AŞK İÇİNDE
“Bir ömür yetecek kadar sevdim ve kaybettim” diyordu bir filmde, ben de öyle sevdim hesapsız ve öyle kaybettim defalarca canımı kopara kopara, hayatı seviyorum şimdi, paylaştığım dostları, baharı seviyorum şimdi, güneşi ve yağmurları.
Gerçek aşk bir armağan, ama öyle sevmiyor kimse, seni annen çok seviyor belki ama öyle büyük aşkı Mevla’m verebilir bir tek. Aşk içinde. Birine aşık olup, aşkın kıymetine yazık etmem daha, gerçek aşk yukarIda. Mevla’m sana en güzel aşkı eyler, aşk içindeyse eğer. Öyle ömürlük sevmeleri unut, gerçek aşk sende, hem aslında gerçek aşk her yerde amma velakin en zor öyle aşkları buluyor ve en kolay da aşkı kurban ediyor insan.
Şu meşhur şarkısında, “gör bak her parçanı da alıp nasıl terk ederim seni” diyor, Adele. Çarçur etmeye kıyılır mı sevgiler? Karşındaki aşkı ve seni harcıyorsa da eğer, ona rağmen hatıralar senin. Hatıralarını teker teker Yanaklarından öpüp, senin yüklediğin tüm güzel anlamlarını cebine doldurur gider paşa gönlün. Aşkını harcatma, aşk senin. Aşk içinde.
Hem belki azdır ama imkansız da değildir öyle büyülü güzellikler. Aşk olur bazen, aşk olsun rica ederim, olmaz mı hiç? Ama sen yine de o birinin aşkına bağlama tüm enerjini, hayatını o sevdiğin kişinin üzerine kurma, aşka kur kendini, doğaya, güzelliklere dön yüzünü biri gittiğinde bile. Aşk içinde. Üstelik sen öyle bir aşka ver ki kendini, diyelim sabah kahvaltı ederken bir pastanenin bahçesinde, zıplaya zıplaya ekmek kırıntılarının peşine düşen serçenin güzelliğine de odaklan. Deniz kenarında, gerinerek keyif yapan kedinin, güneşin keyfini çıkarışına bakıp bir güzel de ilham al hatta. Sabah serinliğinde güzel bir yürüyüşü sağlıkla yapabildikten sonra, cam bardakta demli bir çayın da tadını çıkar misal. Aşk içinde. Yok eğer birinin ellerine bırakırsan kalbini, eze eze, üstünden geçer ve gider yar bir vakit. İşte o vakit, kırılıp dökülüp dağılırsın ve zor diner acın. Ama yine de çok korkma, sen yine de sev. Yeter ki sen hep bil, ona akınca, hızını şaşırınca, en çiçek sevgili bile, cam gibi kesiyor kalbini. Ayaz bile daha fazla üşütmez kalbini, öyle tüm dünyan haline getirdiğin ve yabancılaşan, uzak duran ve üstelik çok acımasız olabilen halinden tanıyamadığın sevgilinin. İşin en hain tarafı da sana bu kadar bıçak sevgilin, muhtemel açıyordur herkese, çiçektir ellere, savuruyordur ruhunu, açılan her kapıya, yanan her ışığa. Ama yine de üzülme, kim bilir kaç yara açılacak kalbinde böyle ve kim bilir nasıl sıradanlaşacak canını en çok yakan sevgili bile…
Aşk var unutma, sen aşkı içinde ara. Güzellikleri de ara azıcık, belki uyuyan güzeldir hayatın. Sen hem güzelliklere uyan, hem güzellikleri uyandır hayatında. Öyle güzel ki hayat, hem öyle güzel ki aşk. Hem aşk içinde.
[nggallery id=817]