oldu, diye soracak olursanız; Bennifer çifti yıllarca uzaktan birbirlerini sevmeye devam ettiler. Ben Affleck hayatındaki dağınıklığı düzeltecek ve anaç sevgiyle kendisine yaklaşacak bir kadını asla bulamadı, kimi zaman verdiği röportajlarda Jennifer Lopez’i hâlâ sevdiğini satır aralarında itiraf ediyordu. Jennifer Lopez ise, onun gibi güçlü bir kadını yanında taşıyamayan erkeklerle evlilikler yaptı fakat asla eski sevgilisindeki büyük aşkı kimsede bulamadı. Dolayısıyla ikisi de yıllar içinde başka evlilikler yaptılar, başkalarının gözlerine bakarken aslında birbirlerini gördüler ve hep o zamanı beklediler: Hayatın onları yeniden bir araya getireceği zamanı!