Zehra Kelleci

Yeteneğiyle Parlıyor

 

Kızıl Goncalar dizisinin Feyza’sı Zehra Kelleci, güçlü bir kadroyla etkileyici bir hikâyede yer almanın kendisine kattıklarını ve özel hayatı hakkında merak edilenleri MAG Okurları için anlattı.

 

Yüz Yıllık Mucize’den sonra şimdi Kızıl Goncalar ekibindesiniz. Bu projeye dair düşünceleriniz neler? Böylesine güçlü bir kadroyla çalışmak size nasıl bir deneyim sunuyor? Bu süreçte kendinize kattığınız en önemli şey ne oldu?

Kızıl Goncalar’da yer almanın kariyerim için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Bu projeyle hem çok güçlü bir kadronun hem de çok güçlü bir senaryonun parçası olma şansını yakaladım. Birbirine hep destek olan ve birbirini tamamlayan bir ekiple çalışmak beni hem çok güvende hissettirdi hem de çok fazla deneyim kazanmamı sağladı. Yıllarca bu sektörün içinde bulunmuş oyuncularla birlikte karakterlerin derinliklerini keşfetme, onların entelektüel birikimlerinden yararlanma ve hazırlık aşamasında onları bolca izleme fırsatı buldum. Karşılıklı sahnelerde yer almak çok keyifli ve eğiticiydi. Çok güzel arkadaşlıklar ve derin bağlar da kurduğumuzu düşünüyorum. O yüzden hayatıma hem kariyer anlamında hem de manevi anlamda çok güzel şeyler kattığını söyleyebilirim.

 

Feyza karakterine hayat verirken neler hissediyorsunuz? Onunla kurduğunuz bağ, sizin üzerinizde ve izleyicilerde nasıl bir etki yaratıyor?

Feyza karakterine hayat verirken çok fazla şey öğrendim. Beni çok farklı yönden etkilediğini düşünüyorum. Senaristimiz Necati Şahin o kadar güzel ve etkileyici bir hikâye kurdu ki oradaki bir karakteri merak etmemek, en derinlerine kadar keşfetmek istememek imkânsızdı. Karakteri olabildiğince tarafsız bir şekilde ele alıp, yargılamadan anlamaya çalıştım hep. Bunun da izleyiciye daha fazla gerçeklik kattığını umuyorum. Zaman geçtikçe Feyza’nın içindeki çatışmaları, dönüşümünü ve arayışlarını keşfetmek benim için çok öğretici bir yolculuktu. Bana insanların derinliklerinde, beklenmedik duyguların ve amaçların yatabileceğini öğretti. Şu anki durumunda ise kendini bulmak için verdiği çaba ve gelişimi beni ayrı mutlu ediyor.

 

Dizideki performansınız oldukça övgü alıyor. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı? Bu alanda bir eğitim aldınız mı, yoksa bu yeteneğinizi farklı bir şekilde mi keşfettiniz?

Aslında kurumsal bir şirketin pazarlama departmanında çalışıyordum. Oyunculuk her zaman çok takdir ettiğim ve merak ettiğim bir meslekti. Lise ve üniversitede sürekli tiyatro alanında kulüplere ve çalışmalara katılıyordum ama kariyer olarak hiç planlamamıştım. Üniversitede son sınavları verirken katıldığım bir seminerde Hilal Saral ile tanıştım. Sonra da onun yönlendirmesiyle bu sektöre adımımı attım. Sevgili Hilal hocam, benim kendimle ilgili birçok şeyi keşfetmemde ve geliştirmemde yardımcı oldu. Onunla oyunculuk anlamında çalışmaya başladıktan sonra da seçmelere girmeye başladım.

 

Feyza karakteri sizin için oyunculuk anlamında yeni bir meydan okuma oldu mu? Karakteri canlandırırken sizi en çok zorlayan ya da en çok geliştiren şey neydi?

Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum. Feyza ile çok az ortak yönüm olduğu için karakteri keşfetme sürecinde zorlandığım zamanlar oldu ama bir o kadar da ona hayat verirken keyif aldım. Gelişmek için zaman zaman zorlanmanın gerekliliğine inanıyorum. Konfor alanından çıkınca ister istemez çok fazla deneyim kazanıyorsun. Dizideki birçok karakter gibi Feyza karakterinin de çok fazla iç çatışma ve derinliğe sahip bir karakter olduğunu düşünüyorum. O yüzden onu keşfetme yolunda çok fazla şey öğrenmek keyifli ve heyecanlıydı.

 

Oyunculuğunuz dışında Zehra Kelleci’yi nasıl tanımlarsınız? Hayatta sizi en çok motive eden şey nedir?

Her zaman yeni şeyleri denemeye ve öğrenmeye açık biri olduğumu düşünüyorum. Rutine bağlı kalmaktansa muhakkak küçük değişimler yaratmaya çalışıyorum gülük hayatımda. Çalışmak beni çok mutlu ediyor, bunu yaparken de herhangi bir şekilde insanlara dokunabildiğimi hissetmek, onları düşündürebilmek beni çok motive ediyor. Çalışmadığım zamanlarda beni en motive eden şey ise sevdiğim insanlarla vakit geçirmek. Değer verdiğim insanlarla olunca ne yaparsam yapıyım keyif alabiliyorum.

 

Yoğun temponuz arasında kendinize vakit ayırabildiğiniz anlarda neler yapmaktan keyif alıyorsunuz? Özel bir hobiniz ya da rahatlama rutininiz var mı?

Yoğun bir tempoda olduğum zamanlar çok hareketli programlar tercih etmiyorum. Daha çok kendimle vakit geçirebileceğim zamanlar yaratıyorum. Yürüyüşe çıkmak ya da yoga yapmak beni çok rahatlatıyor. Kendimle vakit geçirdiğimde de sürekli müzik dinliyorum. Enerjimi çok yükselttiğini düşünüyorum. Arada İzmir’e gidip gelmek bana çok iyi geliyor. Üniversiteye kadar orada yaşadığımdan, benim için çok ayrı bir yeri var. İzmir’de sevdiklerimle vakit geçirmek bana çok keyif veriyor. En iyi dostlarımdan biri de köpeğim Leo. Saatlerce hiç sıkılmadan onla vakit geçirebilirim. Onunlayken çok deşarj oluyorum.

 

Oyunculuk kariyerinizin dışında ileride sizi farklı bir alanda görme şansımız olur mu? Başka bir tutkunuz ya da gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı?

Şu an en büyük tutkum oyunculuk ve bu yolculukta kendimi geliştirmeye odaklıyım. Şu aralar yurt dışında çeşitli okulları araştırıyorum. Fırsat bulduğum bir zaman, farklı yerlerde ve dillerde de oyunculuk adına kendimi geliştirmek istiyorum. Seyahat etmeyi de çok sevdiğim için bana çok iyi geleceğini düşünüyorum. Bunun dışında, geç de olsa yemek yapmak konusunda bir hevesim olduğunu keşfettim. Bana mutfakta olmak meditasyon gibi geliyor. Yemek konusunda da zamanım olduğunda eğitim almak gibi bir düşüncem var.