Sanatın Ölümsüz İfadesi Maison Vuçino Antika ve Sanat Evi
Üçüncü kuşak olarak, ailesinin geleneğini devam ettiren ve Maison Vuçino’yu kuran İç Mimar Zeynep Hürcan, hikâyesini ve verdiği hizmetleri MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Hikâyesi 1952 yılında başlayan antika geçmişinize değinmeden önce kendinizden biraz bahseder misiniz?
Anne tarafından, İtalyan ve İsviçre kökenli Levanten bir ailenin kızı, bir yandan II. Abdülhamid döneminde Bahriye Nazırlığı görevinde bulunan Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın torunuyum.
Fransız ekolünde başlamış olduğum eğitim hayatımı, iç mimar olarak tamamladım. Ailemin, antika ve sanat tutkusundan ilham alarak çocukluğumun antika dükkânımızda geçmesi, geleceğime şekil vermemde erken yaşlarda önemli bir etken oldu. Haliç Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümü mezunu, iç mimarım.
Maison Vuçino’yu kurmadan evvel sekiz sene Mozaik Design firmasında iç mimar ve lüks ithal mobilya satış temsilciliği görevinde bulundum. Bu deneyim, tasarım tarihinde önemli bir yere sahip dünyaca ünlü mimarlar ve tasarımcıları keşfetmeme ve şahsen tanımama vesile olmuştur.
Bir mekânın dekorasyonunun insanın ruhunu derinden etkilediğine inanıyorum. Estetik, ergonomi ve kalite benim için vazgeçilmezdir. Göz alıcı ve zamansız iç mekânlar tasarlamak hep tutkum olmuştur. Modern ve çağdaş dokunuşlara birkaç parça antika ekleyerek klasik ve modernin muhteşem bir sentezini yaratmayı severim.
Maison Vuçino’nun üçüncü kuşak temsilcisi olarak; antika ve sanat evinizin öyküsünü anlatır mısınız?
Vuçino Ailesi ilk antika dükkânlarını 1952 yılında Beyoğlu’nda açmıştır. Antika camiasında söz sahibi, duayen, saygıdeğer dayım François Vuçino’yu kaybetmemizin ardından, üçüncü kuşak olarak bu geleneği devam ettirme kararı aldım ve Maison Vuçino antika ve sanat evini kurdum.
Misyonum elbette ailemizin antika ve sanat dünyasındaki varlığını, genç ve dinamik bir dokunuş ile devam ettirmektir.
Galerimin tasarımını yaparken, vizyonum modern bir mekânda antik eserler sergilemek ve bu birleşimin lezzetini müşterilerimize hissettirmekti.
Antika ve sanat; iç mimarlık dünyasında sadece geçmişin izleri değil, aynı zamanda geleceğe ilham veren birer hazine niteliğindedir. Her eser bir zamanların yaşanmışlıklarını ve duygularını içinde barındırır.
Bugüne kadarki süreçte işinizle ilgili yaşadığınız en unutulmaz deneyim neydi?
Elbette ki aile mirasını korumak, Vuçinoları geleceğe taşımak, tanıtmak ve yaşatmak bana her gün ve her an gurur veriyor. Antikaların benzersiz hikâyelerini ve estetik değerini keşfetmek benim için her zaman bir tutku olmuştur. Nadir bir eserin öyküsünü dinlemek, tarihini keşfetmek, bir eserin değerini ve önemini ruhunuzda yaşatmak büyüleyici bir deneyim. Ayrıca, eserlerin hikâyelerini dinlerken müşterilerimizin aile öykülerini, özel anılarını paylaşmak son derecek keyifli ve değerli bir deneyim.
Hangi hizmetleri veriyorsunuz? Butiğinizde tercih ettiğiniz antika eşya türleri neler?
Antika eser, alım satım ve iç mimari danışmanlık hizmeti vermekteyiz. Dükkânımızda, sanatseverlere ve koleksiyonerlere sunduğumuz eserleri özetlemem gerekirse; ağırlıklı olarak on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıla ait resim, gravürler, hat sanatı, antika objeler ve mobilya diyebiliriz.
Antika koleksiyoncularına önerileriniz neler olurdu?
Özelikle bu topraklarda büyüleyici bir tarih yatıyor. İnsanlık tarihinin en önemli medeniyetleri bu topraklarda yaşadı. Dolayısıyla tüm tarihî eserlerimizi korumamız ve bu bilinçte yaşamamız önem teşkil ediyor.
Sanata bireysel olarak verdiğimiz önem, toplumumuza da fayda sağlar. Osmanlı dönemine ait eserleri korumak, kuşaktan kuşağa aktarmak hepimiz adına önemli bir görevdir. Keza toplumumuzun saygıdeğer yakın dönem sanatçılarının eserlerini değerlendirmek, sanatı ve sanat ruhunu geliştirir, aynı zamanda ölümsüzleştirir. Genç neslin antikaya ve tarihî değeri olan koleksiyonluk parçalara yönelmelerini canı gönülden isterim. Unutmamak gerekir ki, değerlerimiz bizi güçlü kılar.
