“Aç Kalın Budala Kalın”
Çok uzun bir yazın ardından merhaba! Bana uzun geldi belki de bu sene ilkokul çocukları gibi bir tatil yaptım, 3 ay, onun içindir! Bu sürenin büyük bir kısmı Bodrum’da geçti… Geçen sene sıkıldığım Bodrum’dan bu sene çok keyif aldım, süre uzun olunca rahat, koşturmacasız, telaşsız bir tatil olduğu, kimi zaman dolu dolu eğlendiğim kimi zaman vicdan azabı çekmeden tembellik yapıp dinlendiğim… Üretmek gereken bir dünyada normalinden uzun süren bir tatil insanda suçluluk duygusu yaratıyor… Ne garip insan hayatın tadını bile doya doya çıkaramıyor, hep daha şanssızları düşünüyor, arkadaş, akraba, tanıdık, vatandaş, komşu ülke, dünyayı paylaştığımız diğer ülkeler… Askerlerimiz şehit düşerken, insanlarımız haksızlıkla boğuşurken yazlık yerlerde tatil yapmak… Keşke herkes her gece ertesi gün için kaygı duymadan uykuya doyabilse her gece… Keşke…
Yazın bitimiyle üretmeye başlayacağız ama tabi ki, mesleğimizle olması şart değil, sevdiklerimize, çevremize bir şeyler katacak şekilde davransak yeter belki de… Ya da en önce kendimize bir şeyler katarak, kendimize kattıklarımızla faydalı olabiliriz asıl… Biliyorsunuzdur, daha önce de bahsetmiştim, insan gençken dünyayı değiştirmek istermiş, ama ölmeden farkına varırmış, eğer bir şansı daha olsa önce kendini değiştirirmiş kendi değişiminden çevresi etkilenirmiş, çevresininkinden kasabası, kasabasından şehri, şehrinkinden ülkesi ve ülkesinden dünya.
Dünyaya faydalı olmak istesek de, kendimize faydamız olsun yeter diye düşünüyorum bazen, maalesef hayatın bir gerçeği de bu, birileri büyürken birileri ölüyor, biri giderken yerine başkası geliyor, “herkesin yeri ayrı” deniyor, sanırım ayrı ama gelen gidenin yokluğunun acısını hafifletmiyor mu yine de, bir şekilde doldurmuyor mu yerini gidenin?
Bu yazıya ilk başladığım sıralarda dünyaca ünlü teknoloji devi Apple’in CEO’su Steve Jobs istifa etti, aynı gün hatta çok önceden yerine kimin geleceği belliydi, normali de zaten o, hastalığı sırasında firmayı yöneten Tim Cook geldi. İnternette okuduğum bir makalede Jobs bir gün Stanford Üniversite öğrencilerine yaptığı konuşmada çok ilham verici sözler sarf ederken konuşmasının sonlarına doğru ölüme yaklaştığı bir günden sonra hayatındaki değişiklerden bahsetmiş: “Ölüm çok büyük olasılıkla hayattaki en iyi icad. Hayat’ın değişim aracı. Yenilere yol açmak için eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz. Ama bir gün, şu andan çok da sonra değil, yavaş yavaş eski olan siz olacak ve aradan çıkarılacaksınız. Çok dramatik olduğum için üzgünüm ama bu oldukça doğru. Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkasının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Dogma’da sıkışıp kalmayın ki bu da diğer insanların düşünceleri sonucunda yaşamak demek. Başkalarının görüşlerinin gürültüsünün kendi iç sesinizi bastırmasına izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Onlar her nasılsa bir şekilde gerçekten ne olmak istediğinizi önceden biliyorlar. Geri kalan her şey ikinci plandadır…” Bu konuşma bana bugün çok ilham verdi, yanlızca bir kısmını yazabildim maalesef. Hepimizin bildiği, duyduğu şeyleri çok yalın bir şekilde, kendi hayatından örneklendirerek söylemiş, bu kadar başarıya uzaktan ve basit yollardan gelen Steve Jobs.
Evet, gerçekten ölüme gelmeden hergün hayat bir şeyler alırken aynı zamanda bir şeyler veriyor, çevremize duyarsız olmadan hayatı da doya doya yaşamalıyız.
Yeni dönem hayırlı bereketli olsun, bir sonraki yazımı yeni hayatımdan, yaşadığım yeni ülkeden yazacağım! Oldukça sabırsızım…
Yazımı Steve Jobs’un konuşmasını bitirdiği cümleyle bitirmek istiyorum:
“Stay hungry, stay foolish”, yani “Aç kalın, budala kalın”, bilgiye ve deneyime her zaman aç ol, öğrendiğinle asla yetinme, her zaman öğrenmeye devam et!