Alberto Guardiani Türkiye’de
İnce işçiliği ile ayakkabı tasarımında öncü isim olmayı sürdüren, ünlü İtalyan markası Alberto Guardiani, Türkiye’deki ilk mağazasını Ankara Next Level AVM’de açtı. Küçük bir ayakkabı fabrikasından nasıl büyük bir fenomene dönüşen markanın hikayesini, Alberto Guardiani MAG okuyucaları ile paylaştı.
Öncelikle hoş geldiniz sizi ülkemizde görmek çok güzel. Türkiye pazarında sizi cezbeden şey neydi? Bize Ankara’da şube açma kararını nasıl aldığınızdan bahseder misiniz?
Türkiye, birçok tasarımcı için heyecan verici ve günden güne büyüyen bir pazar. Güncel trendlere olan talebin giderek artmasından dolayı yerel modacılara olan ilgi de artıyor. Bu nedenle ben de Ankara’da mağaza açma kararı aldım fakat Ankara sadece ilk adım. Söylediğim gibi ben Türkiye pazarına inanıyorum.
Türk modası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türk modasının çok çekici olduğunu düşünüyorum. Kadınlar her zaman kesinlikle şık, modaya uygun ve çağdaş bir görünüm sergiliyorlar. Türk kadınları görünüşlerine oldukça önem veriyorlar ve bunu yaparken de sadece elbiselerine değil kullandıkları lüks aksesuarlara da dikkat ediyorlar. Günlük stil olarak takım elbise giymeye karar veren erkeklerin zarafeti beni büyüler. Türk erkekleri her zaman kusursuz ve şık. Ayrıca, saatten ayakkabıya kullandıkları tüm detaylara da özen gösteriyorlar. Tasarladığım ayakkabıların, Türk erkekleri tarafından giyildiğini hayal etmek benim için büyük bir zevk. Şıklığın, Türk erkekleri için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Ailenizin de ayakkabıcı olması sebebiyle siz de kendinizi bu işi yapmak zorunda hissettiniz mi yoksa bu doğal gelişen bir süreç miydi?
Bu süreç tamamen doğal gelişti. Ben ayakkabı tutkal kokusunun, tutku ve özveri kadar güçlü olduğu bir ailenin içinde doğdum. O zamandan beri de başka bir iş yapmayı asla düşünmedim ve bunun sebebi kendimi aileme karşı sorumlu hissetmem değil, doğuştan içimden gelen sevgiydi. Ailemin işe başlama hikayesi 1947 yılında babam Dino’nun sadece erkekler için klasik çizgilerde ve yüksek kalitede özel olarak üretilen küçük bir ayakkabı fabrikası açma kararıyla başladı. 1972’de görev başkasına devredildi, bundan sonra birçok değişiklik ve gelişmeler oldu.
Şimdi de geçmişinizden bahsedelim. Daha önce nerede çalıştınız?
Benim geçmişim her zaman ayakkabı dünyasına bağlı olmuştur. Doğduğum yer olan Montegranaro’da çalıştım. Aslında burası benim ayakkabı üretimine dair bütün bilgilerimi öğrendiğim yerdir. Sonra henüz 20 yaşındayken babamı kaybetmem üzerine, şirketin bütün dizginleri ben devraldım.
Uluslararası prestiji olan ‘Made In Italy’ konseptinin Alberto Guardiane’ye katkısı ne kadar önemli?
Made in Italy’nin anlamı; deneyimli işçilikle doğan yüksek kaliteli ürünler, kaliteli materyaller, dikkat çekici detaylar ve karakteristik çizgiler demektir. Bu da altı yıldır Alberto Guardiani’nin misyonudur. Bu geleneksel değerlerle, moda ve stili bir uyum içerisinde harmanlayarak araştırmalarımıza dikkatli bir şekilde devam ediyoruz. Bizim amacımız, geleneksel ve yenilikçi tarzı bir arada kullanarak, şıklık, konfor ve işlevselliği mükemmel bir karışımda birleştirip sunmak.
Alberto Guardiani diğer İtalyan ayakkabı firmalarından farklı olarak neler sunabilir müşterilerine?
Ürettiğimiz ve müşterilerimize sunduğumuz şeyin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bizim müşterilerimize sunduğumuz ürünler; geleneksel değerlere saygı duyan fakat odak noktasında da yenilik ve yaratıcılık olan ürünlerdir. Bizim koleksiyonumuzdaki; araştırmacılık, bireysellik ve işçilik evrensel tasarım diliyle sürekli bir etkileşim halindedir ve bu tüm dünyada anlaşılır. Tüm The Guardiani kreasyonları, dinamik ve çağdaş bir tarzdan ilham alır.
Nasıl oldu da el yapımı ürünler üreten aile şirketi tadını yitirmeden uluslararası bir şirket olabilmeyi başardınız?
Deniz aşırı pazarlardan elde ettiğimiz kazanç, gelirimizin büyük bir kısmına karşılık geliyor. Bu başarımız da bizim Made In Italy işçiliğinin değerlerini, diğer ülkelere ihraç edebilme yeteneğimizden kaynaklanıyor. Bence başarımızdaki kilit nokta kesinlikle bu. Alberto Guardiani ürünleri, hem İtalya’da hem de yurt dışında; kaliteyi, güvenilirliği ve çekiciliği garanti eder.
Bir tasarımcı olmakla ilgili en önemli şey nedir?
Ben bir tasarımcı değilim. Çünkü çizim yapamıyorum. Fakat tasarım ekibime yaratıcı fikirlerimi aktarmada oldukça iyiyim. Yaratıcılığın benim için anlamı ise; iyi işçilik ve ayrıntılara gösterilen titiz dikkattin mükemmel dengesini, dinamik ve güncel stillerle ortaya koymaktır.
Son olarak, markanız için iki kilit mesajınızın neler olduğunu öğrenebilir miyiz?
Geleneğe saygımız ve yenilik kapasitemiz, markamızın başarısının iki kilit noktasıdır.
