Alpler’in En Genci Verbier
İşte aylardan en sevdiğim: Ocak! Yılbaşı telaşı geçmiş, ortalık sakinleşmiş, kar yağışları artmış, şehri huzurlu bir beyazlık kaplamış… Çocukların sınavları bitmiş, Şubat tatiline sayılı günler kalmış… Bu yüzden bu ayı en güzel aktivitelerle dolduralım.
İlk yağan karda, ilk ayak izini kim bırakacak diye kendimizi dışarı atalım. Uzun kar yürüyüşlerine çıkalım. Her adımda ayağımızın altında çıtırdayan taze kar sesine kulak verelim. Bahçeye çıkıp kardan adam yapalım, sonra da kartopu savaşıyla onu yerle bir edelim. Evlerde daha çok toplanalım, sıcak şarap yapmayı öğrenelim, televizyon karşısında çoluk çocuk, battaniye altına doluşup, en sevdiğimiz filmleri seyredelim. Ama hala yerinizde duramıyor ve kayak aşkıyla yanıp tutuşuyorsanız, ver elini Verbier diyelim!
Verbier, konum olarak İsviçre’nin güney batı kesiminde, Valais kantonunda yer alıyor. Batıda Fransa, güneyde İtalya ile sınırları var. Alp dağlarının kalbinde, güneşli bir platoda, ahşap dağ evleri ile çevrili Verbier, küçücük ve sevimli bir dağ kasabası. Fransa’nın 3 Vadiler’i gibi, İsviçre’nin “4 Vadiler”i olan Thyon, La Tzoumaz, Nendaz ve Veysonnaz’ı birleştiriyor. Zürih’e 282, Cenevre’ye 167 km uzaklıkta bulunan Verbier’e gitmek için biz tren yolunu tercih ettik. İsviçre’de otoyollarda giderken göremeyeceğiniz manzaraları, trende büyük bir keyifle seyredebiliyorsunuz. Dağlar ve göllerin arasından, kimi zaman dağların içinden geçerek, sanki bir ressamın elinden çıkmışçasına güzel bir doğanın içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Tren yolculuğundan sonra kısa bir otobüs yolculuğu ile Verbier’nin merkezine ulaşıyorsunuz. Aslında merkeze gondola ile ulaşım da var ama otobüs yolculuğunun tadına doyum olmuyor.
Son yıllarda oldukça genişlemesine rağmen geleneksel mimarisini ve doğallığını koruyabilmiş ender kasabalardan biri Verbier… İsviçre Alpleri’nin en harika manzaralarını 1500 metre yükseklikten seyrediyor. Avrupa’daki kayak merkezlerinin arasında en çok off-pist seçeneği ve 400 kilometreyi aşan uzunluktaki pistleriyle İsviçre’nin en iddialı kayak bölgesi. Yaklaşık 100 adet ski-lift ile acemisinden, ustasına kadar her seviyede kayakçıya hitap eden pistleri, özellikle zor pistlerde kaymaktan keyif alan, ileri seviyedeki kayakçıların favorisi. 3.333 metre yükseklikteki Mont Fort ve Avrupa’nın en dik kayak pistlerinden biri olan Tortin, adrenalin severlerin gözdesi. Buradan inerken neredeyse 100 km’lik hıza ulaşılabildiğini söylüyorlar ama ben tabii ki denemedim. Çılgın kayakçılara duyurulur!
Kış aylarında kayakçı cennetine dönüşen Verbier’de sezon, Aralık ayının ikinci haftasında başlayıp, Nisan ayının sonuna kadar sürüyor. Yılbaşı ve Şubat-Mart ayları en kalabalık zamanları. Yüksek rakımı yüzünden, kar daha alçaktaki pistlerde bile kolay kolay erimiyor. Burada da Zermatt’taki gibi buzul-kayağı (glacier skiing) yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda pist dışı kayak (off-pist) için oldukça iddialı seçenekler mevcut. Zaten Verbier’in sloganı “freeride paradise”. Bu yüzden burada Heliskiing çok yaygın. Sizi helikopterle, dağların kimsenin çıkamayacağı bir yerine bırakıyorlar ve belli bir bitiş noktasından geri alıyorlar. Bol karda kaymayı çok beceremediğim için ben hiç denemedim ama Heliski meraklıları, bir kez deneyince, bir daha pistlerde kaymaktan hiç zevk alınmadığını söylüyorlar!
Mont Gele bölgesi daha çok yeni başlayanlar ve orta seviyede kayanlar tarafından tercih ediliyor ama eğer buradan kayacaksanız uzun kuyruklar beklemeyi göze alacaksınız. Eğer biraz daha deneyimli bir kayakçı iseniz ve kendinizi geliştirmek istiyorsanız, vadinin diğer tarafındaki Bruson’da (1080m) daha sakin pistler ve toz karın keyfini çıkarabilirsiniz. Val de Bagnes, daha önce de bahsettiğim Mont Fort ve Combatzeline gibi siyah pistlerin bulunduğu bölge… Buradaki tek risk faktörü hava durumu. Eğer görüş seviyesi iyi ve hele de güneş varsa, buradaki teleskilerde de uzun kuyruklar sizi bekliyor. Ama Mont Fort’a iyi kayakçı olsanız da olmasanız da mutlaka çıkmanız lazım. Teleferikle Mont Fort istasyonuna vardığınız zaman, üşenmeden uçsuz bucaksız görünen basamakları oflaya puflaya çıkıyorsunuz ve zirvede sizi muhteşem bir manzara bekliyor! Buzulları ve Avrupa’nın en yüksek zirvelerini seyretmeye doyamayacağınız bu noktadan, batıya doğru baktığınızda Mont Blanc’ı, doğuya doğru baktığınızda ise Matterhorn’u göreceksiniz. Erken kalkabilenlere, buraya sırf güneş doğuşunu seyretmek için turlar düzenlendiğini belirteyim. Dilerseniz güneş doğuşunu seyrederken, eski snowboard dünya şampiyonu ve şimdinin yoga öğretmeni olan Emilien Badoux ile yoga seansına da katılabilirsiniz. Düşünsenize, dünyanın en güzel zirvelerinden birindesiniz, etrafınız bembeyaz dağlarla çevrili ve bir yandan güneş doğuyor… Mont Fort’ta dolunay olduğu zamanlarda da dolunay turları oluyor. Dolunayın yükselmesiyle birlikte, zirvelerin kurt adamları inlerinden çıkıyor ve efsaneler gerçek oluyor! Ay ışığının altında kurt adamlarla yarışarak başladığınız, adrenalin dolu kayak macerası, yıldızların altında çılgın bir dolunay partisiyle hızınıza hız katıyor. Bu ayın Full Moon partisi 19 Ocak’ta olacak, biletler erken tükendiği için önceden rezervasyon yaptırmalısınız.
Mont Fort’tun inişinde bulunan Cabane du Mont-Fort, Mont Fort’un eteklerinde, neredeyse 100 yaşında olan bir kulübe. 1983 yılından beri dağ rehberi Daniel Bruchez ve karısı tarafından işletiliyor. Kulübenin dağlara bakan tarafı taştan yapılmış, pistlere dönük tarafı ise ahşap. Kayarak yaklaştığınız anda buranın konumuna aşık oluyorsunuz. O kadar kalabalık ki, kayaklarınızı koyacak yer bile yok. Bir mucize oluyor ve şanslı arkadaşım Deniz, restoranın en güzel manzaralı yerinde masa buluyor. Tam derin bir nefes alacakken, yemek sırasını görünce sıra bize asla gelmeyecekmiş hissine kapılıyoruz. Geleneksel İsviçre mutfağının en lezzetli örneklerini tadabileceğiniz bu restoranda, raclette ve fondüye İsviçre’nin en iyi yemeği diyenler, mutlaka kasenschnitte yemeli! Sadece midenizi değil, gözünüzü ve ruhunuzu doyuracak bu bronzlaşmış ızgara peynirli sandviç, bacon veya jambon üzerine krema halinde eritilmiş peynir, turşu ve kokteyl soğanlarla unutulmaz bir lezzet haline getiriliyor. Sonrasında ise, tatlı olarak çikolatalı yumuşak kurabiyeler iyi gidiyor.
2.250 metredeki La Chaux’da kar ve güneşin tadını doyasıya çıkarabileceğiniz bir snow-park bulunuyor; burada usta kayakçıları ve çılgın snowboardcuları havada taklalar atarken, seyredebilirsiniz.
Çocuklarınızla gitmeyi düşünüyorsanız, Kids Club Verbier’de çocuklarınıza hem kayak öğretiyorlar hem de eğlendiriyorlar. Ayrıca size harika bir tavsiyem var: Pony kızağı! (pony sledge) Çocuklarınızın bindiği ahşap kızakları, sevimli beyaz poniler çekiyor. Dilerseniz bu aktiviteyi kayaklarınızla da yapabiliyorsunuz. Sopalarınızı almıyorsunuz, onun yerine poninin çektiği ipi tutuyorsunuz. Bir nevi karlar üstünde su kayağı… Atlar çok iyi eğitimli olduğu için son derece güvenli. Bu aktivitenin yetişkinler için olan versiyonu da var; büyük atların çektiği, Noel Baba’nın kızağına benzeyen büyük kızaklara arkadaşlarınız veya ailenizle binip kalabalıklar halinde dağları turlamak çok zevkli!
Eywa’s Trails Sar: Kuzey kutbunun bir numaralı aktivitesi olan, köpeklerin çektiği kızak gezisini, burada da yapabiliyorsunuz. Kuzey ışıkları yerine, Alpler’in doyumsuz manzaraları size eşlik ediyor.
Les Elfes International: 7-18 yaş grubu çocuklar için kış kampı düzenliyor. Dünyanın her yerinden gelen çocuklar ve gençler, bir yandan enternasyonal bir ortamda sosyalleşirken, bir yandan da tecrübeli öğretmenler tarafından kayak ve snowboard dersleri alıyor, apreski oyunlarıyla eğlenceli zaman geçiriyor.
Snow-shoeing: Kara batmadan ayakkabınıza bağladığınız geniş aparatlarla yapılan yürüyüş türü. Dilerseniz ormanların içinde, dilerseniz toz karlı zirvelerde yapabiliyorsunuz bu yürüyüşü.
Buzul tırmanışı: Televizyonda, Instagram’da pek çok fotoğrafını görüp içinizi titreten bu aktiviteyi burada denemeye ne dersiniz?
Paragliding ve skydiving: 15 dakikalık bir helikopter sürüşünün ardından, 4.000 metre yüksekliğe çıkıyor, profesyonel bir öğretmenle beraber kendinizi bulutlara bırakıyorsunuz. Düşüş sadece 40 saniye sürüyor ama o 40 saniyenin anısı hayat boyu unutulmuyordur herhalde… Paragliding için kalkış yapabileceğiniz pek çok nokta var. Ayağınızda kayaklarınızla kendinizi yokuş aşağı bırakıyorsunuz ve zirvelerin üzerinde kuş gibi süzülüyorsunuz. Eğer eğitiminiz, tecrübeniz ve kendine güveniniz varsa, hoca olmadan tek başınıza da yapabilirsiniz.
Kayak yapmayanlar için de pek çok aktivite mevcut… Tırmanma duvarı, cross-country skiing, kızak, yüzme, squash ve şık spa’lar sayesinde sıkılmaya fırsat bulamayacaksınız.
Şu ana kadar gittiğim kayak merkezleri arasında, yaş ortalaması en genç olan yer Verbier. Parti canavarları için en popüler apre-ski adresleri; Farinet, Le Mouton Noir, Le Rouge ve Ice Cube.
Son yıllarda Verbier’in en çok söz edilen oteli, iş dünyasının en yaratıcı iş adamlarından biri, Virgin Group’un sahibi Richard Branson tarafından yapılan The Lodge. Dünyanın en şık şale-otelleri listesinin başına, açılır açılmaz yerleşen bu otelin sadece 9 odası var. Her biri benzersiz şekilde döşenmiş birbirinden şık odaların bazılarında şömine var. Otelin bahçesindeki açık hava jakuzisi ise, kayak sonrası rahatlamak için ideal…
Yeni rotalarda görüşmek üzere,
Sevgi ve sağlıkla kalın