Nejat Çarkacı Sevenleriyle Buluşuyor
20 yıllık özlem bitti. Türk pop müziğinin naif sesi Nejat Çarkacı Sevda Yorgunu single çalışması ile yeniden sevenlerine merhaba dedi.
Nejat Çarkacı ile müziğe dönüş hikayesini ve aradan geçen 20 yılda neler yaptığını konuştuk.
“Ben Sana Doğru” ve “Sar Beni” albüm çalışmaları ile başarılı bir çıkış yakalamıştınız. Özellikle “Akasya Kokulu Yarim” dönemin önemli hit parçaları arasındaydı ve siz bir anda müziği bıraktınız. Nasıl böyle bir karar verdiniz?
Başarılı bir zaman dilimi geçirdim müzik kariyerimde. Akasya Kokulu Yarim ve Özledim parçalarım hit olmuşlardı evet, ancak “Sar Beni” albümünden sonra İstanbul’un o keşmekeş hayatından çok bunaldım ve bir dönüm noktasına geldim. Müzik sektörüne başladığımda hayallerim ve gitmek istediğim bir yol vardı. Kararımı verdim ve Ankara’ya döndüm. Müziği hiç bırakmadım sadece işimin şeklini değiştirdim. Kariyerime farklı bir yön verdim. Bunda da başarılı olduğumu söylemeliyim.
Hayallerim vardı dediniz, hayallerinizin hayatınızı oluşturmada rolü neydi? Bu noktaya gelebileceğinizi hayal ediyor muydunuz?
Hayallerimiz değil midir bizi biz yapan, eğiten, olgunlaştıran? Ben hayal ettiğim şeyler için çok çalıştım, doğru zamanda doğru adımları attım.
Örneğin, her gün sabah 08.30’da işimin başında hazır olurum. Günümü planlar ve bu plan dahilinde çalışırım. Şu anda bulunduğum noktaya hak ederek geldiğime inanıyorum. Ankara’da başarılı işlere imza atmış bir reklam ajansım var. Şimdi ise, bıraktığım noktadan müziğe dönüş yaptım.
Ben başarının tesadüf olmadığına inanırım. Başarının ardındaki tek gerçek insanın bir hedefi olması ve bu hedefe doğru hiçbir zaman yorulmadan koşmasıdır.
O zaman şunu sormam doğru olacak sanırım. Reklamcı olmak, Ankara’ya dönme kararı aldığınızda aklınızda olan bir şey miydi?
Ankara’ya döndüğümde müziği bırakmadım ama farklı bir boyuta taşıdım. Evde küçük bir stüdyo kurdum, müzik sektöründen sahip olduğum bilinirlik ile markaların kapılarını çalıp onlara reklam jingle’ları yapmaya başladım. İşlerimi bir düzene soktuğumda da 1998 yılında “Jingle Market”i kurumsal bir yapıya soktum ve yedi sene boyunca birçok markaya reklam jingle çalışması yaptım. Bu süreç zarfında asıl hayalim iletişim sektöründe söz sahibi olacak bir reklam ajansı sahibi olabilmekti. Bu hayalimi 2005 yılında “Artifeks Medya”yı kurarak gerçekleştirdim. Artifeks Medya’nın oluşumunu, altyapısını kuran da müziktir aslında. Çok çalıştım, kendi işimde önemli bir kariyer yaptım. Artifeks Medya gibi Ankara’nın önemli reklam ajanslarından birini kurdum. 20 yıl geçti aradan. Nereden nereye! O günden bu güne geçen sürede çok şey değişti hayatımda.
Reklam ve müziğin dışına çıktığınızda hayatınızı nasıl tanımlarsınız? Bu 20 yıllık değişimde neler var?
Dünya tatlısı bir eşim, iki erkek ve bir kızdan oluşan afacanlar çetem var. Mete ve Tuna bu çetenin ilk üyeleri ve de ikizleri.
Name ise son üyemiz, prensesimiz. Biz kısa zamanda hızlı büyüyen bir aile olduk. Bu yüzden çok şanslı bir insan olarak tanımlarım kendimi. Çok şükür iyi bir aile olduk. Ufaklıkların oyun konularıyla anneleri, müzikle ilgili konularıyla da ben ilgileniyorum. Eşim de, ben de çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak istiyoruz ve bunun için çok çalışıyoruz.
Çocukların müzikle arası nasıl?
Şu aralar bizim evde birlikte söylenen tek bir şarkımız var. “Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana hey ormana”. Repertuarımızı geliştirmeye ve yeni şarkılar öğretmeye yönelik çabalarım son hız devam ediyor.
Sizdeki müzik yeteneğini keşfeden kim oldu?
Müzikle küçük yaşta tanıştım. Annemin yedinci yaş günümde hediye ettiği o mandolin sayesinde bugün geldiğim noktadayım. İlk, orta ve lise hayatımda daima müzik ve enstrüman vardı. Üniversiteye kadar çok sesli okul korolarında korist olarak yer aldım ve ardından Hacettepe Devlet Konservatuarı Yarı Zamanlı Koro Bölümü’nde şan eğitimine başladım. Daha sonra Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Şan Bölümü’nde klasik müzik eğitimi aldım. Ben kendimi hem alaylı hem mektepli olarak görüyorum. Dolayısıyla bu işin mutfağını biliyorum ve bu bana büyük artılar sağlıyor.
Müziği özlemediniz mi bu süreçte?
Müzikten hiç kopmadım ki… Reklam sektöründe de yıllardır müzikle iç içe çalışıyorum. Tabii ki jingle yapmak farklı bir şey ama ajansımın bünyesinde kurduğum bir müzik stüdyom var. İşten arta kalan zamanlarda çalışmalarımı bu stüdyoda yapıyor ve huzur buluyorum. Çoğu zaman kendi şarkılarımı ve birçok markaya yazdığım jingle çalışmalarını ilk bu stüdyoda hazırlıyorum. Ajansın işleri çok yoğun, çok yüksek bir tempoda çalışıyorum ve müzik yaparak da ruhumu dinlendiriyorum.
Single çıkarma kararını nasıl verdiniz peki?
Müziğe böyle bir dönüş için uzun zamandır çevremde ısrarlı bir tavır vardı. Artık zamanı geldi dedim ve kolları sıvadım. Tüm sevenlerim için yeni, sıcak ve naif şarkılar hazırladım.
Son çalışmanızdaki şarkılara nasıl karar verdiniz?
Çalışmamda yer alan iki şarkıyı da seneler önce sakladığım tozlu raflardan çıkardım. Sevda Yorgunu ve Alma Ahımı. İki eserin de söz ve müziği bana ait.
Single çalışmasında kimlerle çalıştınız?
Çalışmada iki değerli aranjör müzisyen Tolga Kılıç ve Nurkan Renda ile birçok ünlü müzisyenin imzası var. Kayıtlarımızı İstanbul Can ve Babajim stüdyolarında yaptık. Her biri kendi dalında efsane olmuş müzisyenlerle çalışma imkanı buldum. Hepsi büyük bir keyifle çaldı ve şarkılarıma kendilerine has nüanslar kattılar. Kemanlarda Gündem Yaylı Grubu, bas gitarda İsmail Soyberk, klasik gitarda Erdinç Şenyaylar, perküsyonda Mehmet Akatay, ud ve cümmbüşte Ali Yılmaz, piyanoda Tolga Kılıç ,davulda Erhan Seçkin, Onlar Türkiye’nin çok değerli müzisyenleri. Klip için de Burak Sesli ile çalıştım.
Peki bu single yeni bir albümün habercisi mi?
Ben bu işi keyif için yaptım. Dinleyen herkesin de bu şarkıların içinde kendilerinden bir şeyler bulmasını istiyorum. İlerleyen zamanlarda kısa aralıklarla yeni şarkılar yapmak ve dinleyenlerimle paylaşmak istiyorum. 2017 yılı yaz aylarında üçüncü solo albümümü sevenlerimle paylaşmak istiyorum.
Sevda Yorgunu çalışması sizde nasıl bir duygu yarattı?
İki şarkıyı hazırlamam tam dört ayımı aldı. Bu işin her zerresinde büyük bir inanç ve emek var. Dinleyenler için toplam 11 dakika iken benim için neredeyse bir ömür…